Diyarbakır bir İslam şehridir. Tarihin her döneminde bu kimliği ile temayüz etmiştir.Son 30 yıllık sürede PKK nın şiddet yolu ile Kürt Kimliğini öne çıkartma gayretleri sebebiyle, sanki bu kimliğinden biraz olsun sıyrılmış oldu.
Aslında o sıyrılmadı da, birileri bu kimliğinden sıyrılması için yoğun gayret gösterdi.
Bu şehir Iyaz Bin Ğanem komutasında Hz.Halid Bin Velid ve oğlu Hz.Süleymanın da katılımı ile miladi 638 yılında Doğu Roma/Bizans İmparatorluğunun elinden fethedildiğinde, şehirde Asuri, Keldani, Ermeni Hırıstiyanlar ile Yahudiler oturmakta idiler.
Müslümanların fethinden sonra şehre Kürt, Türk, Arap Fatihler gelip yerleştiler.
Bunların her birisi kendi özgün kimliklerini muhafaza etmekle birlikte şüphesiz en mümeyyiz vasıfları Müslümanlıkları oldu.
Leninin 1917 Ekim devrimi ile Rusya birinci dünya harbinden çekildi. Bu ülkede, Batı liberalizmine karşı doğu Marksizminin Emperyalizme karşı gelişen söylemi çok iyi yer edindi. Halkların eşitliği ve kardeşliği vurgusu bir çok ezilen toplum katmanlarıda inanılmaz sükse yaptı.
Hak ve adalet arayan insanlar için "eşitlik ve kardeşlik" söylemi, emperyal saldırganların hoyrat iştahlarına gem vurmak için atılmış önemli bir adım olarak görüldü. Oysa bundan 15 asır önce Allah Resulü Hz.Muhammed(s.a.s) veda hutbesinde "Ey insanlar hepiniz Ademin çocuklarısınız, bir ve eşitsiniz. Bu bakımdan ne Arabın Aceme ve ne de Acemin Araba bir üstünlüğü yoktur.Üstünlük ancak sizin Allaha olan yakınlığınız iledir" demiş ve dünya durdukça eskimeyen mührünü insanların alnına vurarak, ebedi hakikati belirtmişti.
Marksizmin dünya üzerinde en önemli takipçileri olan SSCB ile Çin, halkların kardeşliğini,ne ölçüde anladıklarını,KIRIMDA,AZERBAYCANDA, KIRGIZİSTANDA,BULGARİSTANDA,TÜRKMENİSTANDA, ÇEÇENİSTANDA,BATI TÜRKİSTANDA yaptıkları katliamlar ve sürgünlerle ortaya koydular.
Marksistler sadece liberal/ekonomik emperyalizmi değil, aynı zamanda kültürel emperyalizmi de en vahşice bu toplumlar üzerinde uygulamaktan çekinmediler. Bu insanların dillerini ve dinlerini yok etmenin dünya kardeşliğini beraberinde getireceği safsatasını insanlara kabul ettirmeye çalıştılar.
Bu konuyu uzatabiliriz ama gerek yok. Son yüz yıldaki siyasi cinayetlerin % 90 ının temelinde, insanlara Allahı (c.c) inkar ettirmek suretiyle insanoğlunun kimi niteliklerini putlaştıran Marksizm/Leninizmin merhametsiz kararları damgasını vurdu.Dünya kardeşliğini kurmayı vaadedenler, bin yıllık kardeşleri biribirine düşürdüler.
Doğu ve Güneydoğuda yaşayanlar bu saldırıdan en fazla etkilenen insanlar oldu ülkemizde.
Marksizmin güya batıya başkaldıran versiyonu olarak ülkemizde uygulama alanı bulan Kemalizm, doğu ve güneydoğu insanını hem dilinden,hem dininden vurdu. Yukarıda da değindiğimiz gibi kardeşleri biri birine düşürdü.
O büyük kırgının hala devam ediyor olmasının sebebi, Marksizmin, bu ülkeye uyarlanmaya çalışılan uygulamasının mihenk taşı olarak gösterilen Kemalizmin DEVLET ELİYLE KORUNUP KOLLANMASIDIR. ÜZÜLEREK SÖYLEMELİYİZ Kİ,BU OYUNUN BİR DİĞER TARAFINI OLUŞTURANLAR, BU DELİ GÖMLEĞİ GİYDİRİLMİŞ ORTA OYUNUNUN FİGÜRANLARI OLDUKLARININ HALA FARKINDA DEĞİLLERDİR.
Ama çok şükür, doğu ve güneydoğuyu temsiliyet açısından Diyarbakır Halkının bariseti her gün biraz daha açılıyor, deli gömleğinden sıyrılıyor, bembeyaz gömleğini, idamlık olarak nitelendirilse bile, giymekten çekinmiyor.
İşte Ali Haydar Bengi İslam iman ve inancının en büyük sembolü olan bembeyaz şehadet gömleğini giymekten çekinmedi. İki gün önceki yazımda da belirttiğim üzere Kudüs/Filistin Devleti kurulur iken Türkiye insanının, özellikle Diyarbakırlının şehit vermemesi düşünülemezdi. Hatırlarsanız yazımın başlığı,Filistin Devleti Kurulur İken Ya Biz Şehit Vermese İdik/Yakışırmıydı/ biçiminde idi.
Ali Haydar Bengi geride 4 yavrusunu ve muhterem eşini bırakarak şehit oldu.Şimdilik olay çok sıcak ve bu insanların acıları tam kendisini göstermedi. Günler içerisinde herkes kendi sıcak yuvasına çekilip, bu hanım ve 4 yavrusu bir başlarına kaldıkları zaman babalarının yokluğunu iliklerinde hissedecekler.
Ama onlar bundan böyle KUDÜS/FİLİSTİN DEVLETİNİN KURULMASI KONUSUNDA VERİLEN MÜCADELE ERLERİNİN HABERLERİ İLE YATIP KALKACAKLAR. VE KÜDÜS/FİLİSTİN DEVLETİ KURULDUĞUNDA; PEKALA BU ÜLKENİN FAHRİ VATANDAŞLARI OLDUKLARINI MEMNUNİYETLE KABUL EDECEKLER.
GAZZEDEN, BATI ŞERİADAN, NABLUSTAN GELECEK OLAN HER ŞEHİT HABERİ İLE BİR KEZ DAHA SARSILACAKLAR. ŞEHİT BABALARINI ANACAKLAR.
ONLAR KUDÜS/FİLİSTİN İSLAM DEVLETİNİN TÜRKİYE VE DİYARBAKIR TEMSİLCİLERİ OLDULAR.HAMAS YÖNETİMİ ŞEHİDİMİZ ALİ HAYDAR BENGİNİN EŞİ VE ÇOCUKLARI İÇİN,FİLİSTİN VATANDAŞI OLDUKLARINA DAİR KİMLİKLERİNİ DERHAL ÇIKARIP GÖNDERMESİ GEREKİR)O AÇIDAN BU TEMSİLCİLERİMİZİ VE BABALARI AZİZ ŞEHİDİMİZİ ÖYLE ALEL USUL ORTADA BIRAKMAKMAMALIYIZ.
Ç A Ğ R I M D I R.
1-Şehidimize bir anıt mezar yaptıralım. 2-Şehidimiz Ali Haydar Benginin ailesinin ekonomik problemlerinin halli için onlara derhal bir ev ve ayrıca gelir getirecek bir mülk alalım. 3-Şehitlerimizin çocuklarına en iyi eğitimin verilmesini sağlayalım. Özel Okul temsilcileri her bir çocuğumuzu alsın, eğitim hayatlarının sonuna kadar bedava yardım etsin. 4-Diyarbakır Valiliğinden gerekli izin alınarak,hatta onların koordinatörlüğünde bir yardım kampanyası başlatalım. 5-Bu işler için başta Sayın Bakanımız M.Mehdi Eker, hali vakti yerinde Milletvekilimiz İhsan Arslan beyler öncülük etsinler. Ama Diyarbakır SÖZ AİLESİ(Mehmet Ali Altındağ, Ömer Büyüktimur beyler) de hem maddi olarak ve hemde manevi açıdan sahibi oldukları basın kuruluşlarını bu konuda istihdam etmek üzere desteklerini lütfen esirgemesinler ki, Şehit Ali Haydar Bengi bize küsmesin.