KURT KAPANI
Eklenme: 20.10.2010 00:00:00

Bütün dünyanın, o arada Türkiyenin Saddamla cebelleştiği devirler.

Saddamın çok büyük çaplı petrol gelirlerini silaha yatırdığı, 2000 kilometre menzilli Saddam füzelerinin üretildiğinin cümle aleme ilan edildiği günler.

Türkiyenin Saddam ile arası çok iyi değil. Bu arada Hafız Esat yönetimindeki Suriye ile de münasebetleri hepten kötü.

Abdullah Öcalan Suriyede ikamet ediyor, başta ABD olmak üzere batılı diplomatları burada kabul ediyordu. Suriyenin ABD ile arası bozuk olmasına rağmen, düşmanımın düşmanı dostumdur prensibi uyarınca, bu ilişkiye ses çıkarmıyordu.

Suriyenin kontrolündeki Bekaa vadisinde PKK örgütü diğer terör estiren örgütlerle birlikte fütursuzca faaliyetine devam ediyordu.

Türkiye inanılmaz derecede sıkışmıştı.

Başta ABD olmak üzere batılı ülkelerden Patriot füzeleri satın almak istedi.

7-8 milyar dolarlık bu isteğe hiç kimse olumlu cevap vermedi.

Ama şimdi İran bahane edilerek Türkiye Füze Kalkanı Projesinin en önemli ülkesi haline getirilmek isteniyor. Diyelim ki, Rusya ve İran batıyı kendisine düşman bellemiş ve onlara karşı saldırıda bulunacak. Böyle bir durumda yapmaları gereken şey, kendisine vaki ilk büyük tehlikeyi, yani füze kalkanlarını yok etmek değil midir? Böyle bir olay Türkiyeyi ilk savaşılan ülke haline getirmez mi?

BATININ GÜVENLİĞİ SAĞLANIRKEN, TÜRKİYE TOPRAKLARI SAVAŞ ARENASINA DÖNECEK  BUNU HANGİ AKIL SAHİBİ KABUL EDER.

Güya İrandan batı ülkelerini vurmak üzere fırlatılacak füzeler Türkiye semalarında karşılanıp, imha edilecek.

Konunun sadece İran ile sınırlı olmadığını hepimiz biliyoruz.

ABD nin Nato ittifakı ile oluşturmaya çalıştığı Füze Kalkanı Projesinin aynı zamanda Rusyaya karşı hasmane bir tutum olduğunu herkes takdir eder.

ABD nin Nato ittifakı ile oluşturmaya çalıştığı füze kalkanı projesi daha öncede gündeme gelmiş ve bu girişim Rusya Federasyonunun sert çıkışı ile rolantiye alınmıştı.

Türk Kamuoyunun bu projeye karşı tutumu çok nettir.

Projenin kabulü halinde Türkiye komşuları olan Rusya ve İrana şunu söylemiş olacaktır.

Ben ve müttefiklerim sizi hasım/düşman olarak görüyor ve bunun tedbirini almaya çalışıyoruz.

İran ile yakın sürede 40 Milyar Dolara, Rusya federasyonu ile 100 Milyar dolara çıkarılması hedeflenen ticaret hacimi ortada iken, yani bu ülkeler tarihinde hiç olmadığı kadar büyük ticari, siyasi, ekonomik işbirliğinin gündeme geldiği bir sırada, Füze Kalkanlarının/Patriotların ve diğerlerinin/ Türkiyeye yerleştirilmesi kabul edilir ise,  her iki ülke bunu kendilerine karşı bir savaş ilanı olarak algılamasalar bile dostane bir tutum gibi asla görmeyeceklerdir.

Türk Halkının aşına ekmeğine zehir katmak da cabası.

Türkiye Nato ülkesiymiş, batı ittifakının bu en büyük askeri kanadının yakın zamanda LİZBONDA yapılacak toplantıda Füze Kalkanı projesine destek vermesi gerekirmiş, zaten NATO İTTİFAKINA BAĞLI bütün ülkeler bu projeye destek veriyorlarmış, Türkiyenin İrana Ambargo uygulanmasına karar verildiği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin toplantısında olduğu gibi yalnız kalması beklenmiyormuş, eğer Türkiye bunu da yaparsa, NATOya bağlılığının sorgulanması söz konusu olurmuş v.s gibi çok üstten bakan bir tavırla ülkemiz üzerinde büyük baskı kurulmaya çalışılıyor.

ABD Dışişleri Bakanı Robert Gates TÜRK AMERİKAN İŞBİRLİĞİ konseyinin toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiyenin bu projeyi kesinlikle desteleyeceğini söylemiş ve ardından 1 Mart Tezkeresinde olduğu gibi yeni bir hayal kırıklığı yaşamayı düşünmediklerini eklemiş. Türkiye bu projeye destek verir ise, batı ittifakı içerisindeki yerini sağlamlaştırmış olacakmış.

"ya vermez ise, gitti gider herhalde" diye düşünüyorlardır.

Türk Kamuoyunun ve Hükümetinin bu konuda oluşturulmuş bir kararı henüz söz konusu değilken, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu "daha güzel bir dünya için, Türkiye bu hedef uğrunda ABD nin yanındadır ve yanında olmaya devam edecektir" gibi diplomasiyi aşan ve oldukça "duygusal" bir konuşma yapmış.

Tabii yanında olsaydık, Feridun Beye "ABD Irakı yerle yeksan etti, bir milyon Müslümanı katletti, milyonlarca çocuğu yetim, yüz binlerce kadını dul bıraktı. Bunları dünyanın hangi güzelliğini yaşatmak için yaptı" diye sorardık.

Neyse bu dert de bizim.

Türkiye 1 Mart Tezkeresinin reddine karar vermekle, doğu/İslam dünyasını keşfetti. Böylece batıya hiçbir alanda sonsuza kadar muhtaç olmadığını anladı.

ABD nin bu süreçte gizli ambargosunu elinin tersi ile savuşturdu.

Borç paraya ihtiyacı olduğu anlarda, ABD nin desteği olmadan İMF in kapısını çalamazdı. İMF çiler Türkiyeye borç para vermek için o kadar çok gelip gittiler ki, Türkiyenin tutumu karşısında ne yapacaklarını şaşırdılar. Sonunda Türkiye restini çekti ve IMF ten borç para almaya ihtiyacı olmadığını söyleyerek gerisin geri yolladı.

Türkiyenin kasalarından şu anda dolar fışkırıyor.

Demek ki, o borç para almalar, vermek için takla üstüne takla atmalar, hep emperyal soygunları gerçekleştirmek içinmiş.

Bütün bunlar,

Baskıcı Emperyalist batının kâğıttan kaplandan başka bir şey olmadığını ortaya koydu.

1 Mart tezkeresinin reddinden sonra, Füze Kalkanının ülkeye yerleştirilmesine karşı çıkmak, öyle inanıyorum ki, bizi füze gibi fırlatır.

Ama İsrailin nükleer gücü düşünülerek, bir endişeyi Türkiye taşıyor ise, denetim ve kullanma makanizmalarında yer almamız şartıyla mevzu, kamuoyu ile paylaşılmalı ve öyle karar verilmelidir.