Tam da bu sırada kendisi de doğulu olan eski bir Bakan arkadaş,bak kardeşim PKK ne bedeli ödedi, gitti 40 bin insanımızı öldürdü, 300 milyar dolarımızın harcanmasına sebep oldu,yeri geldi Ergenekon ile iş tuttu, yeri geldi, sekülarizmi, laikliği Cumhuriyetçilerden daha fazla savundu,Kürdü de, Türkü de, Aleviyi de, Sünni Müslümanı da perişan etti, anamızdan emdiğimiz sütü burnumuzdan getirdi, İnşallah İslam gelecek, bütün sorunlar hallolacak" demez mi?
Bunun üzerine ben, yine başa döndük dedim. Bu bir kolaycılık. İyi de 40 bin insan ölmüş ise, 300 milyar dolar elimizden kayıp gitmiş ise, bundan PKK nın ne karı olmuş, bizim ne karımız olmuş? Hep birlikte kaybetmişiz.
Öyle kolay mı 20-30 sene dağlarda kalmak. Hadi göreyim bir gün dağa çıkalım, bir mağarada sabahlayalım, ne olduğunu görelim. Dilin kemiği yok, ulu orta beleş beleş konuşmak kolay. İslam gelecek bütün sorunlar hallolacak.
Peki bu İslamı kim getirecek? Nasıl gelecek?
Gelecek olan İslam bize hangi dille hitap edecek?
Ülkemizde yaşayan Arap kardeşlerimizi bir tarafa bırakalım, gelecek İslam Kürtlere hangi dille seslenecek?
Bu İslamı getirmekle yükümlü olanlar sadece Türkler mi? Kürtler Müslüman değil mi?
Onlar biz de bu mücadele içerisinde varız derlerse, hayır siz biraz kenar durun, çünkü Türkçe bilmiyorsunuz mu diyeceğiz?
Peki diyelim ki İslam geldi ve böyle bir sorunu kucağında buldu, o zaman ne yapacak, çözümü nedir, önerisi nedir? Bizim şimdiye kadar yaptığımız gibi böyle bir sorun yoktur, olamaz da mı diyecek?
İslamın böyle bir şey söylemeyeceğini biz gayet iyi biliyoruz. Çünkü Allah Hücurat suresinin 13.ayetinde "Ey insanlar Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve biribirinizi tanımazınız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık.Allah katında en değerli olanınız, Ona karşı gelmekten en çok sakınanızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır" diyor.
Onun ulu Peygamberi "Ne Arabın Aceme ve nede Acemin Araba bir üstünlüğü yoktur.Üstünlük ancak takva iledir" demiyor mu?
Diyor diyor da, biz cehaletimizden , dinimizi anlamamaktan, kafalarımızın,aldığımız eğitim sistemi ile manüple edilmesinden bilerek, bilmeyerek "İslam gelecek, herşey hallolacak" kolaycılığına, ucuzculuğuna kaçtık.
Sorunlardan kaçmanın, sorunları ertelemenin rehavetine kendimizi kaptırdık.
Bu zihniyetteki insanlar İslamın gelişine yardımcı olabilirler mi?
İslam gelinceye kadar bizim hiçbir görevimiz yok mu?
Hak ve hakikatın yanında olmak, yani Adil davranmak İslamın istediği en önemli görev değil mi?
Tabii şimdi makalamezin başlığı ile ilgili kısım dikkatlerinizden kaçmamıştır.
Baş örtüsü meselesi.
Maalesef bu alanda da verdiğimiz mücadeleden başarılı çıkamadık. Çözümünü çok arzuladığımız bu sorunu da , yarı yolda terkettik.
Biz onlara, onlar bize sahip çıksaydı, neler olurdu neler.
Evet manzara maalesef budur
Şimdi okumanın, daha çok okumanın, öğrenmenin, İslamı bütünselliği içerisinde algılayıp, en azından kendi duygu ve düşünce dünyamızda ,etrafımızdaki insanları da kapsayacak şekilde,tatbik etmenin, Allahın bütün ayetlerine sahip çıkmanın zamanı.
ÖZEL NOT:İki gündür eleştiri oklarını kendimize yönelttim. Hesaba çekilmeden, kendimizi hesaba çekelim istedim. Çok sevdiğimiz, kitaplarından büyük feyz aldığımız Bediüzzaman Hazretlerini bugüne kadar bir yönü ile de olsa yanlış anlamanın, bu alanda herhangi bir faaliyet içerisinde bulunmamanın , bize açtığı yaraları , biraz da bu pencereden depreştirmeye çalıştım. 40 bine yakın İsmaili Kurban etmiş isek, bunda vebalimizin büyük olduğunu görmemiz gerektiğini ifade ettim. Evet yarın Kurban Bayramıdır. Artık akıtılan kanlar yeter diyorsak, Rabbin o masum yaratıkları olan Koyunlara , Kuzulara yönelelim. İsmaillere bedel , onları kurban edelim. İseviler günahlarına bedel Peygamberlerini Kurban ettiklerini düşünüyorlar. Ya biz? İsmaillere bedel koyunları kurban edersek , çok büyük bir fedakarlık yapmış olurmuyuz? Bayramınız, Kurbanınız mübarek olsun.