MAÇ- KARŞI PROTESTO
Eklenme: 22.01.2011 00:00:00

TT Arena Stadyumunu Sayın Başbakanın direktifleri ile TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar bey yapıp bitirdi.

Aslantepe olarak da isimlendirilen bu stadyumun serencamı çok fazla.

Galatasaray takımının efsane başkanlarından rahmetli Özhan Canaydın Sayın Başbakana geliyor, yeni yapılacak  Aslantepe Stadyumu konusunda kendisinden destek istiyor.

Özhan Canaydının o beyefendi tavrı, elbette karşılık buluyor ve Sayın Başbakan, Erdoğan Bayraktar beye verdiği talimat ile stadyum yapılıp teslim aşamasına geliyor.

Biz görmedik, ancak gerek televizyonlardan ve gerekse gidip görenlerin anlattıklarına bakılacak olur ise, Avrupadaki örnekleri ile yarışacak bir eser ortaya çıkmış. Tribünler, oturma alanları, stadın akustiği mükemmelmiş.

Bu stadyumun açılışı için Galatasaray Başkanı Adnan Polat Başbakanı davet etmişti.

Bilindiği üzere Başbakanımız Fenerbahçeli. Bunu açıkça ifade ediyor, başarılarına ciddi biçimde seviniyor, başarısızlık onu üzüyor.

Tam bir taraftar hüviyetindeki Sayın Başbakanın Galatasaray Takımının yeni stadyumunun açılışına gittiğinde televizyonun başında idim. İçim kıpır kıpırdı, bunu yanımdaki aile fertlerine de hissettirdim. İnşallah bir olumsuzluk olmaz dedim.

Ama fanatizmi aşan bir ruh yapısına ulaşan-hangi takımdan olursa olsun- seyirciler, bu el emeği göz nuru stadın açılışında, en son akla geleni yaptılar. Erdoğan Bayraktar bey konuşur iken protesto ettiler.

Ben İstanbulda Galatasaray Takımının 1970 yılında Ankaragücü ile oynamış olduğu, 8 kişi kalmalarına rağmen, galip geldikleri maça gitmiştim. Metin Oktayı orada seyretme bahtiyarlığına ermiştim. O zamanlar takımlar için ayrı tribünler yoktu. Bütün seyirciler hep bir arada maçları seyrederdi.

Nereden nereye.

Yakın zamanlarda Kadıköy semtinde maça giden Fenerbahçeli seyircilerin halini görünce, gerçekten ürkmüştüm.

Bu nasıl iş böyle?

Adamlar eğlenceye değil, sanki haçlı seferine çıkar gibiydiler.

Böyle seyircilik olmaz, bu şekilde takım da tutulmaz, bu biçimde yapılan maçlardan kimse de bir haz duymaz dedim.

Geçen sene bir maç sonrasında sabah erken saatlerde, yani namazdan sonra Tekirdağa gitmek için Kadıköyde evden çıktığımda, ilçeyi ecinniler basmış zannettim.

Yıkılmayan, camları çerçeveleri yerle bir edilmeyen iş yeri kalmamış, otobüs duraklarını sanki tufan vurmuştu.

Sabahın o erken saatinde oradan oraya giden kediler bile cam kırıkları sebebiyle yerlere basamaz olmuşlardı. Yürürken öylesine tedirginlik içerisinde idiler ki, manzara karşısında içim acıdı.

Bir gün önce Fenerbahçe takımı Kadıköy stadyumunda yaptığı maçta mağlup olmuş, taraftarlar da hınçlarını çevredeki iş yerlerinin cam ve çerçevelerini kırarak çıkartmışlardı.

Bulunduğu yerden 200 metre aşağıya parçalanarak atılan otobüs durağının hali içler acısı idi. Öylesine vahşiyane bir muameleye maruz kalmıştı ki, söylenecek laf bulamadım.

Doğrusunu söylemek gerekir ise, Türkiyede spor, özellikle futbol spor olmaktan çıkmıştır.

Futbol sahaları, Fanatizmin dik ala sergilendiği yerler haline gelmiştir.

Sıvasspor ile Kayserispor takımları arasında yıllar önce oynanan maçta, 40 a yakın vatandaşımızı kaybettiğimizden beri, futbola karşı iyice mesafe koymaya başladım. 22 kişinin arkasından koştuğu, on binlerce insanın seyrettiği, zevk aldığı veya hüzünlendiği bir gösteriyi elbette küçümsemiyorum. Fakat bu   "gösteri" yi, çok rahmani bulmadığımı belirtmek istiyorum.

"Geçmiş geride kaldı, şimdi güzel şeyler söylemek zamanı cancağızım" diyeceğim sırada, özellikle Yandaş/Candaş basında, Pazar günü yapılacak Galatasaray/Sivasspor maçında Galatasaray seyircisinin daha büyük protestoya hazırlandığı söylentileri yazılmaya başladı.

Seçim sathı mailine girildiği bu günlerde, Galatasaray tribünleri bir propoğanda alanı haline getirilmek isteniyor.

Özellikle CHP cephesi, Sayın Başbakanın bu tür protestolara alışması lazım, yapılan ne ki, niye katlanamıyorlar diye, yapılanı küçümseyen ve daha büyüğünün gündeme gelmesini salık veren açıklamalar yaptılar.

 

İsteyen istediğini protesto eder, isteyen de alkışlar, kimsenin buna bir şey diyemez.

Ama siz tarihinizin en büyük ve güzel eserine imza atan, bunu size kazandıran insana, yani misafirinize böyle mi davranırsınız? Bu ülkenin iki tane Başbakanı mı var?

Olayın raconu bu mu?

Kazandığınız bu eser sebebiyle teşekkür borcunuz yok mu?

Bu yaptığınızın, tehiyatta yeri var mı?

Neymiş. Sayın Başbakan Fenerbahçeli imiş. Olabilir. Sayın Başbakan futbol fanatizmi içerisinde olsaydı, size böyle bir eser yapar mıydı?

Muhalifler mal bulmuş mağribi gibi Galatasaray seyircisine başkanları Adnan Polatın şahsında güya Sayın Başbakanı protesto ettireceklermiş.

Bakın buradan uyarıyorum.

Bu tutmaz.

Zira Galatasaray seyircisi içerisinde milyonlarca Başbakan hayranı insan var.

Ya bu insanlar stat da, karşı protestoya girişirler ise, ne olacak?

Galatasaray seyircisini biri birine mi düşüreceksiniz?

Politik çıkarlarınız bu kadar mı pespayeleşti?