Canan Arıtman İzmir CHP Milletvekili.İki dönemdir Mecliste. Bizim dönemde , çok agresif davranışları sebebiyle Ak Partili Milletvekilleri tarafından hiç sevilmezdi.
O da durumunun farkında olduğundan, kürsüye her çıkışta arkadaşların bam teline basmaktan çekinmezdi.
Kadının çok net bir şekilde dini hassasiyetlere karşı anti patisi vardı.Özellikle ülke kadınlarının içerisinde bulundukları durumun sorumlusu olarak arkadaşlarımızın sahip olduğu zihniyeti görürdü.
Yani kadınlar okumamışsa, eğitimsiz cahil kalmışlarsa, iş hayatında yeterli başarıyı elde edememişlerse, sosyal haklardan yararlanma konusunda erkeklerden geri kalmışlarsa, bunun sorumlusu dindar insanlardı. O öyle görür ve değerlendirmelerini ona göre yapardı.
Çünkü kendisi okumuş ve doktor olmuştu. O halde okumayan, doktor olmayan diğer tüm kadınların sorumlusu karşı zihniyetin insanları idi.
Aslında onun önermesi tümden yanlış ve yalanlarla dolu idi.
Çünkü o zannediyordu ki, sadece kendi cenahının kızları okumakta ve dünya nimetlerinden yararlanmakta idi. Bu durumda kendileri "efendi" duruma gelmişler ve doğal olarak ötekilerinin tavrı "köle" bir ruhu temsil ediyordu.
O bilerek veya bilmeyerek kendisini "köleleri" köleleri kurtarma misyonunun baş temsilcisi gibi görürken, hemen yanı başında kendisi gibi okumuş, hatta ondan daha fazla tahsil yapmış karşı cehanındaki hemcinslerini görmüyor ve sırf karşı cenahta bulunmalarından ötürü kölelere yapılması dahi büyük üzüntü yaratan davranışlarından bir an olsun çekinmiyordu.
Onun derdi şunun bunun okuması değil, nasıl okudukları idi. Eğer onlar kendisi gibi okumuyor, kendisi gibi yaşamıyor, hayat ve hadiselere kendisi gibi bakmıyorlar ise, nimetten sayılmazlardı.
Sürekli kadın haklarından söz ediyordu. Kadının ezilmişliğinden, eve hapsedilmiş olmasından, okumamasından, cahil oluşlarından ve bu sebeple toplumu eğitme konusunda yetersizliklerinden dem vuruyordu.
Ama aynı Arıtman'ın mesleğini icra ederken, binlerce kadına kürtaj yaptığı , onları kısırlaştırdığı anlatılanlar arasında idi.
Hani onun karşı cenahında olan bizler diyoruz ya, "bir insanı yaşatırsan, bütün insanlığı yaşatmış olursun, bir insanı da öldürür isen, bütün insanlığı öldürmüş olursun". İşte o tamda bizim bu dediklerimizin aksini yapmış , binlerce evladın beynine, kalbine, ciğerine, bıçak sokmuştu. Gözlerini oymuştu.
Acımasızdı.
Hanımefendinin eşi Yetkin Arıtman Hür ve Kabul edilmiş Büyük Masonlar Locasının Üstadı A'zamlarındanmış. Masonluğun biribirleri ile dünya vatandaşıdırlar. Onlar arasında ırki, dini, milli, mezhebi hassasiyetler söz konusu değildir.Masonluğun kendine ait değerleri,ritüelleri, hatta ayinleri vardır. Bu hali ile Masonların oluşturduğu bir dünya dini vardır. Bu din sayesinde dünyanın tüm mekanları, dünyanın tüm nimetleri Mason biraderler içindir. Peki nasıl oluyor da Arıtman, Cumhurbaşkanlığı Makamına kadar yükselmiş birisine "Ermeni Soylu" diye hakaret edebiliyor.
Ermenilik, Süryanilik gibi ırki aideyetler, maalesef bizde çoğu kişi tarafından İslam dini dışında olanların "dini mensubiyetlerinin ismi" gibi algılanmakta ve bu kelimeleri o özel kast için kullananlar, aynı zamanda başka din mensuplarını ötekileştirerek hakaret etmektedirler.
Biz ne bir başka Irka ve ne de bir başka Dine mensup olanları "çirkefin içinde, pislik" gibi şecaat arzedip, sirkatini söyleyenlerin tavrı/söylemi ile değerlendiremeyiz.
Annesi, Babası, ailesi, eşi ve çocukları ile gerçekten çok nazik, çok nahif bir aile olarak temayüz eden , insani hassasiyetleri ile çok dikkat çeken Sayın Cumhurbaşkanımızın en hassas noktasına yapılan , bu gayrı insani, bu gayrı ahlaki atış, olsa olsa kaskatı bir kalbe sahip kişinin hezeyanlarıdır.
Şimdi burada üzerinde durulması gereken konu,Arıtman gibi bu ülkede daha çok sayıda kişinin zihinlerinin arka planında yatan,bizden başka ötekilere karşı, devletin resmi söyleminin ve eğitim sisteminin,insanımızı getirip bıraktığı noktadır. Esas bunu tartışmamız gerekiyor.
Eğer siz eğitim kurumlarında hala ne mutlu Türküm diyene, varlığım Türk varlığına armağan olsun derseniz, insanları bunu söylemeye icbar ederseniz, hiç kuşku yok bundan sonra da Arıtman gibi insanlar Ermeniliği,Kürtlüğü(bu ülkenin hakim iki önemli kültürünün mensupları oldukları için yazdım) bir hakaret aracı olarak söylemeye devam edeceklerdir.
Irk , dil, din, gibi aidiyetlerin üzerine tümüyle sünger çeken , yaptıkları ayinleri ile kesinlikle bizim dünyamızın dışında bir yaşam biçimini tercih eden dünya masonluğunun öndeki Türkiye temsilcileri bile "faşist , ırki kazanımlardan" bir adım geri atmıyorlar.