MEDVEDEV’İN ZİYARETİ OSMANLI RUS MÜNASEBETLERİNİN CANLANMASI GİBİ
Eklenme: 15.05.2010 00:00:00

Çocukluğumda babamla birlikte MOSKOVANIN SESİ radyosunu dinlerdim. Burası kısa dalga 285 mega hers bandından yayın yapan Moskovanın sesi radyosu. Şimdi gece bültenini sunuyoruz diye başlardı.Türkçe yayın yaparlardı. Etkileyici bir lisan kullanırlardı. Çok hoşuma giderdi. Yayın genellikle SSCB liğindeki teknokojik gelişmeleri anlatma ile başlar, uzay çalışmalarında Rus bilim adamlarının/kozmonotların/ gösterdikleri çabanın göz kamaştırıcı olduğunu söylerdi. Yayınlar,işçi ve köylülerin SSCB liği ekonomisine olan katkılarını anlatan haberlerle gelişir, ardından Emperyalistlerin dünya ülkelerine verdikleri zararlar, örnekleri ile belirtilir, Türkiyenin emperyalist ülkelere olan Asker ve Silah katkısının ekonomisini felç hale getirdiği haberleri ile devam ederdi. Spor haberleri bölümünde Cumhuriyetlerin spor temsilcilerinin dünya çapındaki başarıları anlatılır, özellikle güreşte, SSCB sporcularının dünyanın belini yerden kaldırmaya fırsat vermediği haberleri ile süslenirdi. Kısa dalgadan Moskovanın sesi radyosunu bulmak öyle kolay olmazdı. Radyonun düğmesine çok ince ayar vermek gerekirdi. İşte tam bu esnada burası Washington Amerikanın sesi radyosuna rastlardım. Sebebini bilmiyorum, ama o yayınlardan hiç hoşlanmazdım. Moskovanın sesi radyosunu dinlemeye mübtela olduğumdan, Amerikanın sesi radyosunda anlatılanları yalan bulurdum. Washingtona gitmedim. Ama Moskovayı aradığım gibi buldum. Her tarafı tarih, kültür ve medeniyet kokan bir şehir. Rusya Türkiye Parlamentolar arası dostluk gurubu üyesiydim. İstanbul Milletvekili Prof Dr. Nevzat Yalçıntaş hoca ile birlikte yaptığımız ziyaret çok anlamlı görüşmelere sahne olmuştu. Muhalif lider Jirnovski , Parlamentodaki odasında bizi kabul etmişti. Bize,siz neden o kadar ABD nin peşine takılmışsınız, o size ne kazandırdı. Bol bol size silah sattı. Hala da bunu yapıyor. O silahları bizi vurasınız diye size satıyor. Bizi niye vuracaksınız, biz sizin düşmanınız değiliz. Kaldı ki, o silahlar bizi vurmaya yeter mi? Amerika size çok uzak, biz yakınız. Pişirdiğimiz ekmeğin kokuları biri birimize ulaşır. Gelin bize , daha çok ticaret yapalım. Bu bölgede iki büyük ülke, iki büyük medeniyet olarak, birliktelik oluşturur isek, dünya ticaretinde önemli yerimiz olur. Biribirimize ihtiyacımız var. Biz Türkleri ve Kürtleri çok seviyoruz. Bizde sizin üçte biriniz kadar Türk ve Kürt var demişti. Rus Parlamenterler ile Türkiyenin Moskova Büyükelçiliğinde akşam yemeğinde buluştuk. Karşılıklı olarak oturduk. Onlardan bir TAMADA, bizden bir TAMADA(oturumu idare eden kişi) seçildi. Tamadamız Nevzat Hoca bana söz verdiğinde, geçmişte yaşadaklarımı kısaca hikaye ettim. Rusya ile Türkiyeyi biri birine düşman ilan edenin, iki ülkenin dostu olmadığını söyledim. Yüzyılları bulan ilişkilerin Ak Parti iktidarı zamanında çok gelişeceğini, büyük hamleler katedeceğini, buna ihtiyacımız olduğunu, Rusya ile Türkiyenin İnsan ve Sosyal ilişkileri itibariyle biribirlerinin "akraba" olarak kabul edilebileceğini anlattım. İki ülke arasında şu an en büyük sorunun KARABAĞ  olduğunu, Rusyanın bu sorunu çözmek için yeterli gayret göstermediğini, aslında bunun Rusyanın Türk ve İslam dünyasında büyük ölçüde yıpranmasının baş sebebi olarak algılandığını anlattım. Sizin bir sözünüz var, diyorsunuz ki "akıllı insanlar sorunların içerisinden çabuk çıkmasını becerirler, fakat HİKMET SAHİBİ kişiler bu sorunların içerisine düşmez bile". Hikmetinize ne oldu? sorusu ile sözümü bitirdim. Tabir caiz ise, geceye damğamı vurdum. Dönüş yolunda Nevzat Hoca, geziyi Ak Parti gurubunda anlat dedi. Olur mu hocam,siz var iken bana söz düşmez diye itirazımı , hocamız kabul etmedi. 2004 yılı idi sanırım. Gurubun kayalı oturumunda çıktım geziyi , gelişmeleri, konuşmaları hikaye ettim. İKİ BÜYÜK VE ZENGİN ÜLKENİN, İKİ BÜYÜK VE FAKİR KOMŞULARI OLMAYI HAKKETMEDİĞİMİZİ, İRFANIMIZI HAYATA GEÇİREMİYOR İSEK, AKLIMIZI KULLANMAMIZA BİR ENGELİN BULUNMADIĞINI ANLATTIM. Kapalı oturumlar aile içi değerlendirme olduğundan,çok alkışlanmız. Ama bu defa öyle olmadı. Konuşman 3 kez alkışlarla kesildi. Toplantı sonrasında Ak Parti Ankara Milletvekili Gurup Başkan Vekili(o zaman) Haluk İpek bey, "Cavit Bey , çok isabetli bir konuşma oldu. Çok istifade ettik.Çünkü bundan 2 ay kadar önce Sayın Başbakan bana Rusya, Türkiye münasebetlerini araştırmamı,yapılması gerekenler konusunda kendisine rapor vermemi emretti. Büyük tevafuk oldu. Başbakanın hassasiyetinin önemi ortaya çıktı" dedi. Aney Şiirinin Yazarı,Şanlıurfalı Şair Milletvekili Atilla Maraş Bey, Cavit bey Gazeteci yorumu ile çok tatlı bir sunum oldu değerlendirmesi yaptı. Aradan tam 6 yıl geçti. Hacca gitmek için yola çıkan bizim karınca adımımız, yolda ölmedi. Rusya Federasyonu Başkanı Sayın Medvedev , Türkiyeyi büyük bir heyetle ziyaret etti. 17 ayrı antlaşma imzalandı. 60 Yıldan beri dost, müttefik, ekonomik partner /ne derseniz deyin/ olduğumuz Avrupa ülkelerine visesiz girmek için verdiğimiz mücadelenin , binde birinden daha az gayretle, Rusya ile vizesiz geçişler sağlandı. İki ülke arasındaki yıllık ticaret hacminin 100 Milyar dolara yükseltilmesine karar verildi. Rusya federasyonunun Türkiyede en az iki nükleer santral yapması için anlaşmaya varıldı. Bu ziyaret iki ülkenin siyasi tarihinde hiç tahmin etmediğimiz bir sinerji yaratacaktır. Aslında bu işlerin gelmiş olduğu seviyede Rusya Başbakanı Sayın Putin ile Türkiye Başbakanı Sayın Erdoğanın takdirle karşılanacak büyük çabaları var. 6 sene önce dediğim gibi "iki zengin ülkenin iki fakir bekçisi olmayı" kendilerine yakıştırmadılar. Ya Cumuhurbaşkanımız Abdullah Gül beyin bu işlerdeki rolü? Aklın yanında basiretin hüküm sürdüğü günler içerisindeyiz. Türkiye Cumhuriyeti böyle bir dönemi hiç yaşamadı. Allah bozmasın. ÖZEL NOT: Bundan 30 sene önce 12 Eylül 1980 de ihtilal yapılmış ve 1982 Anayasası ezici bir çoğunlukla kabul edilmişti. Bu Anayasanın çok önemli maddelerinde yapılan değişikliğin yine bir 12 Eylül günü referanduma sunulması kararlaştırıldı. Tevafukun  böylesi, Kaderin bu işlerdeki rolünü göstermesi bakımından çok ilginç. Bakalım Anayasa Mahkemesi bu işe geçit verecek mi? YOKSA KİMSE BİZDEN RÖVANŞI ALAMAZ MI DİYECEKLER.

İKİNCİ ÖZEL NOT: Sayın Başbakan 10 bakanıyla birlikte Atinayı ziyaret ediyor. İki ülke tarihinde bu tür bir ziyaret ilk defa gerçekleşiyor. Oysa şimdiye kadar iki ülkenin bu oranda kabine üyesi, karşı ülkeye yapılacak saldırıyı ve savaş planlarını oturup görüşürdü. Nereden nereye. Peki bizi bu konuma ne getirdi? Türkiye etrafındaki bütün ülkelerle nasıl oldu da bu oranda bir barış havzası oluştarabildi? Ben çok açık ve net olarak söylüyorum , demek ki, şimdiye kadar komşu ülkeler ile olan münasebetlerin düşmanca bir seyir izlemesinde, onlar kadar, bizim de kusurumuz varmış. Ama şu bir gerçek, komşu ülkelerin bütünü ile dost bir havanın yakalanması, hatta bunun ötesine geçilerek ticari ve siyasi partner oluşturulmasında en büyük beceri, Sayın Başbakanın başında bulunduğu hükümetlere aittir. Evet Hafız Esad kötü bir insandı, Saddam Hüseyin kötü bir insandı, Bulgaristanın başındaki Jivkov kötü bir insandı, Yunan Hükümetleri Türkiyenin dost eli uzatmasına uzaktılar Konjonktürel olarak dünyada soğuk savaş rüzgaları esiyordu.Bütün bunlar tamam. Bütün bu olumsuz gelişmelerde  bizim hiçbir kusurumuz yoktu, piru paktık diyebilecek durumdamıyız? Geçmiş dönem hükümetlerinin başında bulunan insanlara bakıtğımda, ülkem için gerçekten hayıflanıyorum. KİMLERLE İDARE EDİLMİŞİZ. Halktan kopuk,haktan kopuk, dünyadan kopuk,komşudan kopuk, kendi insanından kopuk bir yönetici kitlesi. KOPUK Kİ, NE KOPUK. Bakınız Sayın Başbakan Yunanistana gider gitmez şu mesajı verdi. SAKIN PARANIZI DAHA FAZLA SİLAHA HARCAMAYIN. SİZİN SİLAHLANMAMANIZ, BİZİM SİAHLANMAMIZ ANLAMINA GELİYOR. Durduk yere biri birimizi yiyip bitiriyoruz. İşçimiz köylümüz, emeklimiz, dar gelirlimiz bu silahlanmadan ötürü inanılması güç koşullarda yaşamak zorunda kalıyor. Bakınız ben 10 Bakanımla buraya geldim. Bizden size karşı bir saldırı v.s söz konusu bile olamaz. Koca Eğe Denizi bizim ve sizin. Burayı bir barış gölü haline getirebiliriz. Turizmi canlandırabiliriz. Biz iki ülke Turizm açısından bir DESTİNASYON/VARIŞ MERKEZİ/ durumundayız. Yani doğu ve batı ülkeleri bizim işbirliğimiz halinde bütün yaz aylarını bizim ülkelerimizde geçirebilir. Bu ise 200 milyar dolar bir paraya tekabül eder. Siz Gayrı Safi Yurt İçi Hasılanızın Yüzde 2.7 sini silaha harcıyorsunuz. Bu oran Nato ülkelerinde 1.7. dedi.  (Bizde herhalde bu iki rakkamın toplamının da üstündedir. C.T.) Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Medvedele Türkiyede yapılan önemli görüşmede, dev anlaşmaları imzaladıktan sonra, Yunanistana 10 bakan , iki uçak dolusu iş adamı ile yapılan ziyaret , tarihteki önemli yerini şimdiden aldı. ENERJİYE DİKKAT.