Anayasa Mahkemesi Askerlerin Sivil Mahkemede yargılanmaları konusundaki yasal değişikliği iptal etti, bu nedenle özellikli İstanbul Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanan bütün Asker kişilerin yargılanması Sivil Mahkemeye gidecek diyenlere, yapmayın Allah aşkına, bu kadar hukuk fukarası olmayın, Ceza Usul Kanunun 250.maddesininin c bendinin atıf yaptığı,Ceza Kanunun ikinci kitabının, dördüncü kıssmının 4,5,6 ve 7 bölümlerinde tanımlanan suçlar bakımından birer birer sayılmış ve Devletin Güvenliğine karşı işlenen bu suçların görülme yerinin Askeri Yargı Makamları değil, Sivil Yargı yeri olduğunu ifade ediyordum. Çok şükür yine dediğim çıktı. İstanbul 12.Ağır Ceza Mahkemesi Poyrazköy davası kapsamında yargılanan kişiler hakkında kendisine gönderilen iddianameyi kabul etti. İddianamede , Poyrazköy sanıklarının eylemlerinin sırf Askeri suç kapsasmında değerlendirilemeyeceği , sanıkların atılı eylemlerin Askeri Ceza Kanununun dışında kaldığı gibi,Askeri ceza Kanunun 54.maddesinin atıfta bublundğıu TCKnun hükümlerinin de dışında kaldığı, eylemlerin nitelikleri gereği askeri mahal dışında gerçekleşip sonuç doğuracağı , Askeri Mahkeme Usulu Kanunun 9.maddesinin de kapsamında bulunmadığı ve böylece davaya Askeri Mahkemelerin değil, özel yetkili Ağır ceza Mahkemelerinin bakacağı belirtilmişti. Savcılığın bu değerlendirmesine,Özel Yetkili ağır CezaMahkemesi aynı ile itibar etti ve kişilerin yargılanmasına karar verdi. Sanıkların "Yargıtay mensuplarına suikast hazırlığı, İzmirde bulunan Nato tesislerini silahlı saldırı hazırlığı, Fehmi Koru ve Orhan Pakum gibi kişilere yönelik suikast planları, 2005 yılında Genelkurmay Başkanlığı görevine gelen Yaşar Büyükanıta silahlı saldırı hazırlığı,2007 yılı içerisinde Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Milletvekilleri Sebahat Tuncel ve Ahmet Türke, Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan, Ermeni asıllı Türk Vatandaşı Minas Durmaz, Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Kazım Gençe silahlı saldırı hazırılğı, Rahmi Koç Müzesinde sergilenmekte olan denizaltıya,kalabalık bir öğrenci ziyaretinde patlayıcılar yerleştirdikleri tasarlanan eylemleri gerçekleştirmek üzere yer altına çok sayıda silahlar ve patlayıcılar yerleştirdikleri" konularına iddianamede yer verilmiş. Sanıklar içerisinde general rütbesindeki kişilerin ve kurmay sınıfından çok sayıda askerin , darbe sonrasında hangi bölgelerde görev alaclakları birer birer sayılmış. İsmen ve Cismen. Bu olayların Baykal tarafından Aşkı Memnu dizisine benzetilmesinde hiçbir garip taraf yok. Onun zihni hala libidosunda. Kan gövdeyi götürecekmiş, 200 bin kişi stadlara doldurulup hesap sorulacakmış, Hızlı ve süratli bir şekilde tepeleme harekatı başlatılacakmış, Camiler bombalanıp, milletin en deruni hassasiyetleri kaşınacakmış, Hırkai Şerif ve çevresi özel eylem planı kapsamında olacakmış, Hava kuvvetleri müzesi bombalanıp, millete suç isnadında bulunulacakmış, Yapılacak ihtilale karşı direnme ihtimali olanlara acınmayacakmış, İmam okulları(Onlar öyle diyor, İmam Hatip Liselerinin ismini bile bilmiyorlar)nın müdürleri gözaltına alınarak sorgulanacakmış, Sultanbeyli, Sarıgazi gibi bölgeler için özel harekat planları tatbik edilecekmiş, Dış konjonktörün ihtilale müsait hale getirilmesi için kendi jetini düşürüp, Yunanlıların üzerine atacaklarmış, Bunların hiçbir ehemmiyeti yok. Ha bire basının karşısına çıkıp, özellikle kendi gurubunda attığı nutuklarla, hani ne oldu, poyrazköyde silahlar bulunmuştu, ıslak imzalı planlar vardı, ne oldu, hıı ne oldu deyip duruyor. Allahtan da korkmuyorlar. Ya kardeşim hiçbiri yok, şu Danıştay saldırısıda mı aklınızı başına getirmedi? Sen ve senin gibiler hala olan biteni görmüyor mu? Şimdiye kadar hep JÜROKTATİK anlayışlarla ,demokrasinin dışına taşan eylem ve hareketlere "manevi destek" verenler, kendilerine yapılan bu saldırı sonrasında akıllanacaklar diye düşündüm , durdum. Ama ne gezer. Yeter ki, hasım bildikleri Muhafazakar Demokrat insanlar iş başından uzaklaşsınlar da, isterse oluk oluk kan aksın, isterse yer yerinden oynasın, umurlarında değil. Husumetin bu kadarına da pes doğrusu. Balyoz eylem planını hazırlayan Çetin Doğan basın mensuplarının karşısına çıkıp, hazırladıkları şeyin hala bir senaryo olduğunu, İstanbulun şu andaki Valisini de şahit tutup, mesala deprem gibi bir önemli hal meydana geldiğinde, neler yapabileceklerini, insanları nereye yerleştireceklerini birlikte planladıklarını söyledi. Hadi hepimizi aptal yerine koyarak bu dediğinizi kabul edelim. Camileri bombalama eylemlerine de kalkışmak gibi bir niyetinizin olmadığını var sayalım. Peki neden İstanbul ve çevresindeki cezaevlerinin kapasitesini araştırdınız? Neden yeni cezaevleri ihdas etmenin gereğini planlarınızda ortaya koydunuz? Neden İstanbul İlindeki İmam Hatip Liselerini ve Anadolu İmam Hatip Liselerini takibe aldınız? Deprem sonrasında İmam Hatip Lisesi Müdürlerinin gözaltına alınması hangi deprem tatbikatının parçasıdır? Hızlı ve çabuk bir şekilde TEPELEME HAREKATI , depreme maruz kalmış, evi barkı yıkılmış, çoluk çocuğu ölmüş, bu insanlara yeni bir bakışmıdır, dünyanın hangi ülkesinde deprem sonrasında insanlar Askerler tarafından hızlı bir şekilde tepelenir? Çıkmış bir de yalanlarının doğru olduğunu ispat için , namusu şerefi üzerine yemin ediyor. Hazırladıkları planlar içerisinde cami bombalama işi olmadığını söylüyor. Ancak Sayın Genelkurmay Başkanının yana yakıla "Vicdansızlara soruyorum,düşman üzerine biz Askerimizi Allah Allah nidaları ile yürütürüz, nasıl olur da bizim çocuklarımız/askerlerimiz, Allahın evi olan camiyi bombalamayı düşünür, bunun planını yapar" sözünü artık kendi içlerindeki insanlara sorması gerekir. Millet zaten bu olup biteni anlamıyor ve bu gibi insanların ülkeye uzaydan mı geldiğini öğrenmeye çalışıyor.