MUHARREM BOZTEPENİN AZİZ HATIRASINA
Eklenme: 31.08.2013 00:00:00

Her ölüm acıdır, her ölen kim bilir arkasında ne hatıralar bırakır.

Ama beklenmeyen, hiç hatıra hayale gelmeyen genç insanların, çocuk evlatların ölümünün tarif edilmez üzüntüler bıraktığını, aradan yıllar geçse de, o acıların bir dem olsun insan zihninden ve gönlünden sökülüp atılmasının mümkün olmadığını hepimiz tecrübelerimiz ile biliriz.

Hemşehrim Bülent Boztepenin şahsında kümelenen, hayatta kalmak, dünyanın bin bir türlü serencamını atlatmak için biri birlerine sarılan bu ailenin çok önemli bir şahsiyeti, elim bir trafik kazasında hayatını kaybetti.

Muharrem Boztepe.

Tanıdığımda gencecik bir insan, saygılımı saygılı, kadir bilir, hürmetkar.

Bülent Bey bana Kardaş(o bana hep böyle hitap eder) görüyorsun işte çermikte iş yok, gençler işsiz, güçsüz, çocuklara bir iş imkanı bulunabilir mi demişti.

Ailenin büyük çocuğu Muharreme Karayollarında bir iş imkanı bulundu. çalışmaya başladı.

Ailenin sevgisi, saygısı daha bir görünür oldu.

Boztepe ailesi sırf o işten ötürü değil, bizim bölge için özverili gayretlerimizi, hemen her yerde ifade ettikleri gibi, gazetelerinin hemen her sayısında da dile getirme nezaketini gösterdiler.

Ben aslında özellikle şahıslar için yaptığım iyiliklerin yüzüme karşı ifade edilmesinden utanırım.

Ama onlar her fırsatta bunu dile getirmeyi kendilerine bir vefa borcu olarak gördüler.

Daha geçen hafta ailenin üç ferdi Hazar gölünde bize misafirliğe geldi.

Bülent Bey, Eşi Hatice Hanım ve Kızları Gizem.

Gençleri sordum.

Bülent Bey Kardaş Levent işte, gazete ile uğraşıyor, Muharrem eşi ve çocukları ile Ramazanda bizdelerdi. Şimdi o da işine gitti, çok şükür iyiler, Ramazan boyu torunum Bülent ve küçük kız kardeşi ile iyi vakit geçirdik. Ya çocuklar Cenabı Allahın bir lütfü. Rabbime çok şükür kardaş, biz hepimiz, Muharrem, hanımı sana çok dua ediyoruz. Allah razı olsun. Muharrem düzenini kurdu, şimdi sıra Leventte inşallah. Allahın izni ile onun da doğru düzgün bir işi olur, yurdunu yuvasını kurarsam, artık evlatlarım için benim bu dünyada yapmam gereken fazla maddi bir şey kalmıyor demişti.

Ardından kardaş zaten imkanlarımız çok sınırlı, Gazete de Reklam konusunda sıkıntı yaşıyor demiş, içten içe samimiyetle hem o, hem de eşi Hatice hanım yaptığımız küçük bir iyiliği öve öve bitirememişlerdi.

Ben yine bu övgülerden ötürü çok mahçup oldum. Ama onların samimiyetinin zedelenmemesi için de bir şey söylemedim.

Ancak, Bülent bey ne önemi var bu tür şeylerin, zaten biz bu işleri yapmak için göreve talip olmuştuk. Benim yaptığım bir fedakarlık değil, görev demiştim.

Allah(c.c) ın nasip ettiklerinden yedik iştik. Birlikte Gezin Merkez Camisinde Cuma namazı kaldık. Sonra onlar ayrılıp gittiler. Perşembe günü Bülent bey ile çermikte yine beraber olduk. Sağolsun benimle birlikte esnaf arkadaşlara selam verdik.

Bir hafta sonra Ankaraya döndük.

Salı günü akşam saatlerinde hanım aradı. Onlar da bir hayır işi için il dışında idiler. Sesi netameli bir şekilde idi. Ne oldu, hayırdır dedim. Ya haberin yok herhalde Hatice hanım aramış, görmemişim, sonra cevaben aradım, kadın Gülgüüüünnn yuvam yıkıldı, evim eyvan olduu, kolum kanadım kırıldııı, evladım gittiii, Muharrem gittiiii demiş. Ya Hatice hanım ne oldu Allah aşkına ne oldu Muharreme deyince, trafik kazasında Muharremi kaybettiikk Gülgünüüün demiş.

İçin burkuldu. İnna lillah, inna ileyhi raciuvn- Biz Allahtan geldik, dönüşümüz de yine onadır dedim.

Mazlum insanların acısı beni derbeder eder.

çocuk işe girince evlendi. Akıllı, sessiz, sakin hanımefendi eşi, ona iki evlat verdi.

İşe girmiş, evlenmiş, evimin direği diyeceği zerafette hanımı ve iki nur topu gibi evladı olmuş.

Doğrusunu söylemek gerekir ise, aile bütünü ile bir şükür yumağına kavuşmuştu.

Ama kader ağlarını ördü ve bilemeyeceğimiz, sonunun nereye varacağı belli olmayan sebeplerle, Muharrem Boztepe hakkın rahmetine kavuştu.

Görevi başında iken kaza yapan araçta hayatını kaybetti.

Kuranı Kerimde Cenabı Allah azze ve celle İza Cae Eceluhum la Yestehiruvna saaten vela Yestekdimuvun-Eceleniz gelmiş ise ne bir saat geri ve ne de bir saat ileri bırakılırısınız diyor.

Ecel gelmiş, iş olmuş bitmiş, Rabbin katında karar verilmiş, yapacak bir şey yok.

Burada bize düşen çok güzel bir sabır ile işi karşılamak ve Rabbin kaderine razı olup, kederi çok fazla fahşetmemektir.

Peygamberimiz Efendimiz Hz.Muhammed(s.a.s) Suda boğulan şehittir, yangında ölen şehittir diyor. Efendimiz zamanında bugünkü anlamda bir trafik olayı yoktu. Şimdi var. Ve trafik canavarları bir anda onlarca masum insanı alıp hayattan koparıyorlar. Ben Efendimizin hadisi şeriflerinden hareketle bir kıyas yaparak diyorum ki, trafik kazalarının masum insanları da şehit mertebesindedir inşallah.

Taziyede Bülent bey ve oğlu Levent Bey merhum Muharrem bey için çok içten, hazinane bir şeklide saatlerce göz yaşı döktüler.

Bülent Bey ve oğlu göz yaşlarını isteselerdi de içlerine akıtamazlardı. O merhamet göz yaşları İnşallah hem kendilerinin ve hem de merhum evlatlarının Salih amellerinin üzerine billurdan manevi birer süs olmuştur Allahın izni inayetiyle.

Taziye esnasında Bülent bey bir ara, ya kardaş ben bunu hakkedecek ne yaptım, geçen hafta Muharrem devletin kendisine tahsis etmiş olduğu arabası ile çermike geldi. Ben oğlum bu devletin arabası, niye çoluk çocuğu da getirdin diye sordum. Baba bunu devlet bana tahsis etmiş, o nedenle geldim. İstemezsen bir daha bu araba ile gelmem dedi. Tamam oğlum arabayı Devlet sana tahsis etmiş olsa da bu araba ile çoluk çocuk bir daha gelmeyin, tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı var diye söyledim. Tamam baba merak etme bir daha olmaz dedi. Dediğini tuttu, bir daha gelmedi deyince çok duygulandım. Ben de göz yaşlarımın birazını içime, birazını dışıma akıttım.

Şimdi ne olacak, acılar çok taze.

Hiç kuşkusuz hiçbir acı ilk anlardaki gibi kalmaz. Rabbim merhameten biraz unutkanlık, biraz sabır ile işi hal ve fasl eder.

Acılar yerini zamanla özlem e bırakır.

Evlat acısı çekenler bilir, bu özlem hiç bitmez.

Muharrem şunu severdi, Muharrem bunu söylerdi, Muharrem şunu getirirdi, Muharrem şöyle yardım ederdi, çocuklarını, eşini, evini yuvasını ne çok severdi, anasına babasına nasıl da saygılı davranır, büyüklerine nasıl da hürmet ederdi diyecekler, diyeceğiz.

Zaten taziyeye gelen gençlerden birisi ben onunla iki sene çalıştım, hep saygısını ve güler yüzünü gördüm. Onun güler yüzünü hiç unutmayacağım dedi Bülent Beye.

Bu büyük acı esnasında hanımlar tarafına geçip Hatice hanım ile bir araya gelemedik. O beni görünce daha perişan olur, ben de belki olduğum yere yığılır kalırdım. Acıları biraz dinsin, ayakta kalabilecek hale gelelim, tabii ki, onlara yine gideceğiz ve Allahın sabır ve rahmetinin aile ile birlikte olmasını temenni edeceğiz.

Melekler Rabbe Subbuhuvn, Kudduvsun, Rabbunel Melaiketi Verruvh diye dua ederler. Bizi yaratan, yaşatan, terbiye eden Rabbizime yapılan ne güzel duadır. Biz de en sıkışık anlarımızda bu tür duaların merhamet çadırına sığınabiliriz. Allah(c.c) rahmet etsin. Amin.