Şener Eruygur, Aytaç Yalman,Hurşit Tolon,Özden Örnek, Çevik Bir, Yaşar Büyükanıt, Levent Ersözün isimlerinin artık nerelerede geçtiğini bilmeyeniniz kalmadı.
Şimdi de Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbayın o silindiğini zannettiği bilgisayarındaki bilgiler birer birer fahş olmaya başladı.
Bir çoğunun Ergenekon soruşturması/Yargılaması/ kapsamında isimleri geçiyordu. Mustafa Balbayın Ergenekon soruşturmalarının başlaması üzerine Bilgisayarından alel acele sildiğini zannettiği bilgilerin "hafızadan" ortaya çıkarılması üzerine , eski isimler yanında yenilerinin de ülkede gerçekleştirilecek darbe ile ilgili olarak neler söyledikleri ortaya çıkmaya başladı.
Darbe günlüklerini sizlerde basından izliyorsunuz.
Ak Partinin iktidara gelişinden hemen sonra başlatılan görüşmeler, yapılan toplantılarda dile getirilenler insanım diyen herkesin kanını donduracak cinsten şeylerdir.
Bunlar toplantılarda, 28 Şubat sürecini beğenmediklerini, o süreçte yapılanlarla yetinilmesi halinde bir sonuca gidilmesinin mümkün olmadığını, yapılacak ihtilalin 12.Eylül.1980 benzeri olması gerektiği, hatta bu defaki müdahalenin ondan da ileri seviyede "çok kanlı" olacağının öngörüldüğü ifade ediliyor. Beyler ihtilal yaptıklarında öyle 2/3 senede değil, en azından bir 15 sene iş basında kalmayı hedeflemişler. Ak Parti iktidarını, ABD yetkililerine, AB liği sorumlularına şikayet etmekten geri durmamışlar, bunlar sizin de düşmanınız demişler. Aymazlığın bu kadarına da pes doğrusu.
Bu kişiler yapmayı planladıkları ihtilal için dört engel görmüşler.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, ABD i, AB i ve Ekonomi.
Sergerdeler,Eylemleri/ihtilal planları sırasında öyle anlaşılıyor ki, Hilmi Özkökü birkaç defa test etmişler ama onunla bir sonuca gidemeyeceklerini anlamışlar.
Zaten Hilmi Özkök , ülkede gerçekleştirilmek istenen ihtilal girişimi ile ilgili olarak "ben ne var derim ve ne de yok derim, ama ilgililer bu konuda fikrime müracaat ederlerse, gider bildiklerimi anlatırım" demiş, biz de Genelkurmay seviyesine yükselmiş bir komutan böylesine önemli bir konuda doğrudan doğruya , hayır böyle bir şey kesinlikle olmamıştır demiyor ise, ihtilal girişimlerinden haberdar olmuş ve bunlara pirim vermemiştir, değerlendirmesinde bulunmuş ve Hilmi Özkök beyin muhakkak Ergenekon terör örgütü kapsamında Mahkemeye giderek bilgi vermesi gerektiğine işaret etmiştik.
Mustafa Balbayın alel acele suç delillerini yok etme çabası sonuç vermedi ve o dönemde yapılan bütün kanun dışı eylemler bir bir ortaya çıktı. Bu günlüklerden ihtilal hazırlığı yapan kişilerin/komutanların , sivillerle işbirliği halinde oldukları, Malatya, Selçuk, 9 Eylül, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi rektörleri, Gazete Patronları, İş adamları ve kimi yazarlarla dirsek temasında bulundukları ortaya çıktı. Hilmi Özkök Beyin ihtilal girişimleri için "var da diyemem, yok ta diyemem" beyanı ile Mustafa Balbayın tuttuğu günlüklerde Onun ihtilalcilere pirim vermemek için gösterdiği çabaların bir bir anlatılması, artık her şeyi ele veriyor ve Hilmi Paşanın bu sergerdelerin tüm hareketlerini kontrol etmek için ne çok çaba gösterdiğini açıkça ortaya koyuyor.
Bu aşamadan sonra Emekli Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök beyin ETÖ kapsamında Mahkemeye ifade vermesi artık kaçınılmazdır. Bu arada günlüklerde isimleri geçen yabancı misyon şeflerinin de bilgisine Mahkemece müracaat edilir belki.
Bunca bilgiden sonra iyi çocukların Şemdinli Dosyası eğer soruşturma kapsamına alınmaz ise, o eylemi, amacını , faillerin bu ülkede bir ihtilal yapılmasından başka hangi gayeye hizmet ettiğini kim, nasıl izah edecek.?
Mustaf Balbayın ihtilal günlükleri son 6 yılda neler yaşadığımızı pek ala gösteriyor.
Ortaya çıkan bu son bilgiler,Ergenekon soruşturmasının Sayın Baykalın ifade ettiği gibi "anlamsız, manasız, kuralsız, delilsiz, haksız, kanunsuz" bir işlem olmadığını, memleketin müesses sistemine, yönetimine, insanına karşı çok acımasız ihtilal hazırlıklarının "Genelkurmay Başkanına duyuracak kadar" pervasızca yürütüldüğünü bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor.
Dava sürüyor, Baykal gidiyor.