Türkiyenin her tarafındaki eğitim kurumlarında Kürtçenin seçmeli ders olarak öğretilmesi,
Üniversitelerde Kürdoloji Enstitüleri ile Kürt Dili ve Edebiyatı kürsülerinin kurulması,
Serbest Radyo ve Televizyon yayınına geçilmesi,
Anayasadan sadece Türklere vurgu yapan ve onların etnik aidiyetini öne çıkaran hükümlerin çıkarılarak, Türkiyenin herkesin vatanı olduğunun kabulüne götürecek düzenlemelere gidilmesi,
Yani Anayasal vatandaşlık hakkının güvence altına alınması,
Siyasi Partiler Kanununda yapılacak değişikliklerle, seçimlerde katılımın en üst seviyeye çıkartılmasının temini
Gibi hususlar gerçekleştirilebilir
Ve
Genel bir af kanunu çıkartılarak,sessiz ve sedasız biçimde dağdakilerin evlerine dönmelerine imkan verilir ise , işin büyük kısmının çözüleceğinde sağduyu sahibi insanlar hemfikir bulunuyor.
Özellikle Kuzey Irakta Mahmur Kampında yerleşmiş durumda olan insanların evlerine, topraklarına dönmelerinin temini bu açıdan büyük ehemmiyet taşıyor.
22 . Dönem Parlamentosunun İnsan Hakları İnceleme Komisyonunda görev yaptığımda, bu konu ile ilgili olarak çok yakından ilgilenmiştik.
Aslında Türkiye burada yaşayan insanların ülkelerine dönmeleri konusunda eskiden beri büyük çalışmalar yapıyor.
Eni konu bu insanlar ülkelerine dönecekler. Bu hususta Türkiyenin bırakın güçlük çıkarmasını, bir an önce bu ayıptan kurtulmak için yoğun çaba içerisinde olduğundan herkesin haberdar olmasını isterim.
30 yıllık kavga sürecinin bitimine yakın bu günlerde yılların hasımları gibi,olmayacak şeyleri isteyerek mevzi kazanma çabalarını, inanın yorumlamakta güçlük çekiyorum.
Lütfen bugünün gazetelerine bir bakın bu dediklerimin ne anlama geldiğini pek ala görürsünüz.
Hatta İmralı kaynaklı kimi haberler , İç İşleri Bakanına sorulduğunda, bu tür düşüncelerin asla varit olmadığını, iyiniyetle yapılan çalışmaları kimsenin sabote etme lüksünün bulunmadığını söylediğine şahit olduk.
Ben geçen bir yazımda da belirttim. Tandığımı zannettiğim Türikye, bu ülkede etnik yeni bir yapılanmayı kaldıracak durumda değil. Bir taraftan Türk Etnisitesinin Anayasadaki ağırlığına son verilmesi isteniyor, diğer taraftan Kürt Etnisitesinin daha ağır bir biçimde sosyal,siyasi ve hukuki anlamda kabul edilmesi talep ediliyor.
Bu büyük bir çelişki değilmidir?
Zannımca yukarıda belirttiğim hususları Türkiye gerçekleştirebilir ise, bu yüz yılın devrimlerinden birisine imza atılmış olur.
Abdullah Öcalan bu kadar gelişme olur iken, doğuda, güneydoğuda ve Türkiyenin çeşitli illerinde gösteriler yapılarak işin keyfi çıkarılır iken, bir anlamda içeride olmayı hazmedemiyor. Sürece katkımın olması isteniyor ise, durumumun düzeltilmesi lazım diyor. Açıkça tahliyemi sağlayın talebinde bulunuyor.
İnanın bu da olacak. İmkansız değil. Zaten Türkiyenin cezaevleri dolmuş taşıyor. Bu yükü cezaevleri kaldıramıyor.
3-5 seneye kalmaz Türkiye yeni bir af çıkartmak zorunda.
Hem diyelim ki, barış oldu, PKK silahı bıraktı, ne yani Abdullah Öcalan bütün yükü sırtında mı taşıyacak? O istemese bile Türk ve Dünya kamuoyu bir anlamda kendi sırtlarındaki bu yükü atmak isteyecektir.
Onun konumunda bulunan birisinin "bana şu iyiliği yapın, bu güzellikte bulunun" demesi pek hoş karşılanmıyor. Öyle bir vakti merhun gelir, zaten istenmesede verilir. Hem zaten istenmeden verilen şeyler daha güzel,daha değerli değil mi?
Üstelik "Ağrı Dağının eteğinde uçak güvercin hakkını almadan bana bir şey lazım değil" diyebilecek bir ruh dinginliği,Hürriyetten Oktay Ekşinin Paranoyak değerlendirmesini boşa çıkarmak için gerekli değil mi?