ÖLEN ÖLDÜĞÜ İLE KALIR, KANI YÜZÜNÜZE BULAŞIR
Eklenme: 28.07.2010 00:00:00

Gündüz gözü ile Hatay ilinde polis aracına yapılan saldırıda 4 polisimiz şehit oldu. Allah rahmet eylesin.

Hangi gaye için olursa olsun, ülke içerisinde terör yaratmak, toplumu yıldırmak amacı ile insanları öldürenlerin ne dünyada ve ne de ukbada hallerinin bahtiyarlıkla sonuçlanmayacağı bal gibi ortada.

Özünde bir karıncaya kıyamama hasleti bulunan insanların , bir takım gayeler uğruna, kendi hemcinslerini öldürmeleri gerçekten çok garip.

Sanıyorum, bu işe bulaşanlar, eylemleri sırasında karşı tarafta bulunanlar kim olursa olsun hedefe alıyor, eller tetiğe gidiyor ve dünyaya bir kez gelme şansı bulmuş olan insanlarımız, eşlerini, çocuklarını, ana babalarını, sevdiklerini arkalarında bırakarak, bir daha geri dönmemek üzere ellerimizden kaymaları sağlanıyor.

Rabbim bu ateşe bir su serpsin.

Düşünsenize, yaptığımız ne kadar günah var ise affedilmesi amacıyla ellerimizi rabbe kaldırdığımız aziz mübarek bir günde, BERAET KANDİLİNDE, silahlar ateşleniyor ve 4 can, bir daha geri gelmemek üzere aramızdan ayrılıyor.

Kimlerin evine, ne şivanlar düştü Allah bilir.

Bu olayı PKK üstlendi mi, bilmiyoruz.

Bu ülkeyi karıştırmak isteyen, akla hayale gelmedik provakasyonlara imza atan nice insanlar çıktı aramızdan. Yakın zamana kadar biz, bütün bu olayların hep örgüt işi olduğunu düşündük. Ama artık PKK örgütü dışında da kimi şer çevrelerin ülkede kardeş kavgası çıkartmak ve hasmına son darbeyi vuracak zemini oluşturmak amacıyla harekete geçtiğini biliyoruz.

Bu arada MOSSADA veya onunla işbirliği yapma istidadında olan kuruluşlara herkesin dikkatini çekiyorum.

İskenderunda bundan önce 6 erimizin şehit edilmesi olayında, ben hemen Mossada dikkat çekmiş ve acaba İsrail ajanları ENTEBBE baskınında olduğu gibi gelip eylemi koyduktan sonra sırra kadem mi bastılar diye sormuştum.

Bu ülkede kardeş kavgası çıkartma hevesleri hem PKK örgütünün ve hem de onun karşıtı iç örgütlerin ana hedefidir.

Herkes son gülen iyi güler iddiasındadır.

Aslında gerçekleştirdikleri eylemleri ile son kahkahayı kaplatmak sevdasında olan insanlar sadece ülke içerisindeki örgütler değildir. Bu eylemlerin kesinlikle dış bağlantıları vardır. Bir süreden beri dost bellediğimiz nice çevreler, bağrımızdaki yangınlara kimbilir ne ateşler taşıyor.

Türkiyenin gelişip serpilmesi ciddi manada hem batılı entellijans örgütlerini ve hem de onlarda duygu ve düşüncede aynı paralelde olan diğer kuruluşları  rahatsız ediyor. Türkiye ne kadar un ufak hale getirilir ise, bunların keyfine diyecek kalmayacaktır.

Ama yağma yok.

Kim ne derse desin, gerek ülkemin doğusunda ,güneydoğusunda yaşayan insanlarımız ve gerekse, batılı mütedeyyin kardeşlerimiz, bu hezeyanlara buyur geç demiyecektir.

MHP lideri Bahçelinin uzun zamandan beri ülkücüleri sokak eylemlerinden uzak tutan tavrında bir değişiklik olduğunu zannetmiyorum. Bahçelinin sırf referandum süreci zora girsin diye, bazı yerlerde harekete geçen ülkücülere keyfinizce hareket edindiyecek bir yapısı yoktur, olmamalıdır

Ayrıca BDP eş başkanı Selahattin Demirtaşta , sokaklarda meydana gelen hareketlenmelerden ciddi manada rahatsız olduğunu söylüyor.

Onların da Anayasa Paketi referandumunda red oyu alsın diye, sokakları bir umud olarak görme aymazlığına düşecekleri kanaatinde değilim.

                                REFERANDUM DEDİKODULARI

Bu arada bir hatırlatmayı yeniden yapmak gereği duyuyorum. BDP referandumu boykot ediyor.

Halka oy sandıkalarına gitmeyin diyor.

Bu pek tabii siyasi bir haktır, kimsenin bir şey söylemesi gerekmez.

Ancak aldığımız kimi duyumlarda BDP nin referandumda oy kullanmamanın ötesinde sandıklara insanların gitmesini engelleyeceği yolunda dedikodular geliyor.

Referandum da hiç kuşkusuz Avrup Birliğinden gözlemciler gelecekler. Ve onların çoğunun doğu ve güneydoğu bölgelerinde gözlemlerde bulunacakları biliniyor. Batı dünyası oy hakkına çok büyük ehemmiyet veriyor.

İnsanların sandıklara gitmesini istememe başka bir şey, sandıklara gidişi engelleme, baskı kurma başka bir şeydir.

BDP sandıklara gidişi zorla engellerse, bu defa batı dünyasının gözünde şiddet kullanan siyasi bir hareket olarak yaftalanmaya sebep olurlar.

Oysa BDP nin yasal siyasi zeminde siyaset yapması çok önemlidir.

BDP sandıklara gidişi zorla engellerse veya sandıklara gidip oy verenleri tehdit ederse, kendilerini açık ve net bir şekilde PKK nın siyasi kanadı yerine koymuş olurlar.

Ve bu durum , siyaset zemininde MEŞRUİYET tartışmasının çıkmasına sebep olur. BDP çok zarar eder.