ÖNCE GELEN MESAJ
Eklenme: 8.06.2009 00:00:00

İstanbul Deniz Feneri Derneği Yönetim Kurulu üyesi Sayın Av.Mehmet Yalçınkaya geçen Cuma günü akşam saatlarine doğru beni aradı ve Diyarbakır Söz Gazetesinin Açık Pencere köşesinde 04.06.2009 tarihinde yayınlamış olduğum "Deli Bizimse İyidir, Yok Öyle Numara" başlıklı makalemin bazı bölümlerinde , İstanbul Deniz Feneri Derneğini ilzam eden ifadeler bulunduğunu ve bunu düzeltmek amacı ile benimle konuşmak istediğini belirtti.

Mehmet Bey ile telefonda uzunca sayılabilecek oranda konuştuk. Mehmet Bey İstanbul Deniz Feneri Derneğinin topladığı paraları Allah rızası için harcadıklarını ve bunun bir tek kuruşunun zayi olmadığını , ayrıca yurt dışından derneklerine gelen paraların  tamamının belgelere dayalı olarak kayıt altına alındığını ve her yıl yapılan inceleme ve muhasebe kayıtlarına göre bir tek kuruş açıklarının olmadığını söyledi.

Mehmet Bey buna ilaveten İnternet ortamında bir mesaj göndereceğini ve bu mesajın yayınlanmasından mutlu olacağını belirtti. Ara bir cümle olarak , önce görüşme yapmayı uygun bulduğunu, yoksa tekzip göndermeyi düşündüklerini ifade etti.

Neyse.(Tabiiki tekzip düşünceleri için)

Önce Mehmet Beyin o mesajını olduğu gibi yazalım. Sonra birkaç cümle ile , kırıp dökmeden gelen mesajı cevaplandıralım.

Sayın Cavit Bey, öncelikle çalışmalarınızda başarılar dilerim. 04.06.2009 tarihli Diyarbakır Söz Gazetesinde çıkan yazınızda;  " Almanyadaki yargılamalar sırasında Derneğin Muhasebe Müdürü Firdevsi Ermiş ve Mehmet Taşkan , Türkiye Deniz Feneri Derneği ile irtibatlı çalıştıklarını, aldıkları tüm kararlardan Türkiye Deniz Feneri Derneğinin haberi olduğunu açıkladılar. Onların bu beyanı üzerine Dernek Başkanı Mehmet Gürhan da eylemini itiraf etti" şeklinde ifadelere yer vermişsiniz.

Yukarıda belirttiğim linkte Deniz Feneri e.V iddianamesinin tam metni yer almaktadır.İsteyen herkes bu linke girebilir ve Alman Savcıların hazırlamış olduğu iddianemenin tamamını görebilir. İddianame incelendiğinde  görülecektir ki,Almanyada yargılanan Firdevsi Ermiş, Mehmet Taşkan ve Mehmet Gürhanın yazınızda söylendiği belirtilen ifadeleri kesinlikle yoktur.

Almanya Deniz Feneri e.V. ile , komuoyuna , Türkiye Deniz Feneri Derneği Yöneticileri tarafından açıklanan ilişkinin dışında herhangi bir bağımız söz konusu değildir. Alman Deniz Feneri e.V. nin müvekkil derneğe yaptığı ödemelerin tamamı, bankalar aracılığı ile gerçekleştirilmiş olup, söz konusu dernekten başka hiçbir şekilde yardım alınmamıştır.

Bu açıklamalar ışığı altında Diyarbakır Söz Gazetesinde çıkacak ilk makalanezide durumun kamuoyuna duyurulmasını saygılarımla istirham ederim. Hürmetlerimle"

                                                    ŞİMDİ CEVAP Deli Bizimse İyidir, Yok Öyle Numara başlıklı yazımızın ana hatlarını hatırlayalım.O yazıda, 1-Almanya Deniz Feneri Derneği e.V nin 41,5 Milyon Euro yardım parası topladığı, 2-Bu paranın 8-10 Milyon Euroluk kısmının Türkiyeye gönderildiği, 3-Almanyadaki yargılamalar sırasında sanıkların Türkiye Deniz Feneri Derneği ile irtibatlı olarak çalıştıkları ve bunun üzerine Mehmet Gürhanın diğer sanıklarla birlikte eylemini itiraf ettiği, 4-Almanyada yargılanan sanıklar topladıkları yardım paralarının büyük çoğunluğunu amacı doğrultusunda harcandığına dair belgeleri ortaya koyamadıkları ve iddialara göre bu paraların kuryeler aracılığı ile Türkiyeye gönderildiği ve burada kişisel ve siyasi amaçlar için harcandığı, bunun üzerine sanıkların cezalandırıldığı ve işin Türkiye ayağında yasal işlem yapılması için dosyaların Türkiyeye gönderildiğini, 5-Almanyadaki yargılamalar sırasında Zahit Akmanın isminin çok sık geçtiğini, güya Zahit Akmanın yasa dışı para transferinde aracılık yaptığı/iddia edildiğini/ yazmışız.

Görüldüğü üzere yazımızda İstanbul Deniz Feneri Derneğini doğrudan ilzam eden bir beyanımız bulunmamaktadır.

İstanbul Deniz Feneri Derneği Yöneticisi ve Avukatı Sayın Mehmet Yalçınkaya, Almanya Deniz Feneri e.V nin İDDİANAMESİNDE,sanıkların yaptığımız çalışmalarda "Türkiye Deniz Feneri Derneği ile irtibat içerisinde idik" yönünde bir beyanlarının olmadığını söylüyor. Benim yazımın içeriğine bakıldığında, sanıkların bu beyanlarının İddianamede değil, Alman Mahkemelerindeki Yargılamalar sırasında bu beyanların ortaya çıktığını yazmışım.

Yargılama ile ilgili detay bilgiler elimde olmadığından, bu beyanların Alman Mahkemesindeki yargılamanın hangi gününde söylendiğini elbetteki yazmam mümkün değil.Ama Mehmet Bey işin bu yönüne bir bakar ise , yeniden bilgilerimizi karşılıklı olarak çek etmemiz mümkün olacak.

Telefon görüşmemizde ifade ettiğimden burada yeniden yazmamda bir beis yok. Ben o yazımda Türkiye Deniz Feneri Derneğinin yaptığı güzel çalışmaları levmetmeyi hiçbir şekilde amaçlamadım. Hayatı bir anlamda "iyilik" yapmak üzere kurgulanmış birisinin zaten bir hayır işini kötülemesi düşünülemez.

Benim eleştirim, gurbet ellerde İslami ve İnsani duyguları sömürülerek, insanların kursaklarından kestikleri paraları alan kişilerin , bu paraları kişisel ve siyasi amaçları doğrultusunda kullanmalarınadır. Bana ne Zahit Akmanın zengin olmasından. Bana ne alnı bir gün olsun secdeye gitmemiş olanların, bu paralarla siyaseten yer yurt edinmelerinden. Mazlum millet zulme uğrayan kardeşlerinin acısına merhem sürmek için tüm hamiyetini kullanacak, ama bir şekilde bu paraları ele geçirenler,

Bunları bulduğunuz ilk deliğe süpürün

Veya

Cavit Bey "Ha Saddam, Ha Bush" sözünden ötürü özür dile, diyecek.

Allah zamanı evirip çeviriyor işte.