RAHAT OLUN TAŞLAR YERİNE OTURUYOR
Eklenme: 1.08.2011 00:00:00

Düşmanına dost, dostuna düşman bir tarzda yetiştirilen ordu,  yıllar yılı ülke içerisinde dostu olan düşman bellediklerine karşı aktif bir mücadele verdi. Aslında o meşhur kırmızı kitapta, ülkenin gizli Anayasasında, ülke içerisinde iki düşman vardı. Kürtler ve Müslümanlar. Tabii ki onlar bu iki zümreyi, bölücüler ve irticacılar olarak nitelendiriyordu. Kürtler bu ülkeyi bölme niyetinde olan insanlardı, ancak bunlar ülkenin belirli bir yerine teraküm etmişlerdi, irticacılar ise ülkenin her yerinde olan ve ülkeyi binlerce yıl geriye götürme düşüncesinde olan çok daha tehlikeli gurubu teşkil ediyordu. 12 Eylül ihtilalini yapan Kenan Evren yaptığı bütün konuşmalarında irticanın Kürtlerden daha büyük bir tehlike olduğunu ve bunlarla mücadelenin duraksamadan devam ettirilmesi gerektiğini söylüyordu. Kürtlerin bir bölümünün bu ülkeyi bölme niyetinde olduğu inkar edilemezdi. Ama onca mücadeleden sonra bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda, bırakın ılımlı Kürtleri/ki bunların büyük çoğunluğu Ak Partiye oy veriyor/ BDP li Kürtler bile artık ülke bölünmesi yönünde bir taleplerinin olmadığını söylemeye başladılar. İrticacı olarak nitelendirilen kesimin BDP nin temel dayanağını oluşturan PKK gibi örgütlü ve eli silahlı bir kuruluşu bulunmamasına rağmen, Ordu tarafından bölücülerden daha tehlikeli olarak nitelendirildiğini hepimiz biliyoruz. O düşünce sebebiyle Ak Partinin iktidarının ortalarına kadar namazında niyazında oruç tutan, eşinin başı örtülü veya ordunun düzenlediği içkili balolara katılmayan subaylar sapır sapır kapı önüne bırakıldılar. Her Yüksek Askeri Şura toplantısında yüzlerce insanın ordudan tardedildiğini duymak ahvali adiyedendi. Ak Partinin iktidarlarının ortalarına kadar YAŞ toplantılarında alınan tart kararlarına Başbakan ve Milli Savunma Bakanı sadece muhalefet şerhi koymakla yetindiler. Yani biz bu tart kararlarını asla kabul etmiyoruz diyemediler. Ama çok şükür birkaç yıldan beri yapılan YAŞ toplantılarına namaz kıldı, oruç tuttu, camiye gitti, eşinin başını örttü veya içkili balo toplantılarına katılmadı diye hiçbir askerin tart dosyası YAŞ toplantılarına gelmiyor/getirilemiyor/. Böyle bir giriminin YAŞın sivil kanadınca uygun görülmeyeceği ve alınacak olumsuz kararın Cumhurbaşkanınca imzalanmayacağı biliniyor. Balyoz darbe planlarına, ıslak imzalı ihanet belgelerine ve internet andıçlarına bakıldığında, ordu zahir boş kalmanın verdiği sıkıntı ile yine gücünü ve enerjisini bu ülkenin tökezletilmesinde harcamış. Balyoz darbe planları , ıslak imzalı ihanet belgeleri ve internet andıçlarının artık inkar edilecek bir tarafı kalmamıştır. Ordunun üst kademesinde önemli görevlerde bulunan Kurmay heyeti, kendi karanlık emellerine bu ülkeyi yeniden kurban etmek için var güçlerini kullanmışlar. Anayasanın 145.maddesinde yapılan değişiklikten sonra, daha önce ortaya dökülen belgelere ek, gölcük donanma komutanlığı Askeri istihbarat biriminin zeminine gizlenmiş belgelerin ortaya çıkması, darbe hazırlığındaki kişilerin konumlarını ele verdi. Şimdi sivil Savcılar bu yapılanmalarda görev alanları ifadeye çağırdıkça ve sonrasında haklarında ciddi suç delili olanları tutuklamaya sevk ettikçe, komuta kademesi burnundan soluyor. Yani bugüne kadar ahvali adiyeden olan ve ülkenin gizli Anayasasını oluşturan Kırmızı Kitaptaki görevleri yerine getirdiklerini düşünen kişiler, vaki tutuklamaları, davaları, yargılanmaları bir türlü içlerine sindiremiyorlar. Genelkurmay Başkanı ve 3 Kuvvet Komutanının YAŞ toplantısı öncesi, ortaya çıkan durumu hazmedemeyerek istifa etmelerinin anlamı, DARBE YAPAMIYORSAM, İSTİFA EDERİMDİR. Ordu bir türlü milleti ile barışık, onun değerlerine saygılı olamadı, gerçekten kendisini dost bilen milletine düşman, düşman bellediklerine dost bir ömür tüketti. İki yıl önce yazdığım bir yazıda Ordudaki eğitim sistemine dikkat çekmiş, Askeri liselerde ve Harp Okullarında Kuranı Kerim okumasını bilen kaç öğrenci olduğunu sormuş ve, Milletin Peygamber Ocağı olarak gördüğü kurumda Peygamberden eser yok demiştim. Yıllar yılı Camilerinde Yüce Allahın Kahraman ordumuzu karada, denizde, havada Mansur ve muzaffer eyle, düşmanlarını kahhar isminle kahreyle diyen Müslümanlar İnternet andıçları yolu ile takip edilmişler, fişlenmişler ve yapılacak bir darbede hazır hedef haline getirilmişler. Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, Korgeneral Mehmet Eröz ve Mehmet Bakıcının YAŞ öncesinde iddianamelerinin kabul edilmesi ve haklarında yakalama kararı çıkarılması, Işık Koşaner ve arkadaşları bakımından bardağı taşıran son damla olmuş ve toplu istifa edilmiş. Demek ki koca koca adamlar hala fikirlerinde sabitler ve yaptıklarının doğru olduğunu düşünüyorlar. Genelkurmayın en üst kademesinde görev yapan Adli Müşaviri Hıfzı Çubukçu, 6 Kasım 2009'da yaptığı açıklamada "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Başbakanlığın ilgili plan ve direktifleri çerçevesinde irticai ve bölücü tehdit unsurlarını izlemek üzere kurulmuş, işletilmiş internet siteleri bulunmaktadır. Söz konusu siteler, 5651 sayılı kanun çerçevesinde kurulmuştur. Normal bir işlem, kamuoyuna çok farklı bir şekilde anlatılmıştır. Başbakanlığın direktifi, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını kapsar" dememiş mi idi? Onun bu beyanına, başbakanlıktan açıklama gelmiş ve Hıfzı Beye verilmiş böyle bir emrin olmadığı ortaya çıkmıştı.

Türkiye gerçekten normalleşiyor. İstifa haberini alan bir dostum hemen telefonla aradı, şimdi ne olacak diye sordu.

Ben sanki deniz kenarında keyf çatıyormuş gibi, ne olacak bu ülkede 360 generalden söz ediliyor, daha 4 ü gitmiş, geride 356 general var gidenlerin yerine gelenler, yeni oluşmakta olan SİSTEMİ KABULLENMİŞ OLARAK iş başı yapacaklar. Şimdi YAŞ toplantılarına gerçekten Sayın Başbakan başkanlık etmiş olacak. Rahat ol dedim. Hayırlı Ramazanlar, lütfen bana da dua edin.

ECEVİTİN RUHU: Kemal, Türkiyedesin, sorun yok, tatiline devam et.