RAMAZAN HATIRINA
Eklenme: 17.07.2013 00:00:00

Üç arkadaş dağlık bir alandan evlerine doğru giderken fırtınaya tutuldular. Karla karışık yağmur ve beraberinde fırtına nefes almalarına bile imkan vermiyordu.

Gözlerine bir mağarayı kestirdiler ve hemen oraya sığınalım, fırtına dininceye kadar bekleyelim diyerek içeri girdiler.

Onların mağaraya girmeleri ile birlikte yeryüzü beşik gibi sallanmaya başladı ve çok büyük bir kaya parçası gelip mağaranın girişini kapadı.

Üç arkadaş adeta yağmurdan kaçıp doluya tutulmuşlardı.

Bu geçici bir şeydir, bir başka sallantı ile kaya parçası mağaranın ağzından düşer ve biz de fırtına dinince yolumuza devam ederiz dediler.

Sesler kesildi, yağmur dindi diye düşündüler.

Saatlerce beklediler, ama mağaranın ağzındaki kaya parçasının bir milim yerinden oynamadığını gördüler.

Hava da iyice soğuk olduğundan üşümeye başladılar. Aç bi ilaç vaziyette burada daha fazla beklemeyeceklerini söylediler.

İçlerinden birisi bizim burada olduğumuzdan kimsenin haberi yok, hiçbir şey yapmadan duracak olur isek, burada ölür gideriz, bizi kurtarsa kurtarsa ancak Allah(c.c) kurtarır, onun için gelin herkes Allah(c.c) rızası için yapmış olduğu bir şeyi söylesin ve o yaptığı şey, gerçekten Allahın rızasına uygun yapılmış ise, bizi buradan kurtarsın Rabbine diye dua etsin dedi.

Arkadaşları önce sen sırf Onun rızası için yapmış olduğun bir şey söyle dediler.

Teklifi ortaya atan söze başladı ve dedi ki: Ben çok zengin ve variyetli bir ailenin çocuğuydum. Babamdan sonra ben de çok çalıştım ve servetimizi ikiye üçe katladım. Mahallemizden bir kızda gönlüm vardı, istedim ki, bir gün bana muhtaç olsun, elime düşsün, onun nefsinden, vereceğim para karşılığında, murat alayım. İstediğim de oldu. Bir gün o hanım bana geldi, çok muhtacız, yiyecek hiçbir şeyimiz kalmadı, Allah rızası için, biraz yardım et dedi. Ben de yardım ederim ama istediğimi yaparsan diye cevapladım. İsteğin nedir dedi. Gönlümden geçenleri anlattım. Başını önüne eğdi, kader bana böyle bir rol biçmiş ise yapacağım bir şey yok dedi. Muradıma ermek için soyundum, ona da aynı şeyleri yapmasını söyledim. Ağlamaya başladı, ne olursun Allahın(c.c) Mühürlediğini haram yolla açma dedi. Ona döndüm, sen Allahtan korktuğun için mi böyle yapıyorsun dedim. Evet ben Allahtan(c.c) çok korkarım, çarem kalmadığı için senden yardım istemeğe geldim. Sen de böyle bir teklifle karşıma çıkınca naçar vaziyette razı oldum. Ama gönlüm böyle bir şeyin olmasını asla istemiyor dedi. Bunun üzerine ben de ağlamaya başladım, giyindim. Onun da giyinmesini istedim. Ve istediğini verdim. Hadi git, yolun açık olsun, sen günaha girmedin, benim de günaha girmeme engel oldun ve üstelik hayır yapmakla sevap kazanmamı sağladın, vallahi ben bunları Allahın rızası için yaptım, eğer Rabbim yaptığımı kabul etmiş ise,şu kaya parçası açılsın biz yolumuza devam edelim dedim. Mağaranın ağzındaki kaya parçası biraz yerinden oynadı. Arkadaşlarıma cesaret geldi.

İkinci arkadaş söz aldı. Ben yanımda işçi çalıştıran birisiydim. Koyunlarım vardı. Yanımda çalışan bir genç bir gün bana geldi, hakkımı ver ve senin yanından ayrılmak istiyorum dedi. Tamam dedim, kendime göre onun hakkı olan birkaç koyunu verdim, kabul etmedi, benim hakkım daha fazladır dedi. Tartıştık, bunun üzerine genç kızarak beni terk etti ve mekanımdan ayrıldı. Onun ayrılışına çok üzüldüm, ama yapacak bir şey yoktu. Yanımda çalışan diğer fertlere, o gencin koyunlarını ayırın başka bir alanda otlasın dedim. Zaman geçti benim de onun da koyunları meralara sığmayacak hale geldi. Özellikle onunkiler çok fazla arttı. Nerede ise sayılmayacak hale geldi. Ama biz onun koyunlarının bir tekine bile dokunmadık. Bir gün gelir diye düşündük. Gerçekten yıllar sonra bir adam geldi. Ben Oyum, naçar kaldım, sendeki hakkım olan o üç koyunu ver dedi. Ben de vadideki koyunları gösterdim, git al, onların hepsi senin dedim. Nasıl olur diye sordu. Oldu işte. Sen gittikten sonra biz senin koyunlarını ayrı bir şekilde besledik, arttıkça arttı. Ve Vadileri doldurdu. Şimdi onların hepsi senin git al dedim. Adam gözyaşlarını tutamadı, ağladı, ağladı. Sonra kalktı teşekkür etti ve gidip koyunlarını aldı. Vallahi ben bunların hepsini Cenabı Allah(c.c) rızası için yaptım. Eğer bu yaptıklarım onun dergahında kabul görmüş ise, şu kaya parçası açılsın da evimize gidelim dedim. Bunun üzerine daya parçası biraz daha yerinden oynadı, ama bizim dışarı çıkmamız yine mümkün değildi.

Üçüncü şahıs söz aldı ve dedi ki: Benim beslediğim hayvanlar meradan dönünce akşamüzeri sütlerini sağar ve hemen ilk sağdığım sütleri beraber yaşadığımız annem babama götürür, onların karınlarının doymasını sağlardım. Bir gün biraz geciktim, sağdığım sütleri aldım koşa koşa annemin babamın yanına gittim. Ama her ikisi de uyumuşlardı. Erken uyumaları garibime gitti, ha şimdi uyanırlar, ha biraz sonra uyanırlar diye bekleyip durdum. Bekleye bekleye sabah olmuş, süt kasesi elimde öylece duruyordum. Sabahın ilk ışıkları ile annem babam uyandılar, beni süt kasesi ile elimde öyle bekler iken görünce, ikisi birden niye bu şekilde duruyorsun, ne zamandan beri buradasın dediler. Ben de olan biteni anlattım. Akşamdan beri kendilerinin uyanmasını beklediğimi söyledim. Bunun üzerine hem annem, hem babam yavrum Allah(c.c) ne muradın varsa versin dedi, vallahi ben bunu sırf Allahın(c.c) rızasını kazanmak için yaptım. Eğer bu yaptığım onun rızasına uygun bir hareket ise, şu kaya parçası bütünü ile açılsın, biz de yurdumuza yuvamıza dönelim dedim. Birden mağaranın ağzını kapatan kaya parçası yerinden oynadı, yuvarlandı ve biz de bulunduğumuz yerden çıkıp evlerimize gittik.

RAMAZAN HATIRINA