DTP Parti Meclisi Yüksek İstişare kurulu dün Diyarbakırda toplandı. Toplantı sonrasında o hepimizi şok eden kararı Ahmet Türk maalesef açıklamak zorunda kaldı.
Milletvekillerimiz Parlamentodan İstifa ederek çekilecekler.
Ahmet Bey Ankaradan Diyarbakıra giderken "benim milletvekilliğim düşürüldü diye, diğer arkadaşlara siz de istifa edeceksiniz deme lüksüm yok, bu onlara karşı yapılmış bir haksızlık olur" dedi ve böylece hepimizin yüreğine su serpti. Ahmet Türk Beyin bu açıklamasını Sırrık Sakık Bey de "henüz bu konuda alınmış bir karar yok, bakacağız, değerlendireceğiz" demek suretiyle desteklemişti.
Ama Diyarbakırda yapılan toplantıda askine bir karar çıktı ve Milletvekillerinin istifalarını verdikleri, bunu en kısa zamanda Parlamento Başkanlığına ulaştıracakları açıklandı.
Milletvekilliği siyasi temsilin en yüksek makamıdır. Seçimle gelir, seçimle giderler.
Sizi seçen halktır.
Halkın iradesine başvurulmadan , onların talepleri bütünü ile sorulmadan ve yüzde ellinin üzerinde bir kesimin evet , istifa etmelisiniz cevabı alınmadan, Milletvekilleri istifa edemezler.
DTP lilerin hem de toplu biçimde istifaları halkın iradesine saygısızlık demiyelim de, karşı çıkmaktır, o iradeyi hiçe saymaktır.
Dün de söyledik, Milletvekilleri istifa ettikleri halde, Belediye Başkanlarıı görevlerine nasıl devam edecekler? Siyasi temsilin en yüksek kademesinde bulunanlar görevlerinden çekilir iken, Belediye Başkanlarının görevlerine devam etmelerinin sebebi nedir? Milletvekilleri için siyasi temsil özelliğinin kalmaması, Belediye Başkanlarının da hakeza bu temsil özelliğini kaybettikleri anlamına gelir.
Ben Belediye Başkanları da görevlerinden çekilsinler diye söylemiyorum. Bu örnekten hareketle Milletvekillerinin de istifaları ile iligili işlemi bir daha gözden geçirmelerini salık veriyorum. Yani DTP li Milletvekillerinin bir şekilde yeni bir parti ile görevlerine devam etmeleri gerektiğini söylüyorum.İşin Avrupa ayağı unutulmasın. AİHM si cehpesinden gelen sinyaller olumlu. Ama vekiller istifa ederse, oradan gelecek olumlu bir karar istifayı ortadan kaldırmaz. Daha peşin peşin pişmiş aşa su katılmış olur.
Bu arada Ahmet Türkün konuya ilişkin yaptığı bir açıklamanın gözden kaçırılmaması lazım. Ahmet Bey "şimdi bize diyorlar ki, 19 artı 1 formülü uygulansın, yeni parti kurulsun ve gurup olarak görevlerine devam etsinler. Ama bunların da yarın başına nelerin geleceği bu partinin kurucuları için veya Milletvekilleri için yeni davalar açılmayacağı, kapatma davalarının biri birini takip etmeyeceği belli mi?"
Ne demek istiyor Ahmet Bey.
Parti kurmak sorun değil, bir gün içerisinde bile yeni tabelalar asılır, ama kurulduğu gün başta Emine Ayna olmak üzere bir çok partili Milletvekili ve siyasetçinin geçmişteki düşünce/eylemleri sebebiyle kapatma davası derhal arkadan gelir, bunun tedbiri alınsın ve çözümünü Meclis üretsin.
Birkaç kişinin gerçekten beyin çeperlerini zorlayan eylem ve beyanlarına rağmen(halkımız bizi dağlara çağırıyor gibi) kurulacak siyasi partilerin bir dilekçe ile kapatılmasının önüne TBMM si geçmelidir. Partiyi kapatmak yerine, o kişiyi cezalandırmalı, gerekirse siyasi yasak getirilmelidir.
Ahmet Türk bu son tahlilde topu TBMM sine atmıştır.
Şimdi Mecliste bütçe görüşmeleri var. Ama yeni yıl ile birlikte parti kapatmaları zorlaştıran Anayasa değişikliği derhal TBMM sinin önüne getirilir ise,DTP li Milletvekilleri hem toplantılara katılır, hem de yapılacak Anayasa değişikliğine oy vererek olumlu katkıda bulunurlar.
BUNUN SİNYALLERİ ŞİMDİDEN VERİLİR İSE SOKAK TERÖRÜRÜNÜN ÖNÜNE GEÇİLİR.
DTP nin kapatılması ile tüm şer cepheleri harekete geçmiştir. Terörden yarar görenlere gün doğmuştur.
Sağduyunun daha fazla yitirilmemesi için, çok acil olarak parti kapatmaları zorlaştıran Anayasa değişikliğinin gündeme alınacağı deklare edilir ise, bir çok kötüniyetlinin elindeki koz alınmış olur.
Aksi gibi Muş Bulanık örneğinde olduğu gibi kimin kime ne yapacağı belli olmaz.
Kürt kürdü vurdu, iki kişi öldü, onlarcası yaralı. Evler,dükkanlar yağmalandı, bir çok işyeri yangın yerine çevrildi.
Birileri savaşı batıya yayalım derken, doğu kendi içinde biri birine girdi. Daha bu bir şey değil. Doğulu insanın mal ve can güvenliği tehlikeye girdiği zaman, dimyata pirince gidenler, evdeki bulgurdan olurlar.
Farkındaysanız DTP bütün kontrolü kaybetmek üzere. Bu doğru değil.
DTP li yöneticilere birşey dayatılıyor ve bunun onulmaz ağırlığını kaldıramıyorlar ise, gerçekten bir diyeceğim yok. Zora ne dayanır.
Ama her şeye rağmen,
Ahmet Türk, Sırrı Sakık,Osman Baydemir, Fırat Anlı, Hasip Kaplan gibi isimler her zorluğu kaldıracak kişiliğe sahipler.
Bırakıp gitmek olmaz.