SALİHİNİN SÖYLEDİKLERİ GÜME GİTMEMELİ
Eklenme: 17.08.2012 00:00:00

İran Genelkurmay Başkanı Hasan Firuzabadinin, Suriyede yaşananlardan Türkiyeyi de sorumlu tutarak Sırada Türkiye var şeklindeki açıklaması ve buna Ankaranın verdiği sert tepkinin ardından Ankaraya gelen İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yaptığı görüşmenin ardından Cumhuriyetin sorularını yanıtladı.

- Ankara ile Tahran arasında son günlerde karşılıklı sert açıklamalar var. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

- İki ülke arasındaki resmi açıklamalar sadece ilgili yetkililerce yapılabilir. Bu yetkililer, Türkiyede cumhurbaşkanı, başbakan ve dışişleri bakanıdır. İranda ise dini liderimiz, cumhurbaşkanı ve dışişleri bakanıdır.

- Genelkurmay başkanınızın açıklamasından üzüntü duyuyor musunuz?

- Tabii ki. İlişkilerimizi rahatsız edecek şeylerden biz memnuniyet duymayız. Sizin basınınızda da benim ülkemle ilgili kabul edilemez değerlendirmeler yapılıyor

Burada önemli olan şudur: Türkiye ile siyasi ilişkimiz o kadar köklüdür ki, bu tür açıklamalardan hiçbir zaman zarar göremez.

- Başbakan Erdoğan da tepki göstererek Suriye politikanızı gözden geçirmeniz gerektiğini söyledi.

- Biz Türkiye ile çok açık ve samimi biçimde konuşuyoruz. Bazı konularda farklılıklarımız olabilir. Ama ortak noktalarımız o kadar fazla ki ilişkimizi onlar üzerine kurmakta yarar var. Ülkeler ilişkilerini, diyaloglarını ortak noktalar yerine farklar üzerine inşa etmeye kalkarsa aradaki ayrılık daha da derinleşir. Örneğin Suriye ve Türkiye arasından yaşananlara bakın. Bir buçuk yıl önce ilişkiniz ne kadar güzeldi. Serbest ticaretiniz vardı, vizeleri kaldırmıştınız, stratejik ortaktınız. Şimdi bu ilişki, bir anda düşmanca eleştiriler içeren bir yapıya dönmüş durumda. Böyle olmaması gerekirdi. Bu ilişkiyi onarmalıyız. Dinimize göre iki kardeş birbiriyle tartışırsa bize düşen onları daha da ayırmak değil aralarında barışı sağlamaktır.

- Suriyede kaçırılan vatandaşlarınızın durum nedir?

- Ben de Ankaraya yapılan açıklamalar için değil vatandaşlarımızın durumu için geldim. Suriyeye hac için giden 48 vatandaşımız Özgür Suriye Ordusu olduğu belirtilen grup tarafından kaçırıldı. Daha önce de olmuştu kaçırılan İranlılar. Türkiye sayesinde onları bıraktılar. Şimdi Türk kardeşlerimizden devreye girmelerini istedik. Her yıl 700 bin hacı gider Suriyeye. Bu sefer 48 vatandaşımız var. Bu konu ile ilgili olarak ben Türkiyeyi suçlamaya gelmedim. Vatandaşlarımın bırakılması çabamızın bir parçası olarak geldim. Hangi ülke rol oynayacak ise bırakılmalarından memnuniyet duyacağız. Türkiye bölgede çok özel bir pozisyona sahip. Sesi duyuluyor, o yüzden devreye girmesini itedik.

- Esad rejimi yıkılırsa ne our?

Dünyada hükümetsiz bir ülke düşünülemez. Biz Suriye hükümetini destekliyoruz. Ama aynı zamanda açık biçimde söylüyoruz ki Suriye hükümeti, halkının meşru taleplerini karşılamakla yükümlüdür. Suriye halkının da dünyanın diğer hakları gibi demokrasiyi, çok parti sistemini, seçimleri yaşama hakkı vardır. Ama Suriye yönetimine de bu sözleri yerine getirmesi için zaman ve fırsat verilmesi gereklidir. Bölgemiz, Suriye, İran, Türkiye, Irak, Lübnan çok güzel bir etnik ve dini mozaiğe sahip. Müslümanlar var, Hıristiyanlar var, Museviler var. Araplar, Kürtler, Aleviler var. Bu insanlar asırlar boyu bu coğrafyada birbirleriyle barış içinde yaşadı. Şimdi bu güzel yapıyı yıkmak için çalışan unsurlar olduğunu görüyoruz. Umut ediyoruz ki bölge ülkeleri bunun farkındadır ve bu mozaiğin parçalanmasına izin vermezler.

Artık yeter demeliyiz

Bence Türkiye ve İran bölgenin iki önemli ve güçlü ülkesi olarak Artık yeter diyerek el ele vermelidir. Ortak akıl, mantık ve sağduyu ile bölgeye barış ve istikrar getirebiliriz. Aksi halde eğer bu konuyla dikkatle ilgilenmezsek şu anda mevcut kötü durumdan daha kötüye gidebiliriz. En kötüsünü engellememiz gerekir. Suriyedeki siyasi sürecin dinamiklerinin kendi doğal akışında gidişini sağlamalıyız. Bu doğal akışın müdahale ile bozulması, bizi bilinmeyen, öngörülmeyen bir noktaya getirebilir. Şu anda kararları etkileyebilecek, karar verebilecek konumdayız. Ama bunun biraz ilerisi olasılıklara açık bir noktadır. Oraya geçersek sonucunu bilemeyiz.

- Suriyenin kuzeyindeki gelişmeleri bu tabloya nasıl oturtuyorsunuz?

- İşte anlattıklarıma somut bir örnek ortada. Size mozaik dedim. Farklı etnisiteler, dinler var bu coğrafyada. Türkler, Kürtler, Araplar, İranlılar var bu coğrafyada. Neden yüzyıllardır bozulmayan bu mozaiğin, barış içinde ve birlikte yaşam geleneğinin kırılmasına izin verelim ki. Durum şu anda kötü olabilir ama eğer dikkatli davranmazsak daha beter bir noktaya sürüklenebiliriz.

- ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Türkiyeye geliyor. Suriye konusunda kendisine mesajınız var mı?

- Bölgede daha dikkatli ve akılcı düşünmelerini isterim. Hepimiz bu bölgede en kötü senaryodan kaçınmak zorundayız.

- ABDdeki Başkanlık seçimleri sonrası Batının yeni hedefi İran mı olacak?

- Hayır, biz bunu beklemiyoruz. Ama bizim üzerimize gelecek olurlarsa yanıtını veririz. İran çatışma yanlısı bir ülke olmamıştır. Medeniyet, kültür üreten bir ülkeyiz. Üç bin yıllık zamanın testinden geçmiş ülkeyiz. Ortadan kaldırılacak bir ulus değiliz. Biz hep diyalog yanlısıyız. Hiçbir zaman çatışmaya giren taraf olmayız. Ama bu bize empoze edilirse ülkemizi savunmaktan geri durmayız.

- Türkiyeye yönelik PKK saldırılarındaki artışı Suriye ile bağlantılı görüyor musunuz?

- Tüm detayları takip edemiyoruz. Ama Suriyedeki her olumsuz gelişme bölgenin güvenliği ve istikrarı üzerinde etki yapar. Bizim zaten yeterince sorunumuz var. Artık yeter dememiz lazım. Kürtler, Araplar, Farslar, Türkler, Hıristiyanlar birlikte oturup birlikte barış içinde yaşayalım bu ülkede. Burası dünyanın kalbi. Medeniyetler buradan çıktı. Enerji buradan geliyor. Bu bölgenin insanlarına barış içinde yaşama şansı verelim.

- Gelişmeler İsrailin çıkarına mı?

- Mısırda, Tunusta, Libyada yaşananlara bakınca gördüğüm şu: Bu bölgede halklarını isteğini yansıtan hükümetler işbaşına gelmekte. Halklar ve hükümetler arasında bir entegrasyon da olursa artık tek bir cephe gibi olacaklar. Böyle tek bir cephe de Filistinin işgal durumunun sürmesini kabul etmeyecektir.

- Ülkenize İsrailden bir saldırı olasılığı görüyor musunuz?

- Ülkeme kimsenin saldıracağını sanmam. Ama biz ülkemizi savunmak için her türlü koruyucu önlemi alıyoruz. Geçmişte 8 yıl savaştık. 33 yıldır yaptırımlara direniyoruz. Ulaştığımız başarıya bakın: Gelişmekte olan ülkeler arasında çin ve Hindistan dışında uzaya üç kez uydu gönderen başka ülke var mı? Hayvanlar klonlayarak ilaç üretebilen tek ülkeyiz.

- PKK ile bağlantılı PYDnin güçlenmesi İran için de kaygı sebebi mi?

- Gördüğünüz gibi normal yaşayan bir duruma dışarıdan yapılan müdahale kimsenin çıkarına olmuyor. O zaman sormazlar mı, madem bu çıkarımıza aykırı, daha önceki yapının yanlışı neydi? Neden parçaladık biz bu yapıyı?

Uluslararası ilişkilerde çok bilinen bir senaryo vardır. Böl ve yönet diye. Bence bu, bölgede yeniden uygulamaya konuyor. Bölgeyi olabildiğince parçalara böl. Ondan sonra da Artık bu bölge kendi kendisiyle meşgul olsun diyecekler. Bu bölünmeyi önlemeliyiz. Bölgede birliği korumak lazım. Bakın Avrupa ülkelerine. Almanya, Fransa, İngiltere çok değil 55 yıl önce düşmandı birbirine. Şimdi birleşmiş durumdalar. çünkü birlik ve entegrasyonunu kendileri için daha yararlı olduğunu gördüler.

Bölünme kötü örnek

Maalesef bu bölgede bazıları bölünme ve parçalanmanın bölgeye getirebileceği zararların farkında değil. Doğacak bir yönetim boşluğu Suriyede neler yaratabilir? Üçe dörde parçalanmadan bahsediliyor. Aleviler, Kürtler, Araplar, Hıristiyanlar... Böyle bir parçalanma sizi, bizi ve bölgedeki tüm ülkeler üzerinde yayılma etkisi yapacaktır. Halklarımıza yanlış mesajlar gönderecektir. çok dikkatli olmalıyız. Ellerimizi birleştirmeli. Akıl ve sağduyumuzu böyle bir senaryoyu engellemek için kullanmalıyız. İnanıyorum ki İran ve Türkiye bölgeye barış ve istikrar gelmesinde çok etkili olabilir. Suriye hükümeti ve muhalefete ev sahipliği yapmaya hazırız. Oturup konuşsunlar. Böylece bir yol bulunabilir.

Son söz bizden olsun. Filistinlilerin elinde rehin tutulan İsrailli Asker Gilad Şalidin serbest bırakılması için var gücünü kullanan Türkiyenin 48 masum sivil İranlının serbest kalması konusunda daha çok hareketlenmesi lazım. En kısa zamanda, mesela bayram öncesinde bu yönde sağlanacak bir karar, Türkiyenin imajına büyük katkı sağlar. Onlara verilecek herhangi bir zarar, Suriye muhalefetinin en büyük haksızlığı olur. Özgür Suriye ordusu nezdinde Türkiyenin sözünün geçip geçmediği böylece ortaya çıkar.