SEN YAŞAR ÖZ'SÜN, İSTERSEN YAPARSIN
Eklenme: 16.02.2009 00:00:00

Susurlukta 03.Kasım.1996 tarihinde meydana gelen olayda Abdullah Çatlı, sevgilisi Gonca Us , İstanbul Emniyet Müdür Muavini Hüseyin Kocadağ hayatını kaybetti. Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak yaralandı.

O tarihten bu yana , o tarihlerde Emniyet Genel Müdürü, İçişleri ve Adalet Bakanı olarak çeşitli görevlerde bulunan Mehmet Ağar'ın, hep bu Çete Organizasyonunun içiresinde bulunduğu, yönlendirdiği ifade edildi.

Çeşitli insanlar hakkında bu konu ile ilgili davalar açıldı. Yargılananlar, mahkum olanlar oldu.

Dosya arasındaki deliller hep onu işaret ettiğinden, hakkında ha bugün, ha yarın dava açılacağı konuşulup durdu.

Kafanızı yormayayım, Mehmet Kemal Ağar Susurluk olayından tam 12 sene sonra Yargı önüne çıktı ve hakkındaki iddialara cevap verdi.

O hep şunu söylüyor, biz ne yaptı isek Devletimizin bilgisi dahilinde yaptık, alnımız açık, Devlet eğer sahibi bulunduğu belgeleri deşifre ederse, bizde çıkar konuşuruz. Benim veremeyeceğim hiçbir hesabım yoktur.

Benim veremeyeceğim hiçbir hesabım yoktur diyen insanların gerçekten verecekleri çok hesaplarının olduğuna hep şahit olmuşumdur. Bu laf pek tekin bir laf değildir.

Mehmet beyin konuşmalarında öne sürdüğü fikirlerin ana kodu

a)Bu ülkede bazı olaylar yaşandı, bazı eylemler yapıldı,

b)Bunlar yapılır iken kurum ve kuruluşlar arasında konsensüs oluşturuldu, oturulup konuşuldu ve hep birlikte bazı eylemlerin yapılmasına karar verildi,

c)Yapılan eylemler ile ilgili bilgiler Devletin Gizli arşivi arasındadır,

d)Bunu açıklamaya cesareti olan çıksın açıklasın,

e)Olan biten açıklandığı takdirde , yasa dışı bir durum ortaya çıkar ve bana terettüp eden bir durum var ise, ben de kendi savunmamı yaparım, diyor.

Mehmet Kemal Ağar bey besbelli Milliyetçi kökenden geliyor ve Devlet Ebed Müddet fikrine sonuna kadar sahip çıkıyor.

Devletin korunup kollanması , bekasını sürdürmesi ve başına getirilmesi muhtemel bir takım belalardan kurtulması için , Osmanlı da olduğu gibi(Kardeş ve Evlat katli dahil) eylemler yapıldı ise , ben bu organizasyonda seve seve rol aldım.

70 Milyon insanın yaşadığı toprağın Gül'ünü soldurmak isteyenlerin köküne kibrit suyu ektim, bundan tabii daha ne olabilir diyor.

Mehmet Bey geçen hafta İstanbul 11.Ağır ceza Mahkemesinde hakkında Susurluk olayı ile ilgili olarak açılan davada verdiği ifadede, sorular üzerine Mafya Babalarından Yaşar Öz'ün ismini de zirketmiş ve onun "insan simsarı" , "muhbir" olduğunu söylemiş.

Yaşar bey bu cümlelere çok kızmış ve Avukatı aracılığı ile bir açıklama göndermiş.

"ben yaşamım boyunca asla insan simsarlığı ve muhbirlik yapmadım. Onlar(Mehmet Ağar'ı kast ediyor) adını TERÖRLE MÜCADELE koyup benden ricayla, ağırlıklı olarak ÇIKARA DAYALI hangi KİRLİ TALEPLERDE bulundular, benden DEVLET DESTEKLİ nasıl ELİ KANLI taşeron yaratmak istediler, ben onların bu taleplerini nasıl reddettim. Benden bu konuda bir yardım göremeyince ZOR DURUMDA olan veya bilerek ZOR DURUMA DÜŞÜRDÜKLERİ HANGİ İNSANLARI bu amaçları doğrultusunda kullandılar ve bu TAŞERONLARI NASIL BİRER İKİŞER ORTADAN KALDIRDILAR" bunları(Mehmet Ağır benim ile ilgili beyanlarını düzeltmez ise) açıklayacağım diyor.

Mehmet Ağar'ın yukarıdaki açıklamalarına karşılık, Yaşar Öz şunları söylüyor.

a) Mehmet Ağar ve arkadaşları bir takım eylemlerin adını terörle mücadele koyup, aslında ÇIKARA DAYALI bir takım kirli işler, eylemler yaptılar.

b)Bu kirli işler için benden taleplerde bulunuldu, ama kabul etmedim.

c)Ben onların taleplerini kabul etse idim, Devletin Desteğini arkamda bulacağımı garanti ettiler.

d)Ben onların yasa dışı isteklerini kabul etmeyince, zor durumda olan veya kendilerinin gayreti ile zor duruma düşürülmüş olan insanlara YASA DIŞI BU EYLEMLERİ YAPTIRDILAR.

e)Yasa dışı eylemlerde kullandıkları bu insanları sonra YOK ettiler.(Herhalde YEŞİL lakaplı Mahmut Yıldırım gibileri kastediyor.)

Yaşar Öz , eğer ben pis biri katil olsa idim, Mehmet Ağar, İçişleri Bakanı olarak beni makam kapısında karşılar mı idi?

Benim gibi insanlara Kahraman diye hitap eder mi idi?

Başbakanına telefon edip "Kahraman yanımda, konuyu görüşüyoruz" diye beni takdim eder mi idi?

Hayatımı kolaylaştırmak için bana yeşil pasaport, yurdun her yerinde her çap ve markada silah taşıma ruhsatı/izin belgesi,Emniyete ait sayısız araç ve buna ait gerekli belgeleri verir mi idi?

Susurluk olayından sonra fellik fellik arandığım halde benimle Randevüleşerek kadim dostu TEKSTİLCİLER BİRLİĞİ Başkanı Cahit Karakaş'ın Ankara Fabrikasında buluşarak ORTAK STRATEJİ BELİRLEMESİNDE bulunur mu idi?

Çeşitli vesilelerle Emniyet yetkilileri tarafından göz altına alındığımızda, kendisini haberdar etmemiz üzerine bizi İstanbul'dan Ankaraya bir komiser eşliğinde getirtip, al kardeşim silahını deyip, serbestsin dermi idi?

Yaşar bey açıklamasının sonunda "sütten çıkmış ak kaşık değilim" ama pis bir muhbir veya insan simsarı hiç değilim. Ben onun sırlarına vakıf ketum bir arkadaşayım, diyor.

Yaşar bey sütten çıkmış ak kaşık değilim derken, insan simsarlığı ve muhbirlik yapmanın dışında , kendisine düşen vurmak gibi, kırmak gibi Ağar'ın verdiği görevleri başarılı bir şekilde yerine getirdiğini ve bunları "ketumiyet" kalıpları içerisinde bir sır olarak sakladığını söylüyor.

Ayrıca hakkındaki beyanların(insan simsarı ve muhbirlik gibi) düzeltilmemesi halinde , sütten çıkmış ak kaşık olmadığı dönemlerde, emir komuta zinciri içerisinde başından geçenleri ortaya dökeceğini söylüyor.

Ne diyelim sen Yaşar Öz'sün. İstersen yaparsın.

Son not: Zannımca Yaşar Öz her şeye rağmen ketumiyetini koruyacak ve sahibi olduğu sırları açıklayamayacaktır. Ama onun sözünü ettiği ve Mehmet Ağar'ın Devletin gizli arşivinde kayıtlı dediği bilgiler, acaba Mahkeme tarafından ilgili kurumlardan istenemez mi?