SIR
Eklenme: 7.01.2010 00:00:00

Ceza Muhakemesi Kanunun 47.maddesinde "Bir suç olgusuna ilişkin bilgiler, Devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulanaz. Açıklanması, Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek, anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgiler , Devlet sırrı sayılır" Aynı Kanunun 125.maddesinde ise "bir suç olgusuna ilişkin bilgileri içeren belgeler, devletin sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz. Devletin sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgeler, ancak mahkeme hakimi veya heyeti tarafından incelelenibilir. Bu belgelerde yer alan ve sadece yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgiler, hakim veya mahkeme başkanı tarafından tutanağa kaydettirilir" diyor. Bazı kişiler Özel Harp Dairesi(Özel Kuvvetler Komutanlığında-Serferberlik Bölge Başkanlığında) Hakim tarafından , Başbakan Yardımcısına suikast girişimi ile ilgili olarak yapılan aramaların Devlet sırrı kapsamında olması sebebiyle , eleştirildi. HSYK üyesi Ali Suat  Ertosun yaptığı açıklamada, bu arama işleminin , suç isnadına maruz kalan kişiler hakkında Mahkemeye dava açılması halinde, Mahkeme veya görevlendireceği bir hakim tarafından yapılabileceğini, diğer yandan aramanın Devlet Sırrı sayılan belgeler üzerinde gerçekleştirilmesinin yasaya aykırı  olduğunu söyledi. Bu türden siyasi ve hukuki bir huruç hareketi bekleyen kişiler hemen bu açıklamalara sarıldılar ve aramının yasal nitelikte olmadığını söylediler. Aslında kanunların metnine baktığınızda sizinde tekeden yağ çıkarmanız pekala mümkündür. Ne diyor kanun, Devletin dış ilişkilerine, Milli savunmasına, Milli güvenliğine zarar verebilecek, Anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgiler, Devlet sırrı sayılır. Konunun dış ilişkilerimiz ile ilgili kısmını geçsek mi acaba? Hadi geçelim ama, Türkiyedeki hiçbir olayın, hiçbir siyasi eylemin dış boyutu olmadan, konunun nerede, nasıl, kimler tarafından planlandığını, organize edildiğini, servise sokulduğunu irdelemeden araştırmadan, sonuca gitmenizin imkan ve ihtimali yoktur. Ne yani Bülent Arınç Beyin Allah korusun hayatına kasdedilecek de, bundan "kimi eksen ülkelerin-isimlerini yazmıyorum, ama siz biliyorsunuz" haberi olmayacak, menfaati bulunmayacak !!! böyle bir şeyi aklınız alıyormu? Burayı geçtik. Aramalara,pek ala Milli savunmayı, milli güvenliği ilgilendirdiğinden bahisle karşı çıkılabilirdi, engel olunabilirdi. Çok şükür bu yapılmadı, incelemelerin kanunlar ölçüsünde sürdüğü ifade edildi. Ama şimdi de konu Mahkemeye intikal etmeden inceleme yapılıyor diye karşı çıkılıyor. İnanamıyorum Vallahi. Ne yani suç işlendiği söylenen bir mekan var, bu mekanda arama yapılmasını Savcı Mahkemeden istememiş mi? Mahkeme bu aramanın yapılmasını gerekli ve lüzumlu görmemiş mi? Yetmemiş bizzat kendisi işe vaziyet edip aramaya geçmemiş mi? Arama durdurulsun talebini Mahkeme reddetmemiş mi? Görüldüğü üzere hiçbir husus keyfi olarak yerine getirilmiyor. Herbir hareketin, her bir davranışın tekeden yağ çıkartmaya çalışanlara inat, o kanunda yeri var. Burada üzerinde durulması gereken esas konu, kanunilik ilkesidir. 1-Özel Kuvvetler Komutanlığına bağlı iki görevli Subayın Bülent Beyin evine akşam yemeğine davetli olmadıkları ortaya çıkmıştır. 2-Ona ve diğer parti yetkililerine suikast çağrışımı yapan belge ve krokiler şahısların elleride ve ajandalarında ele geçirilmiştir. 3-Ordudan bilgi sızrdırdığı söylenen Kurmay Albayın temiz olduğu anlaşılmıştır. 4-Gelişmeler karşısında bu kişinin mevhum(hayali) olduğuna kanaat getirilmiştir. 5-Arama işlemi Mahkeme kararı ile ve Hakim tarafından yapılmaktadır. DIŞ İLİŞKİLER HARİCİNDE , ÜLKENİN İÇ İŞLERİ İLE İLGİLİ HAREKETLERDE,DEVLETİN MİLLİ SAVUNMA VE MİLLİ GÜVENLİK GİBİ İŞLEMLERİ KANUN DIŞINA ÇIKAMAZ, KİMSE KANUNLARIN KENDİSİNE VERMEDİĞİ İŞ VE EYLEMLERDE BULUNAMAZ KENDİLERİNİ YETKİLİ SAYARAK, KANUNLARIN VERMEDİĞİ  İŞ VE EYLEMLERDE BULUNANLARIN EYLEMLERİ DEVLETİN SIRRI OLARAK KABUL EDİLEMEZ. Bu son büyük puntolarla yazılı cümlelere bir daha dikkat çekmek istiyorum. Türkiye bir kanun, onun da ötesinde bir hukuk devletidir. Herkesin yaptığı iş ve eylemler hukukun tecviz ettiği ölçüler içerisinde kalmak zorundadır. Kimse kanunların kendisine vermediği iş ve eylemlerde bulunamaz.  Devletin ali menfaatleri gibi gerekçelere sığınarak, hukukun,hatta kanunların üstüne çıkıp suç işleyemez. Suç işlenmesini teşvik edemez. Abdi İpekçi, Bahriye Üçok,Çetin Emeç, Turan Dursun, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Ali Gaffar Okkan gibi isimlerin hepsi siyasi cinayete kurban gitti. Hangisinin ölümü ile ilgili ciddi bir araştırma yapılsa, altından çapanoğlu suyu çıkıyor. Bunlar ve daha bir sürü siyasi cinayetin özel bilmem ne kuvvetinin dışında bir takım kişilerce gerçekleştirilmesine saf yanımıza rağmen, inanmamızı kimse bizden beklemesin. Devleti teşkil eden vatandaşlarının,en önemli değeri olan hayatları,kanunların güvencesi altında değilse, o devletin yaşam güvencesi bütünü ile elinden alınmıştır. Vatandaşların canına kıymayı, devlet yaşamının gereği ve "sır" gibi önemli bir değeri olarak gören sistemi, bu VATANDAŞ artık istemiyor. Ferhat Sarıkayalar, Zekeriyya Özler ve Kadir Kayan gibi vatan evlatları sırmalar üzerindeki sırları kaldırıyor, vatandaşın hayatını güvenceye alıyor.