SÖZLERİM DOSTLUK İÇİNDİR
Eklenme: 19.04.2011 00:00:00

12 Haziran 2011 genel seçiminde partilerin yapacakları propagandanın ana teması, hiç kuşkusuz yeni bir Anayasa yapmak olacaktır. Yeni bir Anayasa yapılmasını istemeyen ve bu konuda açık, net fikrini söylemeyen hiçbir partinin milletten geçer not alması mümkün değildir. İki dönem İktidar olan Ak Partinin yeni bir Anayasa yapma konusunda hiç kuşkusuz eline çok imkanlar geçti. En büyük imkan ilk iktidar dönemi idi. Ancak bu dönem ekonomide yaşanan sıkıntıları giderme, yani bir restorasyon dönemi olmak zorundaydı. Düşünün bir kere, ekonominin dinamosu olan Bankalar ardı ardına batmış veya batmak üzere idi. Banka sahipleri bir kısım insanlarla bir olup, kendi bankalarının içini boşaltmışlardı. Sırf İmar Bankasında bu ülkenin 8,5 Milyar doları battı. Diğer bankalarda batan paraların toplamının 45 Milyar dolar olduğu söyleniyordu. Yani şu anda Hazinemizin sahip olduğu en yüksek miktarı baz aldığımızda, bu miktarın yarısından fazlasını içeren bir rakamın kül olduğu bir dönem yaşandı bu ülkede. Özel bankalar bu parayı götürdü de, devlet bankaları "namusu korumak" için elindeki paraya gece bekçiliği mi yaptı? Kesinlikle hayır. 2002 yılına gelindiğinde Halk Bankası ile Ziraat Bankasında bu ülkenin 23.9 Katrliyonu battı. Yani bu iki banka millete verdiği esnaf kredileri ile zirai kredileri geri alamadı. Bunun ismine devlet eliyle bankaları hortumlamak denmiyor da, GÖREV ZARARI deniyor. Kimi yerlerde zinanın adı "seviyeli birliktelik" ya, aynen ona benziyor. Milletin anasını belleyenler, ne var bunda, bir şeyler yaptık ama "seviyeli" idi diyor. Bu tablo sebebiyle, bütün hız ekonomiye verildi ve ciddi bir restorasyon dönemi yaşandı. Uzanların bütün emvaline el konuldu. Ama görüyorsunuz işte adamlar,Fransa da, Şeysel adalarında günlerini gün ediyorlar nispet yaparcasına. Bunlara daha fazla müsaade edilse idi, herkesin evinin bir iki odası Uzanların olacaktı. Bu işler yapılır iken, kuşkusuz yeni bir Anayasa yapılamadı. Ak Partinin ikinci iktidarı döneminde, kapatma davası sebebiyle doğru düzgün yeni Anayasa yapma işine konsantre olunamadı. Anayasadaki kısmi değişikliğin bile ne kadar önemli olduğu herkes tarafından görüldü. 12 Haziran seçimleri sonrası herkesin beklediği yeni bir Anayasanın yapılmasıdır. Sayın Başbakanın beklediğini ümit ettiği 315 ila 335 Milletvekili sayısının ortalaması 325 tir. Bu sayı firelerle birlikte 320 dir. Bu sayı ile yeni bir Anayasa yapılamaz. BDP nin çıkarabileceği Milletvekili sayısı 25 ila 30 dur. Bu sayı Ak Parti Milletvekili sayısına eklense, Halk oyuna sunumu sağlayan bir anayasa yapılmış olabilir. Ancak BDP nin oyları ile yapılacak yeni anayasayı bu halk kolay kolay kabul etmez gibime geliyor. Bütün bunlardan sonra bir yerlere gelmek istiyorum elbette. Haklar ve özgürlükler konusunda yeterli ve inandırıcı vaadi olmayan bir siyasi partinin, halk oyuna sunma koşullu yeni bir Anayasayı tek başına yapması imkansız gözüküyor. O halde tek başına iktidarı elde etme imkanı en yüksek olan Ak Partinin: a-Seçim barajı konusunda fikrini açıkça ifade etmesi, b-İsteyen herkese anadilde öğretimi vaat etmesi, c-Faili meçhul cinayetlerin sonuna kadar araştırılacağı sözü vermesi, d-Türkiyenin 1991 yılında imzalamış olduğu Avrupa Yerel Yönetimler Şartına koymuş olduğu çekincelerin ne kadarını sahiplenmeye devam edeceği ve ne kadarının kaldırılması veya yumuşatılması konusunda fikrini açıklaması, e-Dini özgürlükler konusunda yaşanan engellerin bütününü kaldıracağını beyan etmesi, bu bağlamda 2009 yılında İç İşleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığının hazırlamış olduğu ve Dursun Çicekin hazırladığı İrtica İle Mücadele Eylem Planından zerre kadar farkı olmayan İstihbarat raporunu Emniyet Müdürlüklerinden geri isteyip istemeyeceğini beyan etmesi gerekiyor. Tüm bunların yapılması, yeni bir Anayasaya vabeste olduğunun söyleneceğini tahmin ediyorum. Madem öyle işte meydan verin sözü alın oyu. Yoksa, karşınıza büyük zorluklar çıkar. Yine demedi demeyin.