STRATEJİYİ KAVRAMAK
Eklenme: 14.01.2010 00:00:00

İsrailin güttügü politikayı anlamayanlar, işi özü ile ilgilenme imkanı bulamıyorlar. İsrail Ortadoğuda gözlerden sürme çeker gibi,işgalciliğini gizliyor ve insanları canbaza baktırarak, saman altından su yürütüyor. İsrail Filistini işgal etmiş bir devlet midir? Evet. 3 Milyona yakın Filistinli şu anda Lübnanda, Ürdünde, Suriyede, Mısırda ve belki bir miktar da Suudi Arabistanda sürgün hayatı yaşamaktamıdırlar? Evet. Yine bu bölgelerde yaşayanlar kadar olmasa da, dünyanın çeşitli ülkelerinde Filistinliler muhacir olarak hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar mı? Evet. İsrailin işgali 40 yılı aşkın bir zamandan beri sürüyor mu? Evet. İsrail Suriyenin Golan tepelerini işgali altında bulunduruyor mu? Evet. İsrail işgal etmiş olduğu topraklarda sürekli bir genişleme politakasının peşinde mi? Evet. İsrail işgali altındaki topraklarda BM lerin onlarca kararına rağmen, yeni yerleşim yerleri kuruyor mu? Evet. Sabra ve Şatilla kamplarına yaptığı baskınlarla binlerce Müslümanı katletti mi? Evet. Bu kamplarda yaşayan Filistinlilere karşı kullanılan silahların yakıcı ve yıkıcı etkisini yerinde inceleyen batılı gözlemciler , olan bitene karşı hayretler içerisindeyiz ve bu yapılanlara inanmak istemiyoruz demişlermi idi? Evet. 11.Ocak.2009 tarihinde Gazzeye bir ay boyunca , fosfor bombaları atarak bir kilometrekare çapındaki alanda yaşayan bütün canlıları katlettiler mi? Evet. Bu saldırı sonrasında 1500 Müslüman Gazzeli, hunharca katledildi ve 3500 kişi telafisi imkansız yaralanmalara maruz kaldı mı? Evet. İsrail bütün dünyanın nefretini kazanan bu eylemi sonrasında 28.Ocak.2009 da Davos zirvesinde İsrail Cumhurbaşkanı , Sayın Başbakana tüm dünyanın gözü önünde hakaret etmeye çalıştı mı?(Çok şükür Sayın Başbakandan gerekli cevabı aldı) Evet. Bu ve buna benzer soruları gerçekten maalesef çoğaltabiliriz. İsrail bütün bunları yaparken kendisini nasıl savunuyordu. Bana sabah akşam katyuşa füzeleri atılıyor, siz olsanız ne yaparsınız, insanlarımız üzerlerine atılan füzelerden ötürü paranoyak bir hale geldi, bizim de kendimizi savunma hakkımız yok mu? gibi argümanlarla kendisini savunmuş,hatta Davos zirvesinde görüşmeyi izleyen şakşakçı batı basınından övgü mahiyetinde alkışlar almıştı.

Ama Sayın Başbakan hem İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perezi ve hemde şakşakçılarını, büyük bir sukunetle verdiği cevaplarla şaşkına çevirmiş ve hiçbir edebe sığmayan bu hareketlerini bütün dünyaya gösterme imkanı bulmuştu. Biz o zaman yazdığımız yazılarda aynen "Bakınız Türkiye nerede ise ortadoğuda İsrailin en büyük müttefiki. Büyük ticari ilişki içerisindeyiz. Tanklarımızın modernizazsyonunu onlara yaptırıyoruz. İnsansız keşif uçakları alım anlaşmamız var, ayrıca konvansiyonel silahların alımında Türkiye, İsrailin en büyük partneri. Tabii buna bağlı olarak siyasi ilişkiler mükemmel bir seviyede. Üstelik Türkiye, Suriye ile İsrail arasındaki dolaylı barış görüşmelerinin yapılmasına aracılık ediyor. Bu kadar yoğun siyasi, ticari ve deyim yerinde ise dostluk içerisinde bulunan bir ülke Başbakanına , İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perezin azarlarcasına hareketini hiçbir şekilde kabul edemeyiz. Bize bu yapılır ise, Filistinlilere neler yapılır, bütün dünya olan biteni gördü ve İsraili bir kez daha tanıma imkanı buldu" düşüncesini dile getirmişiz. İsrail yine bildiğini okumaya devam ediyor. Ve dünya devletleri maalesef susuyor. Ama Gazzelilerin yaşadığı drama dikkat çekmek için İngiltereden başlatılan ve Türkiyenin büyük destek verdiği yardım konvoyunun , dünya kamuoyunda yarattığı ilgiyi dağıtmak ve yardımların kesilmesini sağlamak için,İsrail Gazzeyi yine vurdu ve 10 yakın insanı öldürdü. Aslında İsrailin bu son hareketine biraz da Mısır sebebiyet verdi. Mısırın İHH yönetimindeki yardım konvoyuna çıkardığı rezaleti burada sayıp dökmeye gerek yok. Çağdaş Firavunların hakkından Allah gelsin. Ama işte İsrail , Mısırdan aldığı cesaretle Filistin-Mısır arasındaki sınır geçişlerini yerle bir etti. İnsanları öldürdü. Peki bu son yardım hareketi ile İsrailin gördüğü zarar ne idi. Yeni Katyuşa füzeleri mi fırlatıldı topraklarına. Hani Sayın Başbakana "size böyle füzeler fırlatılsa ne yaparsınız"demişti ya Şimon efendi. İşte Başbakan R.Tayyip Erdoğanda bunu sordu onlara. Ne oldu, niye yine Gazzeyi bombaladınız? Size yeni füzeler mi fırlatıldı. İnsanları niçin öldürdünüz? Adamlar hemen bir bahane buldular. Türkiye Büyükelçisini makamlarına çağırıp, alçak kanapeye oturtarak hakeret ettiler. İşin özüne gelelim. İsrail bütünü ile Filistini işgal etmek istiyor. Gazzede, Batı Şeriada , Kuduste Müsmümanları istemiyorlar. Bütün mücadeleleri bunun için. Diğer bütün olaylar teferruattır. Bu hadiseler hem gözdağı vermeye ve hem de işin özünü dikkatlerden kaçırmaya yöneliktir. İsrail Türkiyenin bu coğrafyada yakaladığı güçten çok rahatsız. Gücün(Türkiye) böyle gelişmesinin sağlanması halinde, kendilerini eskisi gibi güvende hissedemeyeceklerini anlamış durumdalar. İsrail  tarihinde hiç olmaığı ve beklemediği kadar , Türkiye tarafından yaptığı zulmün hesabının sorulmasını içine sindiremediğinden, ne yapıp edip, Türkiyeyi aşağılamaya çalışıyor. O sebeple değil mi ki, İsarilin İstanbul Başkonsolosu Türkiyeden ayrılır iken,Türkiye Ak Parti İktidarı ile giderek İslamlaşıyor ve Türk ordusunun çok hassas olduğu laisizm konusunda büyük tavizler veriyor. Sanıyorum bu konuyu herkes eni konu düşünmek zorunda gibi cümleler sarfetti. Delinin zoruna bak. Aklına/akılsızlığına/bak. Kendince Türk Ordusu ile Hükümetini karşı karşıya getirecek!!! Makalemizi sonlandırır iken özet olarak söyleyeceğimiz şey şudur. 1-İsrail bu hareketleri ile işgali altında bulunan topraklardaki konumunu gözlerden saklamaya çalışıyor. Maalesef bunda başarılı da oluyor. Bu amacını gerçekleştirmek için Mescidi Aksanın altına varacak kadar tuneller kazıyor. İslamın en büyük mabedini imha etmeye çalışıyor. 2-Bundan böyle başta Türkiye,İran, Suudi Arabistan, Mısır(halkı), Suriye,Ürdün, Lübnan,Pakistan gibi İslam ülkeleri, yanlarına Rusya, Çin, Hindistan gibi ülkeleri alarak İŞGALİN SONLANDIRILMASINI SAĞLAMALARIDIR. BU İŞİN BAŞKA YOLU YOKTUR. 3-Büyükelçimize yapılan hakaret ortadadır. Bizden özür dilenmesi nefsimize hoş edebilir. Ama bu yetmez. Çünkü İsrail yaptıkları ile nefsimizi aşan değerlerimize zulmetmektedir. Türkiyenin yapılacak bir özür sebebiyle çıtayı eğmesi, İsrailin yaptıklarını telafi etmez. 4-Bundan sonraki hedef Başkenti Kudüs olan bir Filistin Devleti kuruluncaya kadar İsrail ile ilişkilerin asgari düzeye indirilmesidir. 1 Mart tezkeresini reddedince Avrupanın, İsrailin yaptıklarına karşı durunca İslam aleminin gözdesi olduk. Durmak yok yola devam.