TOPÇU KIŞLASI EĞİTİM ALANI OLSUN
Eklenme: 3.06.2013 00:00:00

Topçu kışlası aynı ile yapılsın, ama çul çaput satmak için değil, yeni Fatihler, Yavuzlar, Kanuniler, Necip Fazıllar, Sezai Karakoçlar, Özallar, Güller, Erdoğanlar yetiştirme işinde kullanılsın.

Taksim gezi parkında eskiden topçu kışlası varmış. Osmanlının yaptığı, bu kışlanın bire bir resmi şu anda idarenin elinde.

Kışlanın protitipi yapılmış. Baktım, ya ben bunu bir yerlerden biliyorum deyince, birden aklıma memleketim geldi. Askerliğimi yaptığım Kurdoğlu Kışlası. Diyarbakır Kurdoğlu kışlası çok şaşaalı değil ama, İstanbul Topçu kışlasına benzerliği sebebiyle önemli bir eser.

Kurdoğlu kışlasının da orta yeri avlu/bahçedir. Odaların iç kısımları bu bahçeye, dış kısımları çevreye bakar. Yani bu binada adeta dört mevsimi yaşarsınız. Güneşin durumuna, mevsimin karına kışına göre, binanın dört bir yanında gezinip durma imkanınız vardır. Yazın sıcağından, kışın soğuğundan korunma mümkündür.

Dün gece saat 02.00. Tam da benim o saatte uyanma ve teheccüd namazı kılma zamanım.

Ama o da ne.

Rüya mı görüyorum, kervan mı geçiyor ne.

Aynen bir kervanın, hani bizim oralarda göçerlerin o bitip tükenmeyen yer değiştirmeleri esnasında hayvanlarının boyuna takılan çıngıraklarının çıkardığı sese benzer sesleri geliyor.

Yatağa oturdum. Şimdiler de kimi okulların mezuniyet törenleri yapılıyor, o mu? Yoksa bu bir yeni çeşit düğün halayı mı dedim.

Balkona çıkıp baktım. Yok.

İnsanların bir elinde tencere, diğer ellerinde kaşıklar ile vurup duruyorlar.

Zaman gelecek, devir dönecek, iktidar halka hesap verecek diyorlar. Zoruma gitti.

Aklım başıma geldi.

Tamam bunlar da İstanbul Taksimde şimdi gezi parkı olarak kullanılan alanda, daha önce var olan topçu kışlasının yeniden yapılmasını protesto ediyorlar dedim.

Aslında Taksim alanına yeni bir şey yapılması gündeme geldiğinde, Türkiyede adeta yer yerinden oynuyor. Özellikle Taksim meydanının bir bölümüne, Su Sarnıcının bulunduğu alana bir cami yapılması gündeme geldiğinde de hep büyük tartışmalar oldu, oluyor.

Söylemlerin bir kısmına baktığımda bazen bu iş imkansız diyorum. Ama iş kuralına göre olur ise, yani Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi Artık maddi kılıç kınına girmiştir. Medenilere galebe ikna iledir sözünün bir kez daha ne kadar önemli olduğunu ve varılmak istenen neticeye bu yolla gidilir ise, kısa sürede yol alınacağını düşünüyorum. Mesela çok geniş bir yeşil alan içerisinde, öyle devasa değil, ORTAKÖY CAMİSİNİN bir benzerinin yapılacağı söylense, halk ikna edilse, kim buna karşı çıkar ki.

Taksim gezi alanına Topçu Kışlasının bire bir yapılacağını ve tarihin bir kez daha canlanacağı yolunda açıklamalar yapıldığında ve bu açıklamalar eşliğinde eskiden var olan Topçu Kışlasının maket resmi insanlara gösterildiğinde, nerede ise herkes ikna olmuştu.

Ama ne zaman ki, oraya yapılacak yapının bir AVM olacağı ifade edilip, karar verildi, gereken yerine getirilecek denildiğinde, işte kızılca kıyamet ondan sonra kopmaya başladı.

AVM ler vahşi kapitalizmin en önemli örneği haline geldi.

Zenginliğin, ihtişamın, kibrin, bencilliğin bas bas bağırdığı bu mekanlar, Türkiye küçük esnafını bitirdi. Buralarda dünyanın en önemli markaları müşterilerine hitap ediyor ve oralara giden tuzu kuru insanlar, har vurup harman savuruyorlar, içerisinde alın terinin zerresi olmayan bir yolla elde ettikleri paraları, çar çur etmekten zerre kadar imtina etmiyorlar.

Hani bizim kuyumcular çarşısı, kalaycılar, habeneciler, sipahi pazarı, peynirciler, şıracıları barındıran ve her birisinin baba dededen yüzlerce yılı bulan esnaf dükkanlarının o insan içini rahatlatan kişileri artık yok.

O, bakınca insana güven veren sakallı esnaf amcalar, bunlar bizi asla kandırmaz, dolandırmaz dediğimiz bey efendi satıcılar, yerlerini kimse kusura bakmasın erkeği erkek kadını kadın olmayan yaratıklara bırakmış.

Caddeler, çarşılar, bize hayat üfüldeyen mekanlar olmaktan çıkmış.

Aynı ile vaki.

Geçen gün artık mecburiyetten böyle bir mekana gittik.

Elbise bakacağız.

Bir genç geldi. Erkek mi desem erkek değil, kız mı desem hiç değil.

Mahlukat işte.

Hanımla beraberiz, elbise bakacağız, ama bu elbiselerin pantolonu çok dar. İnsanın bacağı gibi, giyildiğinde yapışmadığı yer kalmayacak, niye böyle yapıyorlar dedim.

Hunsa döndü.

Siz kendinize klasik bir mağaza bakacaksınız demez mi.

Dönüp de ben kendime mağaza bakmıyorum, elbise almak için mağazanıza geldim, burası modern! bir yer, burada size yer yok demek istiyorsun, terbiye sınırlarını aşıyorsun demedim, diyemedim.

Tabii cümleyi mi düzelteyim, yoksa yaratığın yüzünü mü düm düz edeyim bilemedim. çıktık, kenar semtlerden birisine, yani yeni bir AVM ye gittik. İyi mi?

Devasa koca binalara giriyorsunuz, buralarda ahretiniz hariç her şeyi satın alabilirsiniz, gücünüz yetiyor ise.

Gecenin sabahında yazıhaneye geldim. Altımızda bir banka şubesi var. Adeta harpten çıkmış. Camlar kırılmış, lambalar sökülmüş, kartla para çekme makineleri harap edilmiş.

Görevliye ne oldu diye sordum.

Hiç ne olacak abi, İstanbul Taksim gezi parkını bu gece protesto yürüyüşü vardı, bizim yerleri de bu hale getirdiler dedi.

Bir iş yapılır iken, milletin maşeri vicdanına danışmak, bu işin o vicdanlarda makes bulup bulmayacağını araştırmak çok önemlidir.

Herkese ait olan yeşil bir alanın AVM ye çevrilip, bir de birilerine rant getireceği kuşkusuz olan bir yapılanmaya gidildiğini insanlar görünce,

kızılca kıyameti koparırlar. Hele bu rant kapısının kendilerine tamamen kapalı olması, insanları çileden çıkarmak için bire birdir.

Son bir öneri yapayım diye düşünüyorum.

Bu yapının sosyal tesisler, mesela EĞİTİM ALANI olarak kullanılmasına imkan verilmesi için yapılacağı söylense idi, eminin sonuç böyle olmazdı.

Dünyanın en prestijli eğitim alanı haline getirilecek olan bu yerin aslına uygun olarak inşa edilmesi, Türkiyede herkesin gururunu okşar.

Ve ülke için önemli olanın İNSAN YETİŞTİRMEKTİR kuralının hayata geçmesi, hiç kuşkusuz oralarda çul çaput satmaktan daha önemli olur.

Sayın Başbakanımız duyarsa, sesime kulak verir.