ÜSTÜNLERİN HUKUKU BERDEVAM
Eklenme: 23.07.2010 00:00:00

Ergenekonun Erzincan ayağında sanık olarak yargılanan 3.Ordu Komutanı Saldıray Berk, hala ifade vermeye gitmedi.

Hangi kademede olursa olsun, ağzını açan herkes hukukun üstünlüğünden söz ediyor.

Yani insanlar yasalar önünde eşit statüde olacaklar, kimsenin kimseye bir üstünlüğü söz konusu olmayacak ki, adalet gerçekleşsin.

Saldıray Berk hakkında Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından CMK nun 250.maddesinde belirlenen eylemlerin atıf yaptığı TCK nun 309 ve takip eden maddelerine aykırı davranmaktan ötürü ceza davası açıldı.

3 defa çağrılı olmasına rağmen Adliyeye gitmedi , ifade vermedi. İfade verme günlerinde,Genelkurmay Başkanlığında süresiz biçimde görevli olduğu bildirildi(Pek tabii Saldıray Berkin yargı önüne çıkması gereken günlerde, askeri dehasından, bilgisinden istifade edilmez ise, Genelkurmayın eli kolu bağlı kalır!!!)

Adalet terazisinin bir kefesine konulan iddianamenin, diğer kefesinde olması gereken sanık kısmı boş kaldı. Bu kısmın ne zaman doldurlacağı belli değil. Nasıl olsa bir kısım insanlar için bu ülkede hukuku dolanmak artık adet haline geldi.

Eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur,

1.Ordu Komutanlığı yapmış olan Hurşit Tolon,

Güneydoğuda görev yaptığı sırada bir sürü faili meçhul cinayete ortak olduğu söylenen emekli Tümgeneral Levent Ersöz,

Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal, tutuklu olmalarına rağemen cezaevinde ve Mahkeme salonlarında değil, bir kısmı kendi evinde, diğer bir kısmı ise Hastahanelerdeki lüks odalarda vakit geçiriyorlar.

Bu kişilerin ihtilal girişiminde bulundukları, o herkesin çok sevdiği  ve bir türlü değiştirilmesini istemediği Anayasayı tebdil ve ilgaya, bu Anayasaya göre teşkil edilmiş olan Hükümeti görevini yapmaktan mene çalıştıkları, ihtilal hazırlığı yaptıkları, binlerce , onbinlerce kişinin ölümünü hedefledikleri, basının güzide mensuplarını ihtilal öncesinde öldürmeyi planladıkları ortaya çıkmış iken veya bu konuda çok ciddi deliller var iken hiçbirisi içeriye,yani cezaevine alınamıyorlar.

BUNUN BİR ÖRNEĞİ DAHA DÜNYADA YOK.

DEMEK Kİ, ADAMLAR( HALA  DEMİYECEĞİM) ÇOK GÜÇLÜLER.

BU DURUM AKLI SELİM İLE DEĞERLENDİRİLDİĞİN DE, ÇOK BÜYÜK TEHLİKE İLE KARŞI KARŞIYA OLDUĞUMUZU HERKESİN GÖRMESİ LAZIM.

Haklarında böylesine vahim iddialar bulunan bu kişileri, Yargı Makamları alıp da cezaevine koyamıyor, buna gücü yetmiyor ise, bunlar hakkında bir Mahkumiyet kararı verebileceğini düşünebiliyor,buna güçleri yetecek diyebiliyor musunuz?

ÜSTÜNLERİN HUKUKU BÜTÜN YÖNLERİ İLE AYAKTA.

Şu Saldıray Berke bir dönüp bakalım. Ben elbette kimse hakkında yargısız infaz yapılmasından asla yana değilim. Ama söylermisiniz, kaç kişi Saldıray Berke yapılan isnada maruz kalmış olur da, bunca ATIFETTEN yararlanma imkanı bulur? Kaç kişi.

Ona yapılan isnat yenilir yutulur bir şey değil ki.

Aynı isnatlarla yargılanan TALAT AYDEMİR, idam edilmedi mi?(Siyasi suçlarda adam öldürme yok ise, idama kesinlikle karşıyım)

Saldıray Berkin emanetine tevdi edilen paraları da çar çur ettiği ortaya çıktı. Yanında çalışan emir subayı(Albay Tayfun Yılmazer olduğu iddiası var) Saldıray Berkin oğlu Berkay Berkin ortağı olduğu firmaya telefon ediyor,ellerinde çürük, çarık, rengi, deseni ne olursa olsun, bir onarım ile faaliyete geçirilebilecek ne kadar mobilya malzemesi varsa, parası mukabilinde 3.orduya gönderilmesini istiyor.

Şimdi burada trilyonlarca para harcama imkanı olan bir Ordunun en başındaki insanın , bu mobilyaları almakla orduya zararının ne olacağını, bunu büyütmemek gerektiğini birileri çıkıp söyleyebilir. 100-150 bin lira paranın sözü mü olur. Hem zaten Ordunun ihtiyacı varmış, bu malzemeleri almış. Bir ordu komutanı bu kadar yetkiye sahip olmasın mı diye birileri karşımıza çıkıp bu argümanları önümüze sürebilir.

Aslında vicdan sahibi kişiler için bu mazlum ülkenin kuruşu da bir, milyarı da birdir.

Çünkü BU FAKİR MİLLETİN KURUŞUNUN HESABINI YAPAN KİŞİLER, ELBETTE MİLYARLIK ALIŞVERİŞLERDE YANLIŞ YAPMAYAYIM DİYE KILI KIRK YARAR.

Hani diyorum, bu tür alış verişler ihale ile olmaz mı? Hele ordu gibi çok hassas davranan bir kurum,alacağı malın kalitesine, markasına, çürük çarık olmamasına azami dikkat göstermez mi?

Albay Tayfun Yılmazer, eğer 3.Ordu Komutanı Saldıray Berkin emir subayı ise ve bu malzemeler alınmış ise, bu bey makamında hala hangi sıfatla oturuyor, hayret ediyorum. Bu da üstünlerin hukukunun bir parçası mı?

                                          KEMAL ANADOL MESELESİ. Sayın Başbakanın 12 Eylül İhtilalinden sonra yaşanan olaylara ait yaptığı konuşma, döktüğü göz yaşı herkesi çok derinden etkiledi. Ben o konuşmayı dinlediğim , açıklamak riya yerine geçmez ise(İnşallah), her defasında göz yaşı döktüm. Bunu bir yazı konusu yapmam lazım. Sayın Başbakan o dönemde akla hayala gelmedik işkencelere, haksızlıklara maruz kalan insanlardan birisinin de Kültür ve Turizm Bakanı eski CHP li Ertuğrul Günay Bey olduğunu söyledi. O dönemde Ertuğrul bey bir yılı aşkın bir süre Hakim önüne çıkmadan cezaevinde yatmış. Sayın Başbakanın bu belirlemesine Kemal Anadol oldukça içerlemiş ve Başbakana sen o dönemin ürünüsün, sen o dönemde bunun keyfini çıkarır iken, ben Önder Sav ile birlikte Ertuğrul Günayın Avukatlığını yaptım demiş.Sayın Başbakanın o dönemin nasıl ürünü imiş, keyfini nasıl çıkarmış, elbette Kemal Anadol bunu izah edecektir, etmek zorundadır. Darbelerin içeri tıktığı kişilerin Avukatlığını yapmak, bu mesleğin en şerefli payelerinden birisidir. MÜSTAKİM OLMAK ŞARTIYLA. 1980 ihtilalinde darbecilerin zülmüne maruz kalanların Avukatlığını! Yapan Kemal Anadol , nasıl oluyor da bu gün o dönemin mahsülü olan Anayasanın değiştirilmesine karşı çıkıyor. Bunu açıklasın bir, Ertuğrul Günay bey, ben bir seneden fazla Mahkeme önüne çıkmadan tutuklu kaldım,  sonra serbest bırakıldım(demek istiyor ki, Avukatım olmadı) sözünü Kemal Anadol izah etsin iki.