Yiğit düştüğü yerden kalkar. En büyük yükselişler, en büyük düşüşlerden sonra yaşanır. İnsanın kaybedecek bir şeyi olmadığı zaman, var gücü ile diklenir, harekete geçer ve çoğu zaman tahmin edilmeyen kazanımlar beraberinde gelir.
Vanlılar fena düştüler.
7.2 lik deprem şehir merkezinde birkaç binanın yıkılması ile netice verince; kendilerine olan güvenleri yok olmadı. Zira yer kabuğunun üst katmanlarında gerçekleşen 7.2 lik deprem, yer yüzeyinde aslında 9 şiddetinde kendisini hissettirmişti. Bu şiddette bir depremde ayakta kalmayı başarın Vanlılar kısa sürede işlerine güçlerine döndüler. Hayat normale döndü.
Ama ne oldu ise 5.6 oranındaki ikinci depremden sonra oldu.Bu depremin sebebiyet verdiği yıkıntı, sağlam olarak ayakta kalan iki otelin yıkılması ve enkazından 40 vatandaşımızın cansız bedenlerinin çıkarılması moralleri iyice bozdu.
Zira hemen hemen her binada ufak tefek gibi görünen çatlaklar vardı. 7.2 büyüklüğündeki deprem ile oluşan çatlaklar, 5.6 oranındaki depremde yıkımı meydana getiriyor ise, Vanlılarda biz sağlam olan binalarımıza da giremeyiz endişesini yarattı.
İşin doğrusu gördüğümüz kadarı ile Vanda tam bir kaos hakim.
İnsanlar şehri terk ediyorlar.
Hastanede yatan yaşları 80 in üzerinde karı koca, elleri ayakları şiş vaziyette taburcu edilmişler ve çadıra yollanmışlar. Kızları ben zaten 5 çocuk sahibiyim, annem ile babam da buraya gönderildi, onlar çok ciddi biçimde hasta ne yapacağımızı şaşırdık derken, anne görüntüleri çeken kameramana, oğlum ben 5 gündür hastanede doktor falan görmedim, orda kalsaydık ne olacaktı? dedi.
Doktorlar hastanede olmayacak da nerede olacaklar?
Besbelli ki şehri terk ettiler.
Nasıl olsa biri birlerine rapor vermeleri kolay oluyor.
Sağlık bakanlığı şimdi bir araştırsın bakalım, kim kime ne kadar rapor vermiş, bu raporları alanlar şimdi neredeler?
Kim nerelere sevk edilmiş? Sevklerinin yapıldığı yerlerde yatıyorlar mı, yoksa günü devrana, devranı güne mi katıyorlar.
Sayın Başbakanın da Cumartesi günü Vanı ziyaretinde gördüğü sarkıtlar gerçekten ürkütücü idi.
Kars ilinde iki sene kaldığım için bu sarkıtların ne anlama geldiğini gayet iyi bilirim. O sarkıtların meydana geldiği yerde her şey donar. Zaman donar. Her şey anlamını yitirir.
Sayın Başbakan da bu sarkıtları görünce bakanlarına siz bana her şeyi olduğu gibi anlatmamışsınız, burada konuşulanlardan daha fazla tedbirler almamız gerekiyor demiş.
Her doğruyu bilmek hakkındır, ama her doğruyu söylemek hakkın değildir özdeyişinde biraz bencillik var. Yoksa benim gibi zarar da görseniz, doğruyu söylersiniz, insan nazarında olmasa bile Allah yanında muhakkak necat bulursunuz. Nasıl olsa bir gün yanlış yapılanlar ortaya çıkmıyor mu? O zaman hakikate hilaf karıştırmak niye?
Sayın Başbakan manzaranın farkında. Vandan çok ciddi bir şekilde göçün yaşanmasını kabul edemiyor. Sorunu yerinde çözmenin en iyi çare olduğunu düşünüyor. Vanın büyük şehir yapılacağı vaadinde bulunuyor. Yani yiğidin düştüğü yerden kalkacağını anlatmaya çalışıyor. Üniversite hocalarının, memurların, bürokratların tayin için, torpil arama gayretine girmemelerini istiyor. Doğru olanı yapıyor.
Deprem sonrasında sanıyorum 200 milyon(trilyon) un üzerinde nakit yardımı sağlandı. Çeşitli fonlardan ve vergi kanunlarına konulacak hükümler, 2 B arazilerinin tapu tahsislerinden elde edilecek gelirlerin bir bölümünün Van için harcanacağı yolundaki beyanlar, VAN ilimizin tarihinde görmediği bir yapılanmayı, yenilenmeyi beraberinde getirebilir.
İşte şimdi Van ilinden göçenler, yani hayatta kalmanın kendilerine verdiği nimetin farkında olmayarak kardeşlerini terk edenler, büyük pişmanlık duyabilirler. Zira neresinden baksanız, Van ili için kısa sürede, yani bir yıl gibi bir zamanda, en azından 2-3 Milyar(Katrliyon) para harcanacak.
Hani benim o meşhur projem var ya. Şanlıurfaya kadar yapımı devam eden otoyolun, Diyarbakır üzerinden Vana, oradan da İrana uzatılması ve tüm KAFKAS DÜNYASI ile fiili irtibatın sağlanması.
8 sene önceki isteğimin bir kısmı, yani Şanlıurfa-Diyarbakır Otoyol ayağını Sayın Başbakan çılgın proje olarak seçimler öncesinde açıkladı.
Bu deprem sebebiyle ola ki, çılgınlık; Vana oradan da İrana uzanır belki. Niye olmasın. Biz yine hatırlatmış olalım, herkese ve Vanlılara.
Vanın Manhattın gibi bir şehir olma ihtimali çok yüksek.
Şimdi Vandan kaçanlar değil, gidenler kazanacak. Bundan emin olun. Ben bir şey söylüyorsam doğrudur. Aptal ABDAL konuşma derseniz de kabulüm. Ne yapayım kaderim bu.