ZALİMLERİN KORKUSU
Eklenme: 26.03.2011 00:00:00

Ahmet Şık isimli gazeteci "İmamın Ordusu" adı altında bir kitap yazıyormuş. Bu kitabın dün, muhtemel olarak bulunduğu yerlerdeki nüshaları, Savcının talebi ve Mahkeme kararı ile toplatıldı. Ergenekon Savcısının yapmış olduğu bir araştırma sonucunda Ahmet Şık isimli gazeteci önce gözaltına alınmış, sorgulanmış ve ardından tutuklanmayı gerektiren suç delillerinin yoğunluğu göz önüne alınarak, tutuklama isteği ile Hâkime sevk edilmiş. Mahkeme de tutuklamış. Hakimin tutuklama kararına, Sanık Avukatları tarafından itiraz edilmiş, ancak bu itiraz reddedilmiş. Sanık hakkında dava açılıncaya kadar, kararı veren Mahkemeye her ay, tutukluluğun kaldırılmasını talep etme, reddi halinde de sıralı Mahkemeye itirazla tahliye talebinde bulunmaya imkan var. Bu arada Ahmet Şıkın yazmakta olduğu "İmamın Ordusu" kitabı ile ilgili olarak toplatma kararı verildi. Bu karar çok fırtınalar koparmış durumda. Gazeteciler, yazarlar, çizerler, kimi bilim adamları, entelektüel geçinen çevreler bu olayı basın özgürlüğüne vurulmuş bir darbe olarak nitelendirdiler. Hükümet çevrelerinden de kimileri söz konusu gelişmeyi endişe ile izlediklerini deklare ettiler. Gerçekten herhangi bir suç içermeyen, toplumu biri birine düşürmesi söz konusu olmayan, yalan ve iftira taşımayan mevkutenin(belli aralıklarla çıkan yayın) basılması, nüshalarının toplanması elbette kabul edilemez. Fakat Sayın Başbakanın da ifade ettiği gibi, yapılan araştırmalar neticesinde kimi suç delillerine ulaşılıyor ve bunların yayınlanması halinde telafisi imkansız zararlar doğuruyor ise, ne yapılmalıdır. Bekleyelim, adam yapacağını yapsın, toplumu ifsat etsin, topluma salınan kanser uru metastaz yapsın, ondan sonra mı yasal işlemleri başlatalım, yoksa, her gün bir yenisi ile karşı karşıya kaldığımız, fesat girişimlerinin zamanında önüne mi geçelim? Bu Ergenekon soruşturmaları sebebiyle, gözaltına alınmalar ve tutuklamalar sırasında insanlar önce çok büyük eleştiriler getirdiler. İnsanlar haksız yere ve delilsiz olarak tutuklanıyorlar, bu bir siyasi linç girişimidir ve Ak Parti iktidarının hasımlarını yok etme operasyonudur, bu kabul edilemez dediler. Ammmaaa.            Her tutuklamadan sonra, sanıklara isnat edilen suçlamaların maddi delilleri ortaya çıktıkça, verilen kararları eleştiri kumkumasına tabi tutanların ocağına, incir suyu ekildi, mahcup oldular. Savcı Zekeriyya Öz çok az konuşan bir insan. Özellikle Nedim Şener ve Ahmet Şıkın tutuklanması sırasında, avaz avaz seslerin çıkması üzerine dayanamadı, herkesin sanıklara isnat edilen suçlamaların delillerini görmesinin faydalı olacağını ifade etmek zorunda kaldı. Yani Savcı Öz, ne aceleniz var, müsaade edin soruşturmamızı bitirelim, sanıklara sorularımızı soralım, suç delillerini gösterelim, ondan sonra konuşalım dedi. Şimdi Ahmet Şık isimli gazetecinin yazmaya başladığı "İmamın Ordusu" kitabının toplatılması ile ilgili olarak aynı fırtına koparılıyor. Basılmamış eser suç mu olurmuş, böyle bir şey dünyanın hiçbir yerinde yokmuş, basın özgürlüğüne büyük bir darbe vurulmuşmuşfalan filan. Savcı Zekeriyya Bey İmamın Ordusu başlıklı eserin!!! Bir nüshasını ele geçirip incelemeden, durduk yere bu kitabın toplatılmasını istemiştir diyenler, gerçekten büyük yanılgı içerisindedirler. Bu tecrübe içerisinde olan birisinin eser!!!  Hakkında bilgi sahibi olmadan, içerdiği hususların suç teşkil ettiğini görmeden, toplatılmasını ister mi, o istese bile Mahkeme böyle bir karar verir mi? Böyle düşünenlerin aklına şaşarım. Bu eser!!! İle ilgili bilgiler yavaş yavaş basına yansıyınca daha sağlıklı bilgilere ulaşmış olacağız. Bütün bunlardan sonra çok komiğime giden bir hususu belirtmek istiyorum. Eskiden insanlar bir eser verecekler ise, bunu titizlikle korumaya alır, oraya buraya herhangi bir bilginin sızmasını asla içlerine sindiremezlerdi. Şimdi nasıl. Adam bir kitap yazacak, bütün nüshalarını bildik, tanıdık kim varsa gönderiyor, fikrinizi söyleyin diyor. Aslında bu, sizin ilave yapacağınız ek bir bilgi var ise ekleyin, ne tür tezvirat yapma imkanınız varsa ilave edin ki, bunların anasını ağlatalım. Vay vay vay, vay ki, vay. Bu İmamın Ordusunun silahlı kuvvetler olmadığı açık. Peki kim bu ordu. Pek tabii geriye polis kalıyor. Onlar İmamın Ordusu sıfatı ile yaftalanıyor ki, ordu büyük bir paniğe kapılsın, tedbir alsın, polislerle karşı karşıya kalsın. Bu bir yayıncılık mı? Bu bir eser meydana getirmek mi? Bu toplumun bilgi ve görgüsünü, ilmini, irfanını arttırmak mı? Yoksa bu bir tezvirat , toplumu ifsat etmek, fesat çıkarmak mı? Bu eser!!! İmamın Ordusundan çok Zalimlerin Korkusuna benziyor.