Dünya nice hükümdarlar, krallar, paşalar, tiranlar, firavunlar, nemrudlar, despotlar, eli kanlı katiller gördü.
Bunlardan her biri kendi döneminde vazgeçilmezdi. Ağızlarından çıkan emir anında yerine getirilirdi. Bu insanlar özellikle hasım bildiklerini anında yok etmeye şartlanmışlardı. Bu sebeple dünya tarihinde kim bilir kaç milyar insan kendilerine yapılan zulümlerle daha hayatlarının baharında bu dünyadan göçüp gittiler.
Firavunlar sihirbazlarının-veya gaybı ilham yolu ile haber veren insanlarının ihbarı ile- verdikleri bilgilere göre tahtlarının altlarından kaymasına vesile olacak bir erkek çocuğun gelmekte olduğu bilgisine ulaştılar.
Mısır' da o dönemde doğan bütün erkek çocukları katledildi.
Nil nehrinden günlerce kan aktığı rivayet edilir.
Hz.Musa'nın annesi doğan çocuklarının da aynı akibete uğramaması için o'nu bir sepetin içerisine koyarak Nil Nehrine saldılar.
Firavunun karısı Musa'yı Nil nehrinde sepet içerisinde görünce çıkarmış ve onun sevimliliğine dayanamayarak evlat edinmişti.
Ama bir sorun vardı. Henüz bebek olan Musa, kimsenin sütünü emmiyor ve bir şey de yemiyordu.
Durumdan haberdar olan bacısı Firavun ailesine gitmiş "size Musa'nın süt emeceği bir kadın bulayım, ister misiniz? Demiş, talep kabul görünce, Musa annesine kavuşmuş ve hemen süt emmeye başlamıştı.
Hazreti Musa Firavun ailesinin bağrında beslenip büyüdü , tarihte en büyük zulmün HALKALARINDAN BİRİSİNİ daha kopartıp attı.
Kabil, kabul edilmeyen kurbanı sebebiyle kardeşi Habili öldürdü.
Kardeşinin ölüsüne öylesine durup bakarken, bir karganın diğer ölü bir kargayı ayakları ile gömüşüne şahit oldu.
Döndü ve yazıklar olsun bana "BİR KARGA GİBİ OLAMADIM" , o ölü kardeşini gömerken, ben ortalığa saldım diye hayıflandı.
Cenabı Allah kainatı ADALET üzerine bina etmiştir.
Namaz, zekat, oruç, hac, iyilik, ihsanda bulunma, sadece Adaletin birer cüzüdür.
Bunların tamamını yaparken Adaletten sapsan, işin yaştır.
O nedenle Rabbin neuzubillah- küfre(yani inkara) tahammülü var, ama ZÜLME tahammülü yoktur.
Dünya mizanının sarsılmasının yegane sebebi Adaletsizliktir.
Rahipleri kaçırıyor, dövüyoruz.
Rahipleri öldürüyoruz.
Büyükler arsındaki geçimsizlik sebebiyle çocukları canlı canlı veya öldürerek kuyulara atıyoruz.(Vah yavrularım canlı canlı kuyulara atıldı iseniz , ölünceye kadar neler çektiniz. Firavunlar devrinde bile Yusuf'u kuyudan çıkaranlar bu devirde neden yok diye düşündünüz mü?)
Kan davası güdüp güpe gündüz İstanbul gibi bir ilde kaleşnikovlarla insanları tarıyoruz.
Kafaları çalışan,yazdıkları ile birincilikler alan kız çocuklarına başlarının örtüsü sebebiyle hakaret ediyoruz, izzeti nefisleri ile oynuyoruz.
Çağdaş zalimlerin çoğu, inkarlarını gizlemiyor. İnandıkları putların emrinden, rotasından bir adım dışarı çıkmıyorlar.
Açık söyleyelim, bu zalimlerin din iddiası yoktur. Hesapları açıktır ve üçkağıda dayalı değildir. Rüsvalıkları da açık olacaktır.
Dindar geçinen zalim de Allah'ın en büyük düşmanıdır ve hesabı zordur.
İnanmış geçinip numara çekmeyi Allah yutar mı?