“CUMHURİYET İDEOLOJİSİ NEDİR?” SORUSUNA CEVAP GEREKİR! (III)
Eklenme: 3/9/2018 12:00:00 AM

Evet, sevgili SÖZ okurları

CUMHURİYET İDEOLOJİSİ NEDİR SORUSUNA CEVAP GEREKİR!? başlıklı yazı serimiz devam ediyor

Bugün üçüncü yazımızı kaleme alıyoruz

Tabiatıyla her zaman bu köşede mevzuu ettiğimiz konulara satırarası; önemli bazı başlıklar koyuyoruz..

Ki bu başlıklar da gerçekten halkımızın ve okurlarımızın çok ilgisini çekiyor..

Biz de bu münasebetle güncelliğini koruyan önemli hadiseleri, bu minvalde değerlendiriyoruz..

Sizlerle hasb-i hal ederek, detaylandırıyoruz!..

Bakınız.

Başlık olarak kullandığımız CUMHURİYET İDEOLOJİSİ NEDİR SORUSUNA CEVAP GEREKİR!? ifadesi, yüzyıllık geçmişimizi temsil eden Cumhuriyet kavramı ve uygulaması önem bakımından bize çok şeyleri hatırlattığı gibi; söyletiyor da!...

Örneğin, Cumhuriyet

Kelime ve kavram itibariyle fazilet demektir

Ki fazilet, hüsn-ü niyet, güzel şeyleri bir araya toplamaktır

Toplumsal günlük hayatımızı o mana değeriyle yaşatmaktır

Ne güzel bir şey.

Tabi ki, Cumhuriyet, fazilet manasını taşıdığı zaman bu değerler beraberinde yaşayabilir

Ama mana itibariyle saptırılırsa

Özellikle, ideolojisi yanlış bir ideolojiye dönüştürülürse

Cumhuriyet felsefesi başka manaları bünyesinde taşırsa

Hele hele içimize ithal edilmiş ve hiç de uzaktan yakından bizi ilgilendirmeyen seküler anlayışı benimserse

Laikçilik felsefesine biat ederse..

Hiç kuşkusuz ki, cumhuriyeti fersah fersah mana değerinden uzaklaştırır..

Fazilet kimliğini kaybeder

Millilikten, birlik ve bütünlükten, toplum olabilme anlayışından sapar

Tabiri caizse; despot kimlik kazanır..

Nitelikten çıkar, niceliğe dönüşür

Deyim yerindeyse; Ortaçağ cehaletini yeniden hortlatır...

Ki mevcut uygulama bu yönde ve hal-i lem de meydanda

***

Velhasıl...

Sen cumhuriyeti toplumsal bir meziyet ve fazilet olma prensibinden çıkar

Sonra başka bir kılığa büründür

Zulmün külahını adalet simgesine dönüştür

Ve sonra çık; Demokrasi den, Cumhuriyet den dem vur!

Kim, kime inanır..

Nitekim, zerre-i miskal ne Demokrasinin, ne de Cumhuriyetin hiçbir şekilde mana değeri kalmaz!

İtibar eden de olmaz

Zira Cumhuriyet ideolojisi yıllar yılıdır birileri tarafından sürekli; Kemalizme ve Atatürkçülük keyfiliğine büründürülmektedir

Laikçilik zorbalığına dönüştürülmektedir...

Hal böyle olunca, Demokrasi der demez, Memokrasi olur.

Özetle; içi boşaltılmış bir Cumhuriyetin ideoloji her türlü; fitne ve fesata, mekir ve hileye açık hale gelir

Ortalığı kan gölüne çevirir.

Keyfi katliamlar, cinayetler, iktidarların antidemokratik uygulamaları, hukuksuzluk..

Anlayacağınız!..

Ne kadar sıralarsan sırala olumsuzlukların cirit attığı bir ülke haline gelir..

Rüşvet..

Adam kayırma..

Keyfiyet..

Bürokratik oligarşi..

Siyasi çürümüşlük..

Faiz.

Fuhuş..

Uyuşturucu..

Kumar..

Hırsızlık..

Yolsuzluk..

Soygun..

Husumet..

Düşmanlık..

Terör..

Devlet bütçesini carcur etme..

İhale emparyalizmi..

90 yıldır; ülkemizde kan gövdeyi götürüyor..

Velhasıl enva-i olumsuzluklar..

Hal böyle olunca; der demez ülke muz cumhuriyetine mi döndü demek sorusu akla gelir?..

***

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ MÜ?

Dün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günüydü!

Ülkemizde ve KKTCde de kutlandı.

Bize göre sadece şekli bir kutlamadır ve bir anmadır.

Zira kadın eğer bugün Kadın yerine Emtia haline getirilmişse

Kadın, iffet, namus, haya ve utanma timsalini yaşayıp temsil etmesi gerekirken

Ne yazık ki; günümüz açısından vaziyetin ikmali tam tersinedir.

Nerdeyse her platformda kadın ön planda tutuluyor, ama çok kötü bir şekilde kullanılıyor...

Karakterine, annelik vasfına ve ciddiyetine yakışmayacak şekilde kadın orta yerde ezilip gidiyor.

Bakınız geçtiğimiz Şubat ayı içerisinde; tam 45 kadın vuruldu, öldürüldü, infaz edildi.

Bunun sebeb-i mucibesi nedir?

Kadının hangi ideolojiye hizmet edip etmediği malumumuz değildir tabii ki.

Ama anılan ve konuşulan ortamın yüzde 80i ya namus meselesidir, ya karı-kocanın birbirini aldatmasıdır, ya da ekonomiksel sıkıntıdır, fakr-u zarurettir.

Veya da uyuşturucu ve alkol bağımlılığıdır...

Bu öldürülen kadınların suçu herhalde camiye gittikleri için değildir.

Medrese tahsili okudukları için de değildir.

Annelik görevini yaptıklarından dolayı da değildir.

İşte bu nedir? sorusunu mevcut sisteme sormamız lazım.

Kemalistlik, laikçilik ve Atatürkçülük anlayışına sahip olan zevattan sormalıyız.

İnanın sadra şifa verecek bir cevap alamayız ve bulamayız!

Zira rejimin bünyesinde yaşamakta olan kadının ne kadar başıboş olduğunu, eşi veyahut yakınlarının ona yönelik herhangi bir itham yerine kendine çekidüzen ver, İslami bir kıyafetle dolaşsan da gerçek manada İslamın ruhunu yaşaman lazım denildiği zaman, elbette ki o kadın başını eğer iki elini başının arasına koyar, biraz derinden düşünür.

Ben neydim, ne oldum?

Nerdeydim, nereye gittim?

Bu soruların cevaplanması gerekir.

Ama bunlar ortada yok.

Rasgele kadın vuruluyor, öldürülüyor.

Aile dağılıyor, çocuk varsa yetim kalıyor ve iki aile birbirine düşman oluyor.

Peki, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününün ideolojisi nedir ki?

Her sene kutlanıyor.

Ama kadına hiç ama hiç yeteri kadar fayda vermiyor.

Kadını üstün seviyeye getiremiyor.

Hakkıyla okumuş, ailesine bağlı, varsa çoluk çocuğunun anneciliğini yapmayı kendine görev telakki eden o kadın elbette ki kutsaldır, muhteremdir.

Ve ne gerekirse yapılmalıdır.

Ama tam tersine hiç İslama inanmayan bir kitle, her nedense kadının hakkını arıyor, kadının hakkına sahip çıkıyor ve kadını haksız yere pohpohluyor ve kadını ailesine hücum ettiriyor.

Oysaki tamamıyla aynı bu ideolojinin peşinde olan kişiler mi veyahut zevatlar mı dersiniz

Hiçbirisi 8 Mart Dünya Kadınlar Gününün kutlamasından zerre kadar anlamıyor?

Ki, uzaktan yakından da alakaları ve samimiyetleri yoktur.

Kadını makyajlayarak, pohpohlayarak, hak etmediği yerlere sürüklemektedirler

O kadının kadın hakkı olarak kutlamak değil, bana göre sefilleştirmektir..

Utanma ve haysından mahrum bırakmaktır.

Nitekim kadın hakkı diyenler, Doğu Gutaya seyirci olarak bakanlar acaba o bakışlarından utanmazlar mı?..

8 Mart Dünya Kadınlar Günü aldatmacasına tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kadın hakları diye ortalığı inletenlerin Suriye için, Doğu Gutadaki binlerce kadın için tek bir söz ettiklerini duydunuz mu?

Suriyede çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 1 milyon insanın katledilmesi karşısında kıllarını kıpırdatmayanların kadın hakları konusundaki sözlerinin ne anlamı olabilir?

Bunlar sadece şovmen; asla kadın hakları savunucusu değil diye konuştu.

En derin saygı ve sevgilerimle..

Hayırlı cumalar..