“FETÖ İLE İLTİSAKI OLAN ÖNEMLİ İNSANLARA DOKUNULMUYOR!?” (II)
Eklenme: 3/1/2019 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzre dün 28 Şubatın 22. yıl dönümüydü.

Bu meşum, menfur, lanetli, post modern cuntacıların kirli hareketinin sene-i devriyesiydi!

Türkiyenin, yani kutsal coğrafyamızın yaşadıklarına ve maruz kaldıklarına maks kaderi mi diyelim?..

Siz deyin..

28 Şubatın kara lekesi hiç tartışmasız Türkiyeyi 50 yıl geriye götürdü

Sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel alanda; adeta bir gerileme devri yaşattı...

Devletin zırhlı araçlarıyla, paletli savaş tanklarıyla, Mehmetçik denilen askerlerle, kendi batıl, yanlış, küfri mefkrelerini meşrulaştırmak için, meşru hükümeti alaşağı etmek istediler

Ki dönemin Başbakanı merhum Erbakan ile Doğru Yol Genel Başkanı Sayın Tansu çiller Hanımefendinin koalisyonu iktidardı..

Refah partisi yüzde 21-22 bandında oy almıştı.. Seçimlerden birinci parti çıkmıştı..

Refah-Yol hükümeti, kurulur kurulmaz, siyasi oyunlar, askeri cunda anlayışı harekete geçti

Özellikle dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel

Darbe organizasyonunun perde arkasındaki isim

Harekete geçti..

Koz olaraktan, irtica hortladı deyip, Askerleri sahaya sürdüler..

Darbeci ruha ve zihniyete sahip dönemin komuta kademesi devreye girdi..

Tanklara, tüfeklere sarıldılar

İlk icraatları tankları Sincanda yürütmek oldu..

Halk darbe oldu sandı..

Ne yazık ki, tankları yürüten O darbeci generallerin omuzlarında şerefli TSKnin üniformaları vardı

Halk adına, millet adına, gerçekten üzücüydü..

Ve derinden derine, düşündürücüydü..

Neden mi?

Zira onlar ve onlar gibi düşünenler birer piyondu..

Darbenin gerçekleştirilmesi için arkalarında duranların zerre kadar ülke menfaatini düşünme gibi bir kaygıları yoktu..

Ki düşünmüyorlardı da?

Sadece rant, çıkar, devletin imknlarını ele geçirme planları vardı..

Devlet ve milleti birbirine düşmanca çatıştırarak, olayları kendilerine talihli kuş olarak, belirliyorlardı..

Devletin taht-ı saltanatına oturmak, için şer üzerine şer organize ediyorlardı..

Yoksa merhum Erbakanın bu ülkeye fayda getirmekten başka herhangi bir düşüncesi ve siyasi hamlesi yoktu.

Tek hedef; Türkiyeyi ileriye götürmekti!...

***

Sevgili okurlar

Hani bir söz var.. Ki tarihe altın harflerle yazılan bir sözdür..

Denir ki..

Su uyur, düşman uyumaz..!

Ne yazık ki, Türkiyeye ve milli iradeye diş bileyen içteki ve dıştaki hainler henüz bitmiş değil..

Dün cirit atıyorlardı, ama bugün siyasi iradenin güçlülüğü karşısında pusuda bekliyorlar..

Kuzu postu giymiş kurt misali!

Fırsat kolluyor..

Diyeceksiniz ki; kollamaz mı? kollar..

Ülkeyi gerileten..

Milyonlarca insanın hayatını ve hayallerini yıkan, karartan..

Cezaevlerinde ömür çürüten

Andıçlanan..

Fişleyen..

Aileleri sakıncalı gösterip, iflaslar yaratan o şer zihnin akımındaki aktörlerden hesap soruldu mu?..

Yaptıkları zulümler telafi edildi mi?

Karartılan hayatlara şifa olundu mu?

Değil..

Ki 28 Şubatın üzerinden; 22 yıl geçmesine rağmen!..

Cuntacılar, hala da ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşmaya devam ediyorlar

O günün mağdurları; Darbecilerin cezasız kalmasına isyan ediyor

Yıllarımızı çalan, ülkemizi büyük zarara sokan bu hainlerin hesabı, bugün sorulamadı..

Hesap, mahşere kaldı görüşü hakim

Bakınız, Akit Gazetesi dünkü sürmanşetinde şu başlığı kullanmış..

28 ŞUBAT CUNTACILARI LANETLE ANILIYOR

22 yıl sonra olsa dahi hiçbir zaman kirlenmeyi, kötülükleri halk ve basın unutmayacaktır.

Yerle gök arasındaki melaikeler unutmayacaktır.

Vicdanların derin sayfalarından, nakşedilmiş bu hain planların alçalışı silinmeyecektir.

İki tane çıkarcı, hasbelkader generallik unvanını almış cuntacı

Birisi dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı..

Diğeri, Orgeneral çevik Bir

Fotoğraflarına bakıldığında Türkiyenin ne kadar şanssız bir ülke olduğunu ortaya koyuyor..

Ne olmuştu da bunlar ısrarla merhum Erbakanın Başbakanlığını istemiyorlardı.

çok değerli bir Başbakan Yardımcısı Tansu çillerin de Başbakan Yardımcılığını istemiyorlardı.

çünkü ikisi de gerçek manada Müslüman, muhafazakrdı.

Tabii 28 Şubat, sıradan anlatılacak bir olay değil.

Dersini, talimatını İsrailden alıyorlardı.. Ki zaten İsrail de hep onları davet ediyordu.

Ağlama duvarı önünde ayin yapıyorlardı.

Sonra da gelip Türkiyede Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturuyorlardı.

Şımaran bu tıynetsiz anlayış, Allaha şükürler olsun ki artık, zayıf, güçsüz konumdadır..

***

Ne yazık ki...

O süreçte onlarca bankayı hortumlayanlar

Milli iradeye arsızca parmak sallayan medya patronları

Başörtülü yavrularımızın eğitim hakkını engelleyen rektörler..

Ve bütün bu zulümlere çanak tutan bürokratların hiçbiri yargı önüne çıkarılamadı.

Hesap sorulmadı..

Bir kaç general dışında..

Ki ağırlaştırılmış müebbet cezası alan 21 kişi yaşlarının ilerlemiş olması sebebiyle denetimle serbest bırakıldı.

Bu cuntacılardan 11i ölürken diğer 10 kişi ise zamanaşımından yırttı.

Ülkeyi yarım asır geriye götürdüler.

Maddi ve manevi yönde büyük yaralar açtılar.

***

28 Şubatın en önemli sebeplerinden biri de hiç kuşkusuz ki cuntacıların, devleti sömürmesinin engellenmesi oldu.

çünkü, Erbakan Hocanın akıl dolu uygulamaları sayesinde devletin öz kaynakları ilk defa vatandaşlara doğru aktı.

Memur maaşlarına büyük zam yapıldı..

Ekonomide Havuz Sistemi kuruldu

Denk bütçe oluşturuldu..

İşte bunlar seküler zihniyet sahibi şer oluşumları rahatsız etti.

çekiç Güçün sonlandırılması

PKKnın bitirilmesi için stratejik hamlelerin yapılması

Tüm bunlar, terörden nemalanan rantçıların huzurunu kaçırdı.

Nitekim suni bir irtica yaygarası koparıldı

Darbe heveslileri, 54. Hükümetin yıkıldığı MGK toplantısına kadar kara propaganda olarak; hep irtica, irtica deyip durdular..

Üniversite kapılarında ikna odaları oluşturuldu..

Genç kızların başörtülerine el atıldı.. Binlerce başörtülü genç kız; üniversite kapılarından, gözyaşlarıyla döndü..

Gaye; İslami bir nesil olmasın..

Türkiye seküler, batıl bir fikriyatın hegemonyası altına girsin..

Siyonizmin, emperyalizmin her daim borusu çalınsın..

Ordu evlerinde..

Askeri kışlalarda, başörtülü analar, bacıların girişine bile tahammül edilmediği gibi; olanda meslekten ihraç ediliyordu..

Despotik, totaliter bir yönetim anlayışı

Velhasıl..

Millet olarak bedeli ağır olan 28 Şubatın bıraktığı izler, hafızalara kazınmıştır..

Bu millet o dönemi ne unutur, ne de unutulmasına izin verir..

Nitekim, dün ülkenin dört bir yanında millet meydanlara çıkıp; 28 Şubata lanet yağdırdı..

Bu tarihsel bir duruştur!.

Anlayan için..

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı cumalar..