57 YIL ÖNCEKİ VE SONRAKİ TÜRKİYE’NİN GÖRÜNTÜSÜ!? (II)
Eklenme: 9/20/2018 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Başkan Erdoğanın yeni Türkiyesi

Yani 57 yıl önceki Türkiye ile 57 yıl sonraki Türkiyenin çehresine bakar isek..

Bugün, ter-ü taze ve berrak

Her gün biraz daha parlayan, dünyayı ışıklandıran bir Türkiye söz konusu!..

Tahrandaki, Türkiye-Rusya-İran üçlü zirvesinden sonra Erdoğanın çok kısa bir süreç içerisinde Rusyanın Soçi kentine gidip mevkidaşı Putin ile İdlib hakkında yaptığı görüşme ve sağlanan mutabakat takdire şayandır..

Hele ki, altına imza atılan mutabakatın içeriği tüm dünyaya parmak ısırtmıştır..

Adeta dünyaya bir ders vermiştir...

Amerika ve NATO ittifak ortaklığına rağmen

Erdoğanın Soçide Putin ile yapmış olduğu görüşme ve İdlibde kesin olarak ateşkes kararının alınması, her iki tarafça atılan imzalar, gerek NATO için, gerek Amerika için ve gerek tüm dünya için bir ders-i ibret teşkil etmektedir..

Lozan anlaşması gibi, Erdoğan olayları tersyüz etmiyor

Bilakis, toplumu olayların gerçek yüzüyle buluşturuyor

İşte çalışma stilimiz bu.. Zafer üstüne zaferleri de bu ilkelerimizle alıyoruz diyerek, NATOyu da Amerikayı da hatta BMyi de, dünya kamuoyunda rezil-ü rusva etmiştir..

Atıl hale getirmiştir

Onların hayallerini kursaklarında bırakmıştır

Ki daha da bırakaçaktır

***

Bakınız dün Gaziler Günüydü..

Erdoğanın Beştepe Millet Kültür ve Kongresinde günün önemine binaen düzenlenen törendeki konuşmasının muhtevası; apayrı bir meziyet içermekteydi..

Konuşmasıyla, Türkiyemize ve tüm insanlığa yeni bir tarih okuma sayfasını açtı

Türkiyenin ekonomiksel olarak Amerikanın, İsrailin, diğer dış mihrakların, hatta içimizdeki bazı unsurların ve faiz lobilerinin ablukası altına alınması, komplo teorilerinin üretilmesine rağmen; dimdik ayaktadır dedi..

Erdoğan bir kez daha halkı provokasyonlara karşı uyardı..

Ve hedefler noktasında da; ümitlendirdi.

Özellikle, Ekonomiksel sıkıntının olmadığını söyledi...

Bakınız, Başkan Erdoğanın ağzından çıkan o sözcükler

Kriz, mıriz filan sakın ha bunlara aldırmayın, bunların hepsi manipülasyondur, bizde kriz filan yok, evvelallah güçlenerek geleceğe yürüyoruz, daha da güçleneceğiz

İşte resmi bir ağızdan, böylesine halka verilen güven ve yarınlara dair ümitler, moralman da olsa halkı çok ümitlendirmiştir, çalışma azmini daha bir artırmıştır.

Evet, gerçekten her ne kadar doların kurşun gibi kur farkı halen risk teşkil ediyorsa

Halk arasında ticari ve ekonomiksel sıkıntılara neden olmuşsa da; Erdoğan dünkü konuşmasında tehlikenin geçtiğini müjdeledi..

Türkiye gerçek rotasına girmiştir..

Güven, istikrar, huzur ve ekonomiksel gelişme; daha bir güçlü şekilde, ikmal edilecek?

Yeni bir Türkiye

Yeni bir ekonomi

Ve yeniden bir huzur ve refah sözünün teminatı.

Elbette ki, tüm bunlar yeni bir Türkiye için olmazsa olmazdır.

Herkes kendi çapında çalışma alanlarını geniş tutarak, hayat akışı içerisinde günlük çalışma hızını artırarak yeni bir Türkiyenin yaşam biçimlendirilmesine katkı sunması gerekiyor..

Elbirliği şart.

Hiç kuşkusuz ki bunların hepsi güzel ve hoş, yarınlar için atılması gereken adımlardır

Zaten bir devlet büyüğüne de; böylesi bir duruş ve toplumsal birlikteliği oluşturmak yakışır.

Ancak şu hakikatı da gözardı edemeyiz..

Bu millet aç kalabilir, susuz, ekmeksiz de kalabilir.

Ama inanç ve iman paralelinde İslam kültürünü alamayan bir gençliğin varlığını hiçbir zaman içine sindiremez

Kabullenemez..

Onsuz olamaz...

Nitekim Başkan Erdoğan, Tek tipçi, yasakçı, öğrencinin tekamülü yerine formatlanmasını esas alan eski eğitim öğretim mantalitesini bir daha geri gelmemek üzere rafa kaldırdık dedi.

Erdoğanın her hususta yaptığı bu tür konuşmalar milletimize yeni ümitler dağıtmaktadır.

Evet, 2018-2019 eğitim öğretim yılına çok önem vererek, yeni bir eğitim sistemini getireceğine dair vaatte bulundu..

Ki Erdoğan şöyle dedi..

Türkiyenin geleceği aydınlık bir gelecektir.

Artık tek tipçi ve yasakçı zihniyet, milli eğitim camiasında olmayacaktır

Bu beyan, satır arası geniş bir muhtevaya sahiptir..

Yarınlara geniş bir perspektifte bakan bir devlet adamı anlayışını ortaya koymaktadır..

Bu milletin gençlerini artık bayatlamış, Seküler, CHPnin Kemalist anlayışından uzak tutmak gerektiğini ifade ediyor..

Ter- taze, imanlı bir gençliğin yetişeceğini işaret etmektedir..

Böylece, Erdoğan bir kez daha halkın teveccühüne mazhar olmuştur..

Duasını almaktadır

Bu millet, bu ülke, 24 saat elini, avucunu göklere açarak, böyle bir devlet büyüğüne her daim dua etmektedir..

çünkü, şu hakikatın idrakine varmıştır

Kemalist, Seküler bir anlayışla, zorba, yasakçı, tek tip karma bir eğitimle bu milletin gençliği bir yere varamaz

Bundan sonra da varamayacak

96 yıldır, bir arpa boyu kadar ilerleme kaydedilmiş değil..

Bilakis, sürekli kaybeden, yıkımla, terörle, şiddetle, benliğini yitiren bir gençlikle; boğuşmuştur?..

Onun için, eski tas eski hamam demiyor..

Böyle gelmiş, böyle gidecek prangasını üzerinden atıyor

Yeni Türkiye, imanlı ve inançlı bir nesil!...

Ümit varız.

***

Bu itibarla Bediüzzamanın bu güzel vecizelerini dile getirmemek mümkün değil.

Vicdanın ziyası, ulm-u diniyedir.

Aklın nuru, fünun-u medeniyedir.

İkisinin imtizacıyla hakikat tecell eder.

O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder.

İftirak ettikleri vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile ve şüphe tevellüd eder.

O büyük Üstadın bu sözü, bize göre Milli Eğitim Bakanlığın en üst köşesine altın harflerle yazılması gerekir

Tüm okulların, sınıfların baş köşesinde; levhaları asılmalıdır..

Göreceğiz ki, o eski günler geride kalacak..

Ne uyuşturucuya bulaşmış gençler..

Ne okul çevresinde cirit atan torbacı uyuşturucu satıcıları..

Ne şiddet,

Ne terör..

Ne fuhuş ve ahlaki, erozyon

Zerre-i miskal; toplumda ve gençlikte yaşanmaz hale gelir

Tabi ki, bu da Milli Eğitim Bakanına ve devletin gerçek çalışma azmine bağlıdır.

* * *

Hep deriz..

Eğitim de, öğretim de, yalnız kağıt üzerindeki diplomadan ibaret değildir..

Biz Diplomalı kara cahillerin yetiştirilmesini istemiyoruz

Biz İlim ve irfan ile donatılmış ter taze bir gençliğin varlığını istiyoruz...

Nitekim İstiklal Marşımızın banisi merhum Mehmet Akif Ersoy ne diyor; Ey millet uyan!..

Bakınız, o şiirinde nasılda bizleri uyarıyor ve hakikatleri satırlarına nakşediyor

***

Eyvah! Bu zilletlere sensin yine illet...

Ey derd-i cehalet, sana düşmekte bu millet,

Bir hale getirdin ki, ne din kaldı, ne namus!

Ey sine-i islama çöken kapkara kbus,

Ey hasm-ı hakiki (derçek) , seni öldürmeli evvel:

Sensin bize düşmanları üstün çıkartan el!

Ey millet uyan! Cehline kurban gidiyorsun!

İslamı da batsın, diye tutmuş ye diyorsun!

Allahtan utan! Bari bırak dini elinden...

Gir leş gibi topraklara kendin, gireceksen!

Lakin ne demek bizleri Allah ile iskat (susturmak) ?

Allahtan utanmak da olur, ilim ile... Heyhat!

***

Hele hele Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin Barla Hayatındaki İslam lemine uyarı seslenişi bize ibret vermez mi?

Bakınız, Bediüzzaman şöyle diyor;

Ey lem-i İslm!..

Uyan, Kurna sarıl, İslmiyete madd ve mnev bütün varlığınla müteveccih ol!

Ve Ey Kurna bin yıllık tarihinin şehadetiyle hdim olan ve İslmiyet nurunun zemin yüzünde nşiri bulunan yüksek ecdadın evldı!

Kurna yönel ve onu anlamaya, okumaya ve onu anlatacak, onun bu zamanda bir mucize-i mnevsi olan Nur Risalelerini mütala etmeye çalış.

Lisanın, Kurnın yetlerini leme duyururken, hal ve etvar ve ahlkın da onun mnsını neşretsin; lisan-ı hlinle de Kurnı oku.

O zaman sen, dünyanın efendisi, lemin reisi ve insaniyetin vasıta-i saadeti olursun.

En derin saygı ve sevgilerimle