BATILILAR DÜNYAYI, SEKÜLARİST KEMALİSTLER İSE TÜRKİYE’Yİ CEHENNEME DÖNÜŞTÜRDÜLER!? (III)
Eklenme: 8/27/2020 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Gerçekten yüz yıllık maks bir geçmişe dair Türkiyenin başına gelen baskıcı ve antidemokratik uygulamalar, milleti inim inim inletmiştir.

Bu memleketin evlatları, dininden, inancından, gerçek maarif kültüründen, tarihinden oldukça uzaklaştırılmıştır..

Ve bu anlayış bugüne kadar yaşaya gelmiştir.

1923ten itibaren, 1950lere kadar baskıcı, tek parti şeflik ve dipçik dönemi, bu ülkeye ve millete yaşatılmıştır...

1950de demokratik seçimlerle Demokrat Parti iktidara gelmişse de, ömrü 10 sene sürmemiştir..

İhtilal yapıldı..

Demokrasi ve parlamentonun iradesi elinden alındı..

Bir kez daha İttihat Terakki Partisinin anlayışı ikmale geldi..

Üç tane devlet adamı idam edildi..

Bu da tamamıyla İsmet İnönünün direktif ve talimatları doğrultusunda yapıldığı ifade ediliyor..

Dinsizlik ve inançsızlığın hükümferma bulunduğu o dönemde, dünkü yazımızda da belirttiğimiz gibi nice ulemaların varlığı ortadan kaldırıldı..

Tabiri caizse ümmet limsiz kaldı, ulemasız kaldı, camiler kapatıldı..

Medrese ve tekkeler kapatıldı.

Adeta dinsizlik, inançsızlık, hükümferma olduğu dehşetli bir devirde bu millete zulümler yaşatıldı..

Zulmün en dehşetlisi de İslam dinine inanan, toplumun en ağır köşe taşı durumunda olan ulema kesimi devlet eliyle, yönetimler tarafından hasım görüldü..

Hakarete maruz bırakıldı, kimilerini de idam etti.

Kimileri sürgün edildi..

Kimi ulemalar da, despotça anlayışa karşı ülkeyi terk etmek zorunda kaldı..

* * *

Evet, sevgili dostlar.

Nitekim, o dönemde hedef alınan alimlerden biri de, Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleri idi..

Baskılar gördü, sürgünler yaşadı, zindanlara atıldı..

Bakınız, Bediüzzaman Hazretleri sürgüne mahkum edildiği Barla Hayatıyla alakalı talebeleri şöyle bir takriz yazmışlardır...

Evet, Bediüzzaman Said Nurs, Barlada ikamete memur edilip Risale-i Nuru telif ettiği seneler, yukarıda bir nebze zikrettiğimiz gibi, zerreyi dağ gibi kıymetlendiren ehemmiyetli seneler idi.

Nasıl ki kışın dondurucu soğuğunda ve ağır şerait altında bir saatlik nöbet, bir sene ibadetten hayırlıdır.

Aynen öyle de, o zaman-ı müthişede, değil yüz otuz risaleyi, belki iman ve İslmiyete dair hakik bir tek risale yazabilmek dahi, binler risale kıymet ve ehemmiyetinde idi.

Evet, dinsizliğin hükümferma olduğu o dehşetli devirde, ehl-i din, terzil edilmeye çalışılıyordu.

Hatt Kurnı dahi tamamen kaldırmak ve Rusyadaki gibi din akideleri tamamen imha etmek düşünülmüş; fakat millet-i İslmiyece bir aksülmeli netice verebilmesi ihtimali ileri sürülünce bundan vazgeçilmiş, yalnız şu karar alınmıştı: Mekteplerde yaptıracağımız yeni öğretim usulleriyle yetişecek gençlik, Kurnı ortadan kaldıracak ve bu suretle milletin İslmiyetle olan alkası kesilecek..

Bütün bu dehşet-engiz plnları çeviren o müthiş fitnenin menbaları, şimdiki din inkişafın muarızı ve düşmanları olan haric dinsiz cereyanların reisleri ve adamları idi.

Evet, Türk milleti içerisinde meydana getirilen o dehşetli hadisatın içyüzünü, tafsiltını, istikbalin hakikatperest tarihçilerine ve bunları, şimdi Demokrat idaredeki serbestiyetle bir derece neşretmekte olan İslm-Türk muharrirlerine havale ediyoruz.

Bizim vazifemiz, yalnız ve yalnız hakaik-i imaniye ve Kurniye ile meşgul olmaktır. Biz yalnız ve yalnız iman ve İslmiyet cereyanındayız.

Evet, o dallet ve zındıkanın en azgın devirlerinde Bediüzzaman Said Nurs, daim nezaret ve tarassut altında ve böyle müthiş ve pek çok ağır şerait içerisinde idi.

Nemrutların, Firavunların, Şeddadların ve Yezidlerin yapamadığı zulümlerin envı Bediüzzamana yapılıyordu.

Ve yirmi beş sene böyle devam etti.

O zaman lem-i İslm, maddeten fakirdi ve müstevlilerin esaretinde bulunuyordu.

Bütün gizli fesat ve dinsizlik komiteleri, hem Türkiyede, hem lem-i İslmda müthiş faaliyetler yapıyor ve taraftarları onları destekliyor ve hepsi de İslmiyet aleyhinde ittifak ediyorlardı.

İşte, Risale-i Nur, Asr-ı Saadette, İslmın cihanı fetih anahtarları hükmünde olan Bedir, Uhud muharebelerinin ehemmiyeti nevinden bir kıymeti ihtiva eden bir zamanın mahsulüdür ki, vesile olduğu hizmet-i imaniye ve ifasında bulunduğu mnev cihad-ı diniye, tarihte Asr-ı Saadetten maada hiçbir zamanda görülmemiş bir azamettedir.

Eli kolu bağlı hükmünde olan Bediüzzaman Said Nurs, öyle dehşetli bir esarette, nefiy ve inzivada telif ve neşrettiği yüz otuz parça Risale-i Nur eserleriyle, beliğ bir hatip olarak Anadolu mescidinde ve lem-i İslm cmiinde konuşuyor, ehl-i İslma Kurndan aldığı dersini tekrar ediyor.

Güya Bediüzzaman Said Nurs, on dördüncü asr-ı Muhammednin ve yirminci asr-ı Mildnin minaresinin tepesinde durup, muasırları olan ehl-i İslm ve insaniyete bağırıyor ve bu asrın arkasında dizilmiş ve müstakbel sıralarında saf tutmuş olan nesl-i ti ile bir mürşid-i zam, bir müceddid-i ekber olarak konuşuyor.

* * *

Evet, sevgili dostlar.

Yakın tarihimizde bu milletin başına örülen kirli çorapların baş imalatçıları CHPdir, onun yandaşlarıdır ve onun kilit noktalarıdır.

Tüm bunlar o gün; İttihat Terakki Cemiyetinin gölgesinde inşa edildi.

Yakın tarihimiz boyunca hükmen de olsa, bu millet onları iktidara getirmediği halde, hükümranlıklarını, hükmen varlıklarını, istibdadlarını sürdürmektedirler.

90-100 yıldan beri her ne kadar gelen giden iktidarlar olmuşsa da ne çare ki hiçbirisi CHPnin, yani Kemalist ve laikçi anlayışlardan zerre kadar taviz verememiştir.

Biat edici olmuştur..

Laikçiliğin ve Kemalizmin gölgesinde bu milleti inim inim inletmişlerdir.

Ama ne zaman ki AK Parti iktidara geldi...

Recep Tayyip Erdoğan liderlik makamına oturdu..

Gerek Başbakanlığı döneminde olsun, gerek Cumhurbaşkanlığı döneminde olsun.

CHPnin ülkenin kılcal damarlarına nüfus eden anlayışını, kısmi de olsa silme ve yok edebilme adına büyük uğraşlar vermektedir..

Azda olsa, kirli hegemonyaya dur diyebilmiştir..Öyle inanıyoruz ki; demeye de devam edecektir..

Bakınız, Ağustos ayının bir Zafer ayı olduğu herkesin malumudur.

Özellikle 1071de Selçukluların Anadoluya ayak bastığı gün itibariyle Bizanslıların Anadoludan kovulmuş olmalarının zafer yıl dönümü..

Her zaman Ağustos ayında, bu zafer kutlanıyor.

Cumhurbaşkanımız her sene olduğu gibi bu sene de bu kez Bitlisin Ahlat ilçesindeki kutlamalara katıldı.

İki günden beri Ahlatta bulunan Cumhurbaşkanı, bu inanç paralelinde ümmetin bir milli ittifakı olma hasebiyle, halkın arasında bulunuyor..

Yapmış olduğu konuşmalar, milleti ümitlendirmektedir.

Ümit var olunuz ki yıllar öncesinden hegemonyasını sürdüren CHP ve ihtilalcı, darbeci hegemonyaları son bulmuştur.

Yeni Türkiye, imanla, İslamla tanışmak üzere yola çıkan yönetimlerle var olacaktır.

Başta Erdoğan dhil olmak üzere

En derin saygı ve sevgilerimle.