BU RUH HİÇ SÖNMEYECEK!
Eklenme: 7/16/2018 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan diyor ki;

15 Temmuz ruhu hiç sönmeyecek, şehitler kalbimizde, gaziler bağrımızda...

15 Temmuzdaki hain darbe teşebbüsünün bastırılması, Erdoğanın iman ve inanç kuvvetinin bir sonucudur.

15 Temmuz Destanı başlığıyla gazeteler için kaleme aldığı yazıda;

FETÖcü hainlerin kanlı darbe girişimlerine karşı milletin tarihte eşine az rastlanır büyük bir zafer elde ettiğini söyledi.

Bu millet o gece gerçekten genci, yaşlısı, kadını, erkeğiyle büyük bir direnişe imza attı.

Türkiye 15 Temmuz direnişiyle sadece darbeyi püskürtmedi, aynı zamanda tüm dünyada demokrasinin şeref ve haysiyetini de kurtardı.

Gerçekten Başkan Erdoğanın bu güzel vecizeleri, altın harflerle yazılıp tarihe geçmesi gerekir.. Ki geçecektir de

çünkü çok anlamlı manalar taşımaktadır.

Türkiyenin, hatta İslam dünyasının parlak nurlu geleceğinin de müjdeleyici ifadeleridir.

Erdoğan, Cuma günü Hacı Bayram-ı Velide Kabine üyeleriyle beraber Cuma namazını kıldı.

Dua etti

Ve ardından, 1920deki tarihi o ilk Meclis binasına gitti.

Kabine üyeleri..

Partililer

Bir kez daha, o tarihi anı yaşattı

Erdoğan kürsüye çıkıp konuştu..

Duygulandı..

Ve yerli yerinde Kuran-ı Kerimin 2. suresi olan Bakara suresinin 1. ayetinden 4. ayetine kadar; okudu

Mesajlarını da bu minvalde verdi..

Sayın Başkan Erdoğanı tebrik ediyoruz, kutluyoruz

Ve Allah razı olsun diyoruz.

Başkan Erdoğanın bu tavır ve hareketlerinin ne kadar İslama uygun ve milli iradeye sahip olduğunun bir simgesidir

Bir alametifarikadır.

Türkiye için ve tüm İslam dünyası için; bir umuttur..

Kurtarıcı bir kahramandır

çünkü bugüne kadar gelip-giden hiç bir devlet büyüğü; onun gibi; milli iradeyi sahiplenmemiştir..

Kültürüne..

İnancına..

Medeniyetine..

Ve değerlerine, sahip çıkmamıştır

Erdoğan, dıştaki emperyalist güçlere karşı her daim iman gücüyle meydan okumuştur..

İçimizdeki satılmış, hain münafıkları da artık; derdest etmiştir

Eskiye dayalı inkrcılığa, asimilasyona, destpotizme geçit vermiyor

Şamar üzerine şamar vuruyor..

Yüzyıldan beri bu memleketi sözde milli irade ismi altında yönetenlerin, tüm memleket meselelerini tersyüz ederek, altını üstüne getiren nice satılmış hain ve münafıkların tahtlarını; darmadağın etti

Bu bir çağ atlamadır.

Bu yeni bir doğuştur.

Bu yüzyılın kirli, paslı havasının tar-ü mar edilmesidir

Bir devrin kapanışıdır

Gerçekten her şey orta yerde

çünkü yüzyıla yakın Türkiye rejim ve sistem olarak küfürle, inkrcılıkla, İslamı irtica, gericilik ile aşağılayan kirli emelli, paslı kalpler tarafından, idare edilmek istendi

Ne yazık ki bunlar, devletin kritik köşelerine kadar sızdırılmış, yerleştirilmiş, yasallaştırılmış, siyasetinden tutun da, bürokrasisine kadar, medyasına kadar ve daha neler neler; hepsi birer tehakküm olarak, hükümrandı

Her şey emperyalist batı dünyasının adına yapılıyordu.

Derin odaklardaki locaların, emperyalist, rantiyeci locaların direktif ve talimatlarıyla yapılar oluşturuluyordu..

Karşı çıkanları da; sinsi argümanlar kullanılarak, saf dışı ediyorlardı..

Darbelerle, post modern Batı çalışma Grubu, 28 Şubat gibi

Daha ileriye gidersek 27 Mayıstan tutun da, 15 Temmuza kadar

çok kirli emelli oluşumlar ikmale getiriyorlardı..

Millete rağmen, milleti idare etme adına..

çünkü, bu milleti hazmedemiyorlardı.

Birilerinin lüks yaşam tarzlarını daha da berraklaştırmak, üstün seviyeye getirmek, mezalim odaklarını daha da güçlendirmek için, adeta koyun postuna bürünmüş nice saldırgan çakallar, kurtlar ve tilkiler faaliyet içerisindeydi.

Devleti maddeten ve hükmen adeta işgal etmiştilerdi.

* * *

Evet, sevgili dostlar.

Hilafet-i İslamiyenin yıkılışıyla İslam dünyasını dağıtan, inkrcı bir küfür hegemonyasının milli iradeyi galebe çalması, rasgele bir olay değildir.

Tümüyle içimizdeki münafık Siyonistlerin tıpkı FETÖ gibi, Adnan Oktar ve daha geriye gidersek, Ulusalcı, Kemalist, Atatürkçü geçinen CHP anlayışıyla birlikte HDP/PKK gibi anlayışlarla birleşerek ülkemizi kan gölü haline getirmeye çalışan şer yapılar

Ama Allah fırsat verdi, dönüp dolaştı, kendi başlarına çorap ördüler ve tuzağa düştüler.

Şu 15 Temmuz var ya;

İlla ki yalnız ve yalnız FETÖnün kirli iradesine münhasır kılmak bize göre yanlıştır.

Bu iş ABDnin CIAine bağlıdır, İsrailin Mossadına ve Rusyanın KGBsine bağlı olan kirli bir ittifak olmakla beraber, İngiltere, Fransa, Belçika, ABD ve Almanya dhil

Uydurulan bu tezgh rasgele bir tezgh değildir.

İşte bu tezgah, devlet büyüğü olan Başkan Recep Tayyip Erdoğan sayesinde kökünden kazıldı, lanetlendi.

Tar-ü mar edildi...

Dün akşam ikinci yıl dönümünde o gece anıldı.

Ve Türkiyenin geleceğini müjdeledi.

***

Evet, Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi;

İman hem nurdur, hem kuvvettir.

Tıpkı bugün devleti yöneten ve milli iradeyi temsil eden Başkan Erdoğan, aynı o iman gücünü ruhi derinliklerinde taşımaktadır

Mükemmel bir insan olarak devletimizin de başındadır.

Gönül tevazühüyle milletçe 15 Temmuzdaki yaptıkları fedakrlıklarla ülkeyi alçak darbecilerin elinden kurtardı..

Millet göğüsünü siper etti, şehit oldu, gazi oldu.

Bu destanı hayrıkış ve sahiplenme; çağdaş medeni dünyaya bir ders-i ibret oldu

Ve inşallah bu hamle, dünya çapında gerçek bir aydınlık olacaktır.

Nurdur.

Her gün biraz daha parlıyor ve bize müjdeliyor.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Şunu da burada sizlerle paylaşmadan geçmek istemiyoruz.

Başkan Erdoğan, birinci mecliste yaptığı konuşmada milli mücadele kahramanlarının Türkiyeye kazandırdıkları cihad mücadelesine dair, Akifin şu dörtlüklerini okudu.

Ruhumun senden ilahi şudur ancak emeli

Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli

Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli

Ebedi, yurdumun üstünde benim inlemeli.

Cumhurbaşkanı bu dörtlüğü okurken, ben de izledim.

İnanıyorum ki benim gibi inanan herkes, bu dizelerin okunuşu esnasında tüyleri diken diken olmuştur.

Bu dua, Akifin kalbinden çıkmış bir duadır.

Erdoğanın; Allahtan tıpkı Akif gibi bir daha İstiklal Marşı yazdırmamasını istemiştik, bundan sonra inşallah sadece zafer marşları yazacağız demesi, çok önemlidir.

Ama Görünen köy kılavuz istemez misali

Diyoruz ki cumhuriyetin kuruluşundan sonra, 1925ten 1950lere kadar geçen süreç, Türkiye için ve İslam dünyası için bir fetret devri oldu.

Türkiyeden kovulup, denize dökülen gavur.

Ama arkasında bıraktığı münafık ruhlu, ajan tinetli darbecilerin o gavurun adına mabedlerimize elleri değdi.

Mabedler ortadan kaldırıldı.

Ezanlar da susturuldu.

Türkçeye çevrildi.

Ama 1950de yeni bir ruhla Türkiye direnişe geçti ve bir bir onları yeniden hayata geçirdi.

Başta ezanın Arapçadan Türkçeye çevrilmesi olmak üzere

İmam Hatiplerin kapatılması, askeri kışlaya çevrilen camiler, kadının iffet ve namusunu temsil eden örtüler hep yeniden, yavaş yavaş aslına ve asaletine dönüştürüldü.

***

İnanın, sevgili okurlar.

15 Temmuz şerefsizliği, o önceki mabedlerimize değdirilen namahrem ellerin artık sonuncusudur ve sonudur.

Başaramadılar, başaramayacaklar ve artık Türkiye yeni bir Türkiyedir.

İmanlı bir Türkiyedir

Ezanın şahadetleriyle, Kuranın ayetleriyle yeniden bir Türkiye, yeniden bir demokrasi.

Ama İslam adına demokrasi.

Liberal demokrasi değil.

İnanın, demokrasi kelimesini ağzıma aldığımda gerçek manasını taşıyamadığı için, Türkiyede uygulanmakta olan manasız bir demokrasi olduğu için, telaffuzunda çok zorluk çekiyorum.

Milli iradeyi temsil eden ve sahip çıkan, Kurana inanan ve Kuranı göğsünde taşıyan bir devlet başkanımız vardır.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan vardır.

Allaha güveniyoruz.

Hz. Muhammed (S.A.V)in yolundan şaşırmasın diyoruz.

Ve Başkanımıza güveniyoruz.

Sohbetimize son verirken, sizi Enam suresinin 153. ayetine götürmek istiyoruz.

Ayetin meali aynen şöyledir;

İşte benim dosdoğru yolum (İslam) budur, bu yola uyunuz. Sakın sizi Allahın yolundan ayrı düşürecek yollara girmeyiniz! İşte (Allah), kötülüklerden sakınasınız diye size bu direktifi verdi.

Ayetin orijinal metninin başı şöyledir;

Ve enne hz sırt mustekmen fettebi-hu

En derin saygı ve sevgilerimle.