ÇANAKKALE ZAFERİNİN 104. YILINDAYIZ! (II)
Eklenme: 3/20/2019 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Dünkü sohbetimizde de belirttiğimiz gibi memleket sorunları yumağının başını çeken en önemli hadise; beka sorunudur.

Beka demek, ilelebet kesintisiz yaşam demektir.

Bu da tabiri caizse temeli sağlam, hertürlü zelzeye dayanıklı bina demektir

Eğer ki, temel sağlam bir zemine oturtturulmuşsa, harçı, çimentosu, demiri, kiremiti kaliteli kullanılmışsa, ehil ve liyakatlı ustaların elleriyle, bina inşa edilmişse şüphesiz ki o bina çökmez..

Yıkılmaz..

Her türlü darbeye, sarsıntıya, zelzeleye karşı dayanıklı kalır

Hal böyle olunca, ne korku, ne kaygı ne de beka dediğimiz bir dedirginlik, kalmaz!...

Herşey teminat altındadır..

Yani, Beka sorunu yoktur!

Ama bina sağlam bir temele dayandırılmamışsa

Ehliyetli ustaların elleriyle inşaat malzemeleri tanzim edilmemişse

Fen ve tekniğe uygun malzeme kullanılmamışsa

Kesinlikle o bina uzun ömürlü olamaz

En küçük bir sarsıntı, en küçük bir zelzeleyle yerle bir olur.. Ki, zaman içerisinde zaten çökmeye mahkumdur; o bina!

çünkü çürüktür!

Tabi burada aktardıklarımız, anlatımlarımız mecaz biliminden ibarettir.

Yani meramımız, bir binanın inşaatı değil, devletin kurumsallığıdır!

Devletin sağlam temellere oturtulma şeklidir.

Milli iradeye, inança, tarihe, kültüre dayalı bir yönetim şeklinin varlığı söz konusudur..

Ki bu saydıklarımız devlet binasının temel malzemeleridir..

***

Milletin inancına bağlı kalmak

Bilimsel, teknoloji ve tarihi kültürel değerlere bağlı kalmak

Yani tarihine, kültürel inancına, aba ecdatlarının yaşadıkları ve bağlı bulundukları yüce Kuran-ı Kerimin hükümlerine bağlı kalmakla ancak beka söz konusu olabilir...

Aba ecdatlarımız, atalarımız, büyüklerimiz geçmişte kahramanca, düşmana karşı nasıl hareket etmişlerse ve neyle mücadele etmişlerse, onların yolunda gidilmelidir

Siyasi temel hareketlerine dayalı bir düşünceyle, misyonla hareket edilirse, devlet binası işte o zaman sağlam zemine oturtulmuş demektir.

Eğer tarihini, aba ecdatlarını, kültürünü, iman nokta-i nazarında dayandığı yüce İslam kültürünü ortadan kaldırılıp tozlu raflara kaldırırsa, devlet siyasetini ırkçılık nokta-i nazarına dayandırırsa, işte o zaman dabekanın varlığı söz konusu olamaz.

İşte hal-i lem meydanda

Yakın tarihimiz bize her şeyi gösteriyor.

İnkr etmemek gerekir.

Cumhurbaşkanımız, o büyük devlet adamı, zaten söylediklerimizi vurgulayarak büyük halk potansiyeline karşı daima izah ediyor, anlatıyor ve anlatmaya da devam ediyor.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Cumhurbaşkanının iki gün önceki beyanatlarından birkaç bölümünü sizinle paylaşmak üzere buraya taşıyoruz.

Daha yazacak çok tarih var diyor Cumhurbaşkanımız.

Her yer çanakkale.

253 bin şehidin anısına.

çanakkale zaferinin 104. yıl dönümünde önemli mesajlar veriyor Erdoğan..

çanakkalede tarihi kanla yazdığımızı söyleyen Erdoğan;

Bugün yine yazacağız. Gabarda yazdık, Kandilde yazdık, burada da yazarız.

Biz tarihi 15 Temmuzdaki gibi darbecileri çıplak ellerimizle püskürterek yazdık.

Şanla, şerefle, onurla yazdık.

Daha da yazacak çok tarihimiz var.

Cumhurbaşkanımızın diline sağlık diyoruz.

çok güzel tespitler.

Ancak bunu da yazmadan geçmek istemiyoruz.

Diyoruz ki eğer geçmişteki yazılan tarihimizin, kültürümüzün varlığı söz konusuysa, hiç unutmayalım ki o yazılan tarih Kurana sımsıkı sarılan ecdatlarımızın varlığıyla olmuştur

Onların o misyonunu aksiyona çevirme harektıyla ancak, mümkün olabilir..

Kuransız ve tarihsiz bir bekanın varlığı, bize göre hayaldir.

Yani Kurandan ders almadan, tarihi kültürümüzü simgeleyen ecdatlarımızın iman dolu kahramanlıklarından ders almadan ve onlar gibi yaşamadan sadece seçimden, seçime propagandalarında bulunmak ve seçim arenalarında bekadan bahsetmek, çözüm getirmez!

İnanın, sevgili dostlar.

Var olan bir beka söz konusuysa da, bize göre kısa ömürlüdür

Zira tarih buna şahittir

Ki bu ümmet tarihini, varlığını ve kutsiyetini İslamla idame etmiştir.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Burada Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V)in bir Hadis-i Şerifinin yüce mealini size sunmak üzere yazımıza son veriyoruz.

O yüce İslam Peygamberi diyor ki;

Benim ümmetim istikametini muhafaza ederse, İslam ve Kuran hükümlerinde dürüstlüğüne devam ederse, bin yıl yaşayacaktır.

Eğer istikametini korumayıp, İslam dışı kupkuru ırkçılığı ve İslamsız vatan toprağının varlığı söz konusuysa, bin yıl değil, beş yüz yıl yaşayacak.

çünkü dürüstlüğünü muhafaza etmemiş ondan.

Dürüstlüğün muhafazası ise Kuranın hkimiyetiyle söz konusu olabilir.

Yoksa ırkçılığa dayalı bir siyaset kulvarında devam ederse, o uzun ömür yerine kısa bir ömüre sahip olacak.

Yani tam bir ömürle bekayı sağlayamaz.

Hadisin mana değeri bu...

En derin saygı ve sevgilerimle