DEMOKRATİK LİBERAL TÜRKİYE’DE EKONOMİKSEL SIKINTILAR!
Eklenme: 10/1/2018 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Bir önceki sohbet köşemizde de sizinle paylaşmak istediğimiz önemli memleket meselelerinden biri de; Başkan Erdoğanın ABD ve Almanya ziyaretlerinde gösterdiği performans idi..

Nitekim tarihi performansını şu ifadeyle, taçlandırmıştık

Türkiye küresel bir güç haline geldi

Gerçekten Başkan Erdoğanın dosta düşmana karşı gösterdiği performans, Türkiye açısından inkr edilemezdir...

Nereye gidiyorsa, başı dik olarak ülkesine dönen böylesine bir Cumhurbaşkanına, Cumhuriyet döneminde ilkez rastlanılmaktadır

Bundan sonra da, yerini dolduracak, aynı performansla ülkesini yönetecek bir idarecinin çıkacağını sanmıyorum

Ancak şunu da hemen belirtmeden geçmek istemiyoruz.

Gerçekten Türkiye, ülke olarak bugün ekonomiksel çıkmaza girmiştir...

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ile Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın gösterdiği çok büyük çabalara rağmen, döviz olarak dolar, euro başını almış gidiyor.

Her ne kadar görünümde bir iniş-çıkış söz konusu ise de geçmişimize baktığımızda, bundan 15-20 sene önce bir dolar 2-3 lira civarında seyrediyordu...

Ama şimdi, 6 küsur lira oldu.

Piyasa olarak hele hele dolar veya euro bazında borçlanan sermaye sahipleri ve yatırımcılar ne yapacak?

Sorunlarına nasıl bir çözüm bulacak?

Geleceklerini nasıl garanti altına alacak?..

Döviz kuru kurşunundan nasıl yara almadan kurtulacak?

Ne yazık ki, tüm bu sorular ve sorulara karşı verilebilinecek cevap; bir muamma!

Bize göre verilecek bir yanıt, pekde görünmüyor.

Türkiye gittikçe ekonomiksel olarak gerilemektedir

Her an için ekonomiksel çöküş ile karşı karşıya olduğumuz gerçeğini görmemiz gerekir

Ki kaçınılmazdır...

Zira Türkiye yıllardan beri liberal bir demokrasiyle yönetilmektedir

Ki bu paralelde yürütülen siyaset

Kısacası demokratik çoğulcu parlamenter sisteminin yürürlükte olduğu süreden beri hiçbir hususta, liberal ekonomi sadra şifa verir bir ekonomiksel güç dengesi oluşturmuş değil

* * *

Yukarıda ifade etmeye çalıştığım gibi bundan 15-20 yıl önce dolar 2-3 lira seyrederken, birden bire 6,50 liraya yükselişi, euronun 7,50 liraya yükselişi, bizim söylediklerimizin birer kanıtlayıcı delilidir.

Türkiyeyi bir kurtuluş sahasına çıkarıp, rahat nefes aldırma hali görünmüyor.

Zira liberal demokrasiyle yönetilen bir ülkede, siyasetin uygulamaları da aynı o paralelde yürüyorsa, tekrar denenmesine veyahut deneyime alma beklentisi bize göre abesle iştigaldir.

Zirar denenmiş denenmez!..

Mevcut siyaset ve politikanın adı; liberal demokrasidir.

Liberal demokrasi, ülkeyi oldukça ahlaki çöküntülere götürdüğü gerçeğini kimse inkr edemez.

çünkü, herşey ulu orta yerde...

Toplumsal çürüme hareketi, her alanda hızını almış gidiyor.

Türkiye, nerdeyse kasırga veyahut tsunami felaketi gibi bir ahlaki çöküntüyle, toplumsal çürümenin girdabına girmiştir..

Burada günü gününe örnek verecek olursak, ciltlerle kitap yazmak gerekir.

Görünen köy kılavuz istemez örneğiyle yola çıkarsak

Her şey tüm çıplaklığıyla ortadadır.

Ama bu hal, yeni bir hal değildir.

çok eski bir haldir...

* * *

Yani Tanzimat Fermanından tutun da, Sultan Abdülhamidin tahttan indirilişine kadar..

Pek tabi ki, 1909larda kurulan İttihat ve Terakki Partisine kadar

Ve bu partinin üyelerinin Osmanlı ordusu içerisindeki çok tehlikeli mason generallerine ve paşalarına kadar..

Ki bunlar; devleti kasıtlı olarak I. Dünya Savaşına soktular.

Onların yüzünden, I. Dünya Savaşında 90 bin askerimiz şehit oldu?

Sarıkamışta hiçbir kurşun atmadan, açlıktan ve lojistik yardımdan mahrum kalan, kış soğuğuyla kar altında kalan 90 bin askerimizin şehit edilmesi, söylediklerimizin kanıtlayıcı delilidir.

Bilindiği gibi; Tanzimat döneminde yani 1840lı yıllarda masonik kafa yapısına sahip cüce Reşit Paşa, Padişahın ağzından yazılmış gibi sahte ferman hazırlattı

Bu fermana da Gülhne Hatt-ı Hümynu fermanı adı verildi...

Bu ferman, Türkiyeyi tarihinden, kültüründen, dininden, imanından uzaklaştırma operasyonun ilk kıvılcımı oldu..

Alçakça bir senaryo idi

Devlete karşı hazırlanan komplo teorisiyle, Sultan Abdülhamid döneminde devletin bünyesine sızdırılan nice ırkçı, Turancılık ideolojisini büyüterek, devlet abluka altına alındı

Ve o hıyanet erbapları; Osmanlıyı dağıttığı gibi, Türkiyeyi de enkaz haline getirdiler..

Bunun banisi ve yapımcısı selanik dönmesi yahudi Moiz Kohen idi..

İslamiyetten uzaklaştırmak için, turancileştirme hakkında beş kitap yazdı.

Ve bu kitapları, Moiz Kohen ismiyle değil, Tekin Alp ismiyle kaleme aldı

Nitekim, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra kurulan CHPnin anlamlı altı oku ile devlet ve millet adeta birbirine düşman kesildi

Devlet milletle uğraştı

Toplumun İslam dinini temsil eden din adamları kıyıma uğratıldı

Kimi sürgüne, kimi idama, kimi işkenceye, kimi zindarlarda; yok edildi?

Ülke, Tanzimat döneminden 1920lere kadar, hatta 1923lere kadar başına gelenin on mislisi, cumhuriyetten sonra milletin başına getirildi.

Millet fakru zaruret içerisinde kıvranıp durdu

Devlet idaresi, inanmış kitlelere karşı adeta kin ve nefret besleyerek, saldırdı..

İslam dininin ana gerçeklerine karşı tek parti şeflik ve dipçik döneminde; yapılanlar

1950den sonra iktidara gelen muhafazakr, din kisvesiyle yola çıkan siyasi partiler; ne yazık ki hep boyun eğdi..

Devrim ve İnkılplar adı altında; ötekileştirme politikası uygulandı..

Kimse dinini doğru dürüst yaşayamadı ve öğrenemedi

Dilini de, örfünü de, adetini de; yaşayamaz hale geldi

Bilakis, unutturulmaya çalışıldı..

Sözde liberal bir siyasi anlayış..

Ki bu anlayış, oldukça bu milleti dininden uzaklaştırdı

İslami gerçeklerden arındırılmış bir toplum vücut buldu..

Nitekim bugün toplum gerek ekonomiksel sıkıntılardan olsun, gerek ahlaki çöküntü ve toplumsal çürümeden olsun; kendini bir türlü kurtaramıyor

İçini temizleyemiyor..

Zira bu olaylar, tarihi gerçeklerdir.

Dini vecibeler devlet bünyesinde uygulanmadığı takdirde ve yüce İslam dinine ve o dinin temsilcilerine sıcak bakılmadığı müddetçe, hatta bırakın sıcak bakılmasını, büyük din ulemaları sakıncalı görüldüğü müddetçe, o toplum kendini kurtaramaz.

Devşirme siyasetlerin ve politikaların denceresinde sıkışıp durmaktan başka bir yol bulamaz...

En derin saygı ve sevgilerimle.