DÜŞMANDAN ACIMA HİSSİ BEKLEMEK GAFLETTİR!? (II)
Eklenme: 10/27/2021 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Küstah 10 büyükelçi tarafından atılan geri adım Türkiye için bir gururdur.

İşte tarih boyunca İslam şerefiyle şerefyap olan ecdatlarımız, yani Selçuklu ve Osmanlılar, düşmana karşı dik duruşları İslamla olmuştur.

Adriyatik denizinden çin Seddine kadar uzanan Osmanlının gür sesi hep İslamın gür sesi olmuştur..

Vatan diye görülen topraktan oluşan parça, İslamsız olamaz?

Hele ki İslamsız bir vatan parçası düşünülemez?

Pek tabi ki kuru bir ırkçılık diye Turancılık anlayışına da dayalı olamaz, yönetilemez, millet edilerek, o coğrafya vatan edilemez?

Olamaz da!..

Payidarlığı, İslamla müşerref oluşudur..

Tek kelimeyle, yeryüzünü kaplayan İslam dünyasının varlığı, Osmanlı İslam Devletinin gür sedasıyla olmuştur.

***

Bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın da bu küstah hıyanete karşı ortaya koyduğu davranış, gerçekten bin senelik bir Osmanlı İslam tarihinin küllerinden uyanışıdır...

Ve bize, tarihimizi hatırlatmaktadır..

Cumhurbaşkanının TÜRK YARGISI KİMSEDEN TALİMAT ALMAZ sözleri de, apayrı bir dik duruştur...

Küfrün, ehl-i salibin, emperyalizmin, Siyonizmin hile ve tezghlarına karşı dimdik ayakta duran Cumhurbaşkanını, yürekten tebrik ediyoruz...

Allah razı olsun diye de dua ediyoruz...

Cumhurbaşkanı Erdoğan 3 saat 45 dakika süren kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada Türkiyenin bağımsızlığına saygı duymayan, bu ülkede barınamaz dedi.

Erdoğan, sömürgecilere rağmen Afrika ile ilişkilerin geliştirileceğini de söyledi.

Elbette ki Erdoğanın bu davranışları Türkiyeye olduğu gibi, tüm İslam dünyasına da gurur vermiştir ve ümit dağıtmıştır.

* * *

Bakınız, sevgili dostlar.

Gerçekler nasıl yakalanır?

Hani bir misal var.

Merd-i Kıpti gibi hırsızlık yaparken şecaatini arz ediyorcasına bu küstah 10 büyükelçinin Osman Kavala için Türkiyeyi, Türk hukukunu, Türk adaletini baskı altına alıp, egemenliğimize halel getirmek istemişler ve aslında suçüstü olmuşlardır...

Onun için de sormak lazım...

Hop, hop, hayrola!

Siz nerede, Osman Kavala nerede?

Siz kim, bu Kavala soytarısı kimdir?

Bu ajan mıdır, maşa mıdır, casus mudur?

Bu adam neyin nesidir?..

Ki başta Avrupa Birliği ve ABD dahil olmak üzere Kavalanın serbest bırakılması için koro halinde avaz avaz bağırarak Ankarayı tehdit altına almak istemişlerdir bunlar!?.

Bu itibarla bu millet, hiçbir zaman iradesini Batıya ve Batıla kullandırmamış, izin de vermemiştir...

Dün olduğu gibi bugün de!?..

Verenleri de affetmemiştir..

Kavala, ajanlığını tescil etmiş, gayrimeşru girişimleri deşifre olmuş, darbeci vesayetçilerle işbirliği yaparak, batı dünyasına bağlılığını da bu şekilde ortaya koymuştur...

Şu halde mademki düşman bunu seviyor, bağrına basıyor ise o zaman düşmanın dostu dost kaldığı müddetçe düşmandır şiarıyla hareket edilmesi gerekmez mi?

Mademki bu Osman Kavala bu keferetül fecerelerin dostu ise ve dostluğu devam ediyorsa o zaman Türkiyenin düşmanı değil midir?

Türk adaletini baskı altına almak isteyen bu çete sıradan bir çete değildir.

Rastgele bir olay da değildir.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Dün, Irak ve Suriye tezkeresi TBMMde kabul edildi.

Gerçekten her şey, ister batıl olsun, ister hakikat olsun illaki kendini deşifre eder...

Yapılan iyi bir şeyse memnuniyet verir..

Herkes kazançlıdır...

Eğer kötü bir şeyse, batıl ise huzursuzluk, güvensizlik, istikrarsızlık verir...

Sorumsuzluk da kendini ele verir...

Yapılan her ne ise, kişi için yüzüne gözüne bulaşır.

Tezkerenin Meclisteki oylamasında, CHP ve HDP gerçek manada gerçek kimliklerini ortaya koydular.

Demek ki Türkiyenin dış mihraklara karşı başarılı olmasını istemiyorlar.

Türkiyenin muzaffer bir Türkiye olmasına karşıdırlar.

Meclisteki sağ cenahın bir araya gelip tezkereye evet oyu vermelerinden dolayı, tebrik ediyorum.

Başta Meral Akşener Hanım, Ali Babacan ve Temel Karamollaoğlunun lehte kullandıkları oyla birlikte Suriye ve Iraka asker gönderme tezkeresi kabul edildi.

Gerçekten hoş bir olay

Keşke siyasetin sağ cenahı, yani muhafazakr geçinen siyasi partiler her platformda menfaat ve koltuk düşünmeden milli yararı her şeyin üstünde tutarak, birlikte hareket etmiş olsalardı?

O zaman, CHPnin kirli anlayışına yer kalmazdı.

Ama ne yazık ki sağ cenah, yani muhafazakr geçinen siyaset, bölük pörçük olmuş?

İnsanlar, bir türlü bir araya gelmiyor.

***

Sevgili dostlar...

AK Partinin 20 yıldan beri iktidarda olma şekli güzel, güzel olduğu kadar bize göre nahoş olan bazı olayların zaman zaman güzel şeylere galebe çalması üzücüdür.

Erdoğanın iyi niyetlerine rağmen, yanlış insanların AK Partinin bünyesine sızdırılmaları ve siyasette büyük rol oynamaları, hiç de sevindirici değildir.

Üzücüdür..

Vaziyet, partinin her an için bunlar yüzünden siyaset alanında yenik düşebileceği endişesini ortaya koymaktadır...

Özellikle bu coğrafyamızda, büyük sızmalar var...

Feodal yapının daha düne kadar HDP ile iç içe çalıştıkları halde, onların saflarında yer aldıkları biliniyorken...

Hatta zaman zaman PKKya eleman gönderenler olarak karşımıza çıkmaktadırlar...

PKKnın mağlubiyetinden ve HDP Belediyelerinin ortadan kaldırılmasıyla birlikte bir bakıyorsunuz bunlar, tam manasıyla AK Parti saflarında cirit atıyorlar...

Ve AK Parti tarafından görevlendirilen bazı kayyımlarla işbirliği içinde günlerini gün ediyorlar...

Gerçekten çok üzücü ve düşündürücüdür.

***

Bakınız, sevgili dostlar.

TOKİ zaman zaman hazine arazisi olan arsaları ihale yoluyla satışa çıkarıyor...

Ama gel gör ki çeteler kol geziyor...

çünkü namusuyla, alın teriyle ekmeğini kazanan işadamları ihaleyi kazandıkları halde, bir bakıyorsunuz ki o çeteler biti veriyorlar...

Parti gölgesinde terör estiriyorlar?...

Kişilik yoksunu, korkak, yüreksiz, şeref yoksunu bu çeteler ne yazık ki, vatandaşları tehdit altına alıyorlar, hatta saldırıyorlar, ölümle karşı karşıya bırakıyorlar.

Gaye haraç almak..

Tehdit ya da aracı kisvesi altında aba altından sopa gösteren fikriyatla, ihaleyi alan insanlardan illaki ve mutlaka büyük çapta, rant devşiriyorlar...

Bir iki milyon kayıt dışı para koparıyorlar...

Tüm bunlar Diyarbakır ahalisinin ağzında, konuşuluyor, tartışılıyor..

Ama kimse dokunmuyor..

Ya da deşifre etme, şikyette bulunma gibi bir hal-i durumun içerisine girmiyor...

Bunları çok yakından da biliyoruz.

Elimizde çok önemli bilgi ve belgeler de vardır.

Ama denir ya, bunu kime anlatırsın?

Başsavcılıklara mı?

Kayyımlara mı?

Valiliklere mi?

Yerel siyaset adamlarına mı?

Veyahut partinin kilit noktalarına mı?

Kime anlatırsan anlat, kendini dinletemezsin.

Kimseyi de inandıramazsın.

Oysaki nerdeyse TOKİnin her ihalesinde rant karşılığında ihaleye fesat karıştırma hareketi, tartışmasız bir gerçektir..

Ki kimse de inkr edemez.

En derin saygı ve sevgilerimle.