EĞİTİME VE ADALETE NEŞTER ŞARTTIR!? (II)
Eklenme: 12/31/2020 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Dünkü sohbet köşemize başlık olarak kullandığımız EĞİTİME VE ADALETE NEŞTER ŞARTTIR ifadesinin muhteva olan ülkemizin çok önemli meselelerinin devletçe ele alınarak tez elden reformize edilmesi gerekir.

Başta eğitim ve yargı camiası ile sistemine el atıp çok önemli reformlara tabi tutulması gerektiğini, yıllar yılıdır dile getirmekteyiz..

Toplumumuzun can alıcı kurumlarından birisi elbette ki Eğitim ve Öğretim kurumlarıdır...

Pek tabi ki müfredatıdır..

Her ne kadar başına milli kelimesi konulmuşsa da, ne yazık ki bir bütünlük içerisinde, uzaktan yakından millilikle alakası yoktur.

çünkü milli kelimesinin mefhumu, temel anlamı, inancımız paralelindeki kültürümüzdür ve tarihimizdir.. Bu paralelde, yaşama şeklidir...

Böylesi kurumların; milletin inanç ruhuyla, milli irade ruhuyla kalkıp oturması gerekir ki; milli kimliği taşıyabilsin..

Aksi takdirde milli olmaz!.

Hele ki, ithal malı olan, hem de MACRONun ülkesinden ithal edilmiş olunan laikçilik, sekülarizm anlayışıyla yola çıkan hiçbir yapı, oluşum, devlet yönetimi ve anlayışı milli kimliği taşıyamaz!

Ki milli ruha da hitap edemez!

Yaşanan hal-i durumdan dolayı kimse kusura bakmasın.

Mevcudiyet, milli irade hkimiyetinden çok uzak...

Kamu vicdanı acılar içerisinde, yaşanan ve yaşatılanlar karşısında, travma geçiriyor...

Öyle inanıyoruz ki, kamu vicdanı da kaleme aldığımız hakikatlerin paralelinde, bizim gibi düşünmektedir...

İster bilimsel açıdan olsun, isterseniz tarihsel açıdan olsun

Milli ve yerli anlayıştan ülke ve millet olarak ne kadar hızlı bir şekilde uzaklaştığımızı kanıtlayan nice belge ve bulgular söz konusudur..

Nitekim denir ya, hal-i alem orta yerde!?

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Her ne kadar, yazının başlığında devletin mümtaz şahsiyete sahip iki kurumunu dile getirdiysek de, ne hazindir ki Türkiyemiz birçok yönüyle nice nice milli olmayan oluşumları bünyesinde taşımaktadır...

Acı olan da bunların başına milli kelimesini getirtip zorla millileştirmeye çalışılmasıdır...

Hal-i durum, hukukun, adaletin, demokrasinin hiçbir yerine sığdırılamaz.

Örneğin; Milli Piyango

Örneğin; bu akşam Hz. İsanın doğumunu andıran ve yılbaşı olarak bilinen Noel gecesinde toplu vaziyette eğlenceler tertiplenmesi...

İçkinin su gibi akıtılması...

Kumarın enva-i şeklinin oynatılması...

Dansözlü, sazlı sözlü müzikal faaliyetlerde bulunulması...

İşte bunlar, pervasızca bu millete yaşatılmaktadır...

Prim verilmektedir...

Dediğim gibi; vicdanen düşünülürse, çok büyük yanlışlıklara imza atıldığını görürüz!..

Zira bunların hiçbirisi milletimizin malı değil ki milli olsun.

Bu itibarla Sayın Cumhurbaşkanımızın Pandemi süreci olarak bu gecede eğlenme şeklini yasaklamasını yerli yerinde buluyoruz.

Ve Cumhurbaşkanımızı da İçişleri Bakanımızı da can-ı gönülden kutluyoruz.

***

Değerli okurlar...

İki günden beri sohbetimize başlık olarak EĞİTİME VE ADALETE NEŞTER ŞARTTIR demişsek de yalnız eğitim değil, yalnız adalet değil, elini nereye atarsan, gözünü nereye dikersen, tüm çıplaklığıyla yaşanan olumsuzluklar zincirini görürsün ve yakalarsın, muttali olursun!

Yeter ki zihni pak bir şekilde olup-biteni irdele!...

Dedik ya...

Büyük bir çürümüşlüğün girdabında debelenip duruyoruz..

Hani deveye sormuşlar ya;

Senin boynun neden eğridir diye...

O da cevap vermiş...

Benim nerem doğru ki?

Maalesef müesses nizam ve sistem, milli ruhu içermiyor...

çünkü bayatlamış bir sistem...

Ve sürekli, milleti değerlerinden uzaklaştırıyor..

Toplumsal bir çürümüşlükle yüz yüze bıraktırıyor...

Sonuç itibariyle, yaşananlar ruhumuzu zedelediği gibi temel inancımızı da sarsıyor.

Evet, millet, gelen giden iktidarı suçluyor.

Hatta hem Allaha şikyet ediyor, hem de devletin birçok kilit noktalarına da arzuhal olarak bildiriyor.

Ve artık yeter diyor.

96 yıldan beri nelerle kalkıp oturduk, neleri yaşadık?

Elbette ki hiçbir şey unutulmaz ve inkr da edilemez.

Tek parti şeflik ve dipçik döneminde çok zararlı ve acı günleri yaşadık.

Ama ne çare ki gelen giden hükümetler, iktidarlar, ıslahatçı ve düzenleyiciler olarak milletin salt çoğunluğuyla oyunu almışlar ve CHPyi alaşağı etmişlerdir.

Amma velakin, öyle bir hal yaşanıyor ki Demirelin Doğru-Yolundan tutun da, Erdoğanın AK Partisine kadar hal-i lem meydanda.

Gerek STK kurumları olsun, gerek devletin önemli bazı kurum ve kuruluşları olsun

İçlerindeki olup bitenler, yaşatılan acılar gün gibi aşikrdır.

Bu itibarla diyoruz ki;

Milletimiz; Hukukta ve Ekonomide yepyeni ter- taze yenilikler zincirinin gelmesini talep ediyor.

Ve Cumhurbaşkanımızın da bunları kesinlikle gerçekleştireceğine inanıyoruz ve destekliyoruz.

Yepyeni bir Türkiye için, değişim ve milli ruhu şahlandırmak elzemdir!.

Osman Gazilerin, Orhan Gazilerin Türkiyesini istiyoruz.

Ulu Hakan Sultan Abdülhamitin Türkiyesini istiyoruz.

Başkan Sayın Recep Tayyip Erdoğanın Türkiyesinin de bu ruhla, büyüyüp gelişmesini istiyoruz...

Ve inanıyoruz ki Türkiye yek vücut bir şekilde; küllerinden dirilecektir?..

Bu yolda yeter ki yürürken at bakışıyla değil, etrafımıza keskin nazarlarla bakalım!...

Gizlenmiş bazı şeyleri de görmeliyiz.

O zaman Allah da der ki yürü ya kulum, ben seni destekliyorum, senin arkandayım...

Yani eğitimde, aba ecdatlarımızın yetiştirdiği nice allamelerin merkezi Kuran diliyle medreselerdir, onları da yaşatalım.

En derin saygı ve sevgilerimle.