HALK ÇOK ENDİŞELİ..?! (II)
Eklenme: 10/24/2019 12:00:00 AM

Evet sevgili okurlar...!

Dünkü sohbetimize başlık olarak kullandığımız Halk çok Endişeli ifadesi büyük yankı buldu.

Gerçekten halk AK Partiden beklentilerini yakalayamadı, bundan sonra da yakalayacağı pek beklenmiyor..

AK Parti 2002de siyaset yoluna çıkıp yürümeye başladığı zaman, yıllardan beri Cumhuriyet Halk Partinin, daha doğrusu rejimin mevcut kurulu düzeninin baskıcı bir düzen olduğunu dile getirdi...

Sistemin, milletin diniyle, imanıyla inancıyla oynadığını, inanan kesimlerin serbestçe dini inançlarını yaşayamadıklarını dile getirdi...

Daha doğrusu çağdaş demokratik adil bir düzenin ortada olmamasından dolayı halk, Cumhuriyet Halk Partiye yönelik gereğini yapmak üzere harekete geçti...

Ve dedi ki; Ak Parti gelince adı gibi her şey ak olacaktır..

Bunu dedi ve inandı, bel bağladı...

Sandık başına gidip, Cumhuriyet Halk Partisi zihniyetini bir ölçüde iktidardan uzaklaştırdı.

Bu ümitle halk yola çıktı...

Ama sonra, sukutuhayale uğradı..

çünkü, aradan geçen 18 yılda, bir türlü beklediğini yakalayamadı...

Gelen-giden Başbakan ve Cumhurbaşkanları, halkı mana aleminden uzaklaştırıp madde alemine daldırma propagandasıyla, tabiri caizse uyuttu...

Halkı, maneviyattan soğutup maddeperest bir hale soktu...

Ve her seçim döneminde, halk bir şeyler değişebilir umuduyla, omuz vermeye, destek olmaya devam etti..

Ama, denir ya, kep düştü kel ortaya çıktı misaliyle..

Halk anladı..

Nitekim, halk AK Partiye yavaş yavaş sıcak bakmamaya başladı..

Olup-biteni sorgulayıp, takibe geçti..

Özellikle, AK Partinin bu dönemde yapmış olduğu siyasi ve politik uygulamalar dün de ifade ettiğimiz gibi; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın yüzü suyu hürmetine, halk infial göstermiyor...

çünkü, halk hala da tümüyle güvenini yitirmemiş; bir ümit içerisinde bulunuyor..

Ancak o güven de kaybolursa, yani Reisten de ümidini kaybettiği an AK Partide tıpkı, Cumhuriyet Halk Parti durumuna düşebilir.. Ki bu minvalde tehlike çanları çalıyor...

Hali alem iyi gidişatı içermiyor...

Türkiye öyle bir hale geldi ki, iki yüz yıl önceden başlayan Tanzimat Fermanının sanki bir kopyası gibi; vakıalar silsilesi cereyan ediyor...

Bilindiği üzere 1839lardan başlamak üzere meşhur Mason Cüce Reşit Paşanın batı hayranlığıyla işe başladığı andan itibaren hep slogan Batılaşma idi...

O dönemin yöneticileri, artık şeri hükümlerin devlet bünyesinden kaldırılması gerektiğini, Batıdan ithal edilmiş yasalarla çağdaş medeniyet seviyesini yakalamamız gerekir anlayışını savunuyorlardı..

Bu anlayış, devletin temel organlarına, sinsice, gizliden gizliye enjekte edilip, barındıılrmaya başlandı...

Taa ki; Sultan Abdülhamidi tahttan indirinceye kadar..

çünkü, devletin kılcal damarlarına kadar nüfuz etmişlerdi, ki içten devleti işgal ettiler...

Padişaha en yakın çevrelerin eliyle, Sultana azil-name verildi...

İttihat Terakki Cemiyeti böylece iktidarı ele geçirdi..

Devlet yönetimi artık ellerinde idi...

Ne diyorlardı; oh be, devlet millet rahatladı..

Ama öyle değil..

İttihatçılar, Osmanlıyı Birinci Dünya Savaşına sokarak, varlığını da yönetimini de, 624 yıllık hükümranlığını da tar-ü mar ettiler.

çünkü, savaşta mağlup olundu..

Böylece silsileli olarak Tanzimat Fermanının hükümleri devlet bünyesinde hükümran oldu.

Ama olan oldu bizlere..

İşte bu tarihi ders-i ibretin ışığında yola çıkarsak olan hep millete olmuştur...

Ki Osmanlının altı yüz yıllık tarihi yok olup gitti

Gülhane Hattı Hümayun isimli o ferman artık ortadan kaldırıldı

Zira Hattı Hümayun diye bir şey yoktu.

Sözde padişahın kendi eliyle yazmış olduğu Tanzimat Fermanını kandırmacalarla millete lanse etmeye çalıştılar...

Ama hiçte öyle değildi..

Neticede, olan devlete oldu, Osmanlıya oldu, İslam dünyasına oldu?.. Yani, olan oldu?

çünkü, Tanzimat Fermanının ilanından tutun da Cumhuriyetin kuruluşuna kadar yürürlüğe girmiş olan her şey dayanaksız, temelsiz, ilme, usule aykırı, sadece aldatmacadan ibaretti...

Ak Parti hükümeti, Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze dek nerdeyse aynı o Tanzimat Fermanının uzantısı olan İttihatçıların sanki hegemonyası altına girmiş gibi bir görüntü vermektedir....

Onlar da aynı AK Parti gibi muhafazakarlıkla, dindarlıkla yola çıktılar sonra; Batılılaşma hayranlığının batağına düştüler..

Ferman-ı ilahi olan Kuran gerçekleri yerine Ferman-ı Masoniyi ve Haçlı emperyalizminin fermanlarını gerçekleştirmeye başladılar.

Yol buraya kadar dosdoğru, tek çizgide bir yol olarak kendini gösteriyorsa da, lakin hep virajlı, engebeli, zikzaklı!...

Onun için bize göre artık bu yolu terk etmenin zamanı gelmiştir hatta geçmiştir bile

Bu millet yeni bir milli ruh istiyor.

Şaibesiz yeni bir insanlık gerçeğini istiyor.

Başka da çaresi yok.

Bu itibarla diyoruz ki halk gerçekten tedirgin ve kuşkulu

En derin saygı ve sevgilerimle