HUKUK UYGULAMASINDA ÇİFTE STANDART!!
Eklenme: 5/31/2019 12:00:00 AM

Evet sevgili okurlar!

Bilindiği gibi mübarek Ramazan ayının son günlerindeyiz.

Hele hele bu akşam idrak edeceğimiz; Mübarek Kadir Gecesi..

Feyzi büyüktür..

Bu mübarek gecenin çok büyük özelliklerinden birisi de, hiç kuşkusuz ki Kuran-ı Kerimin bu gecede nüzul etmesidir.

Vahiy silsilesi olarak Efendimiz (S.A.V.)in kalbi üzerine inmiş olan Kuran-ı Kerimdeki ilk ayet bu gecede indi!!

İnsanlığı küfür, dalalet ve cehalet çukurundan çıkarıp ter-u taze, yepyeni bir medeniyet dünyasına, dahil etti.

Kutlu yolun başlangıç gecesi..

Zira bu gecede Kuranı Kerimin ilk ayeti indi...

Hira Dağında inen ilk ayet, insanlığı cehaletin karanlık yaşantısından çıkarıp, Nuru İmanın ve ilmin sahili selamete çıkarma hareketinin başlangıcı oldu...

Tabi, o zamanda; demokrasi, sözde hukukun üstünlüğü, insan temel hak ve özgürlüğü gibi bugün kullanılan kavramlar, sloganlı yaldızlı ifadeler, yoktu!

Tek kelimeyle İslam vardı

Tevhid inancı vardı

İslam ruhunun birlikteliği vardı.

Duamız ve temennimiz şudur

Cenab-ı Allah bu gecenin mübarek feyz ve bereketinden bizi mahrum etmesin

Pek tabi ki, siz değerli okurlarımızı da..

***

Şu gerçeği ifade etmeden geçmek istemiyorum.. Ki göz ardı etmememiz gerekir

Bu tür mübarek geceleri..

Ramazan-ı Şerif gibi kutsal ayları anlatan, tanıtan yüce kitabımız Kuran-ı Kerimi

Ne yazık ki, bugün ana ilke, prensip kural ve kaidesini toplumun bir kesiminin yaşayamadığı gibi; maalesef ortadan kaldırılması içinde; çaba sarf ediliyor..

***

Ama ümitvariz..

çünkü, inanan bir toplumun inanmış olduğu Şeair-i İslamiye denilen Kuranın ana ilke ve prensiplerine bağlılığı 1440 seneden beri devam ede gelmektedir

Bugün hala da devam etmektedir.

Ve öyle inanıyoruz ki bu kutsal anlayış kıyamet gününe dek de devam edecektir.

Hiç kuşkusuz ki, bu millet, tüm ciddiyetiyle bütünlüğünü ve varlığını göstererek devletiyle, milletiyle, hükümetleriyle birlikte bu inancı her gün biraz daha pekiştirerek yaşamak istiyor

Bu minvalde mücadele ediyor..

Ne yazık ki; müesses nizam denilen mevcut sistem ve rejim anlayışı; buna pranga atıyor

Milletin Kuran ruhunu hiçe sayıyor

Görmüyor veya görmezlikten geliyor

Kasıtlı olarak batı dünyasına bağlılığını gösteren satılmış ajanlar cirit atıyor

Özellikle kadın kesiminde görünen nice nice kötü niyetli kışkırtıcı ajanlar, birer kemirgen gibi; dini değerlerimize saldırıyorlar

***

Hele hele, yönetmenliklerin..

Mevzuatların..

Batı adına..

çağdaşlık adına..

Demokrasi ve eşitlik adına yüklenilen kavramların; gölgesinde uygulanan kılık-kıyafet keyfiyeti..

Akla ziyan bir; serbestiyetle tahrik edici!

İşte son günlerde konuşulan; mini etek vakıası

Bir kadın avukat...

Avukatlık gibi kutsal bir mesleği kendi çirkin emellerine paravan olarak kullanarak mahkeme huzuruna çıkıyor

Haddini aşarak, bunu yapıyor..

Yaşanan hal ve harekete karşı, Mahkeme Başkanı uyarıda bulunuyor..

Mahkemenin adabına uygun değil diye

Vay sen misin bunu diyen..

Bir linç kampanyası başlatılıyor..

Hakimler ve Savcılar Yüksek kurulu, jet hızıyla Hakimi görevinden alıyor..

Soruşturmaya tabi tutuyor.

Ve o mini etekli sözde avukat hukukçu hanım ise göğsünü kabarta kabarta büyük bir hüner kazanmış edasıyla, arz-ı endam ediyor

Doğrusu, vakıa derin bir tahribat ürettiği gibi, çok üzücü bir olaydır.

***

Sevgili okurlar...

Gerçekten bu tür olaylar çok nefret edici olaylardır

Kışkırtıcı olaylardır

Milletimizin birliğini beraberliğini zedeleyen ve hukukun üstünlüğünü tanımayan, insan temel hak ve özgürlüğüne aykırı hareketlerdir

Dünden beri sosyal medyada yer alan ve o hakimin nerdeyse peşin infazına karar veren Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunun uygulaması

Der demez, şu sorgulamayı yapmıyor değil

Yazıklar olsun

Buna çifte standart denir.

Buna çifte eşitleme denir.

Vaziyet, Adalet ve Hukuk gibi ulvi bir kimliğe sahip, Adalet Bakanlığının yaşanan ve yaşatılanlara karşı sergilediği tutum, hiçte yakışmıyor

***

Bakınız, bundan nerdeyse 7-8 sene önce idi

Refah Partisinin o dönemdeki lideri durumunda olan Prof. Dr. Mustafa Kamalakın avukat eşi, duruşmaya girerken mahkeme hakimi onu uyarmıştı

Ve şöyle denilmişti

Sen başörtüsüyle duruşmaya giremezsin

Mahkeme hakimi, tutanak tutarak, o avukat hanımı mahkemeye almamıştı..

Avukat hanımın eşi siyasi bir partinin lideri olduğu halde, bir türlü eşinin o hakkını bırakın savunmayı, takip bile edememişti!..

Peki madem ki Türkiye hukukun üstünlüğünü yaşayan bir ülke ise, sormak lazım bu çifte standart neyin nesi

Bir bayan avukat, başörtüsünden dolayı, duruşmaya alınmıyor..

Tutanakla, kapı dışarı ediliyor..

Şikayetçi oluyor Bu hak gaspı var, bir hukuksuzluk var diyor..

Ama kime?

Ne medya, dillendiriyor..

Ne de, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu kalle alıyor Müdahale etmediği gibi; görmezden geliyor?

Ya Barolar birliği..

Ya kendilerini demokratik kitle örgütleri olarak gösteren STKlar, Odalar kimse tabiri caizse kılını kıpırdatmıyor?

Ama gel gör ki..

Mini etekli avukat hanımefendiye karşı herkes dut yemiş bülbül gibi sessizliği tercih ediyor

Avukata karşı suspus kesildikleri gibi O hakime karşı bir kesim var ki, aslan kesilmiş bir şekilde kükrüyor..

Velhasıl, Allah Kerimdir diyerek, bir gün bunun da sonu gelecektir diyorum

En derin saygılarımla..

Kandiliniz mübarek olsun..

Hayırlı Cumalar