HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ MÜ, BARONLARIN ÜSTÜNLÜĞÜ MÜ..!?(II)
Eklenme: 6/26/2020 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Dünkü yazımızın başlığı altında, mevzu ettiğimiz konuyu biraz genişleterek, önemli bazı tarihi olayları da kapsamına alarak, sizinle hasbihalimize devam edeceğiz!..

Gerçekten dün de uzun uzadıya sizinle paylaşmak istediğimiz konu; Türkiyenin, yıllardan beri özellikle son yüz yıl içerisinde nasıl içten vurulduğunu, nasıl maddi ve manevi yönde büyük baskılara maruz bırakılarak, iç kanama yaşattıklarını aktarabilmek!..

Nitekim, her şey açık ve nettir.

Hiç kimse de, olup biteni inkr edemez.

Ne sağcısı, ne solcusu, ne muhafazakrı, ne dindarı, ne de dinsizi.

Pek tabi ki ne iktidarı, ne de muhalefeti..

çünkü hepsi tarihi birer gerçektir.

Bugün dahil, Türkiye nereye gidiyor? sorusuna cevap bulmak bile zor!

***

Türkiyeyi rotasından çıkaran ilk hamle 1908lerde yapıldı O dönemde, Meşrutiyet-i Meşrua adı altında masonik kafaların Fransadaki gizli mason mahfelerinden almış olduğu dersle, eğitimle Osmanlının son padişahı olan Sultan Abdülhamit tahttan indirildi

çok büyük oyunlarla, kavram ve isim, mekan ve mercii değiştirerek, Osmanlıyı bölük-pörçük ettiler

600 yıllık bir Devlet-i liyeyi, tümüyle sona erdirdiler.

Cihanşümul bir Devlet-i liyenin sonunu getirdiler.

Ve böylece hedeflerine ulaşabildiler.

Bunu üç-beş tane çapulcu, darbeci askerle yaptılar Ki onlar da jön Türklerle, yerli ve yabancı Yahudi unsurlarıyla işbirliği yaparak gerçekleştirdiler

Özellikle kutsal olarak bilinen kavramları, kirli hedeflerin ve planlarının, senaryolarının başına monte ederek, millete inandırma noktasında yola çıktılar.

En çok ta, milli kelimesini kullandılar

Ancak başına Milli kelimesi getirilen hiçbir şeyin millilikle alakası olmadığı gibi, yerlilikle de alakası bulunmuyordu?

Tümüyle istismar, kandırmaca ve aldatmacadan ibaret; dışa güdümlüydü

Görünen köy kılavuz istemez misali, nitekim her şey orta yerdedir

Bugünkü görünen manzarayı, vicdani, izanı, imanı yerinde olan hiçbir insan, tasvip etmez!

Tabi, insanlığından şüphelenmiş, insanlık dışı megalomanyak vahşi gruplar hariç?..

* * *

Evet, 1908de kurulan İttihat Terakki Cemiyeti, 1909da tahttan indirilen Sultan Abdülhamite takılan isim Kızıl Sultandı.

Aslında kızıl olan, isim değişikliğiyle kendini Milli gösteren nice hainler devleti ellerine geçirdiler.

Ve bugünkü Türkiyede yaşanan manzaralar, o günkü manzaraların devamıdır

Benzeridir

Hem de ittihatçıların gölgesinde; bunlar yaşanıyor!

Bazı önemli tarihçi yazar kardeşlerimiz gerçekten çok önemli konuları dile getiriyorlar.

Hem de can alıcı konular...

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Bugünkü mevcut Türkiyenin başına yıkılmak istenen enkazlar ve fitne unsurları, yüz yıl öncesi yaşatılan senaryonun yeniden, sahneye konulmasıdır

Hukuk cübbesini giyip de hukukçulukla uzaktan yakından alakası olmayan, demokrasiyle hiç ilgisi olmayan bazı baro baronları, CHPnin tek parti şeflik ve dipçik anlayışını yeniden yaratmak istiyor.

Hem de hukukun gölgesinde, semizlenmiş halleriyle yapıyorlar...

Tıpkı Mısırdaki darbeci Sisinin yanındaki hukukçular gibi..

Merhum Mursinin başına getirdikleri darbe planının, aynısını yapmak istiyorlar

Anlayış, aynı anlayış

Yüzde 55 ile halkın oyuyla iktidara gelen Mursi idi!

Tarihi Fransız ve İngilizlerin hegemonyasından bir türlü kendini kurtaramayan Mısır, aynı o sahtekrlıkla yine darbeye maruz kaldı.

Ve ihvan-ı Müslimin teşkilatını yerle bir ettiler.

Mahkeme huzurunda can veren bir devlet başkanı, sıradan bir olay gibi gösterildi.

Allah korusun

Aynı manzara her an Türkiye için de eli kulağında diyebiliriz.

Bize göre herkes dikkatli olmalıdır, uyanık olmalıdır.

Kirli çevreyi etrafından uzak tutmalıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğanın İskender-i Zulkarneynin ailesi gibi çok geniş bir yelpazeye sahip olmamılıdır

Yani Adriyatik denizinden tutun da, Cin setine kadar, Dünyayı gören bir göze sahip olmalıdır

Özellikle devletin bünyesinde saklanan darbeci Yahudi anlayışa yakın darbecilere ve özellikle Adaleti istiyorum diyen CHPnin anlayışına, 15 Temmuz kirli darbe teşebbüsünde bulunan FETÖ hıyanetine karşı uyanık olmalıdır

Aynı zamanda Yahudi Moiz Kohen gibi Türk ismini kendine takan bakkal ve işyerlerinin üzerine milli ve muhafazakr isimleri kullanan, ama çok büyük aldatmacalarla devleti içten soyanlara Kartal Pençesi atması lazım

Hele hele Atatürkçü, laikçi kesilenlere!

Bizim amacımız burada dostça gerçekleri hatırlatmaktır.

Bakınız, Akit Gazetesinin deneyimli yazarı Abdurrahman Dilipakın dünkü yazısının başlığını ve birkaç paragrafını sizinle paylaşmak istiyoruz.

YERLİ VE MİLLİ

Banka soyarken kar maskesi, ülkeyi soyarken de Atatürk maskesi takmadılar mı? Darbeler hep demokrasi için yapılmadı mı? Sağ ve sol; soğuk savaşta aynı ülkenin çocuklarını birbirine kırdırmak için uydurulmadı mı? Bunların kadrolarında Şeyh de var fahişe de. FETÖ de onların tezgahında yontuldu, BçG de PKK da aynı tezgahta üretildi.. DAEŞ de, DHKPC de. Hepsinin de arz-ı ihlas ettiği loca aynı! FETÖ ya da PKK fark etmez, başı sıkışanın kaçtığı ülkeler aynı ülkeler değil mi?

Son zamanlarda Yerli ve Milli lafını çok duymaya başladım. Aman dikkat! Bu gayri milli çeteler gelirken maskelerini takarlar. Mesela Osmanlıda ilk Türk adını kullanan şirketler İngiliz ve Fransız şirketleridir. Osmanlıyı yıkan İttihat Terakki zihniyeti değil mi? Kurdukları bankanın adı İtibarı Millidir. Türk Ocağını kim kurdu, Lazaro Franko değil mi? Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu niye kuruldu?

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı cumalar