KILIÇDAROĞLU’NUN MİLLETLE HELALLEŞMESİ!
Eklenme: 11/19/2021 12:00:00 AM

Sevgili okurlar..

Sizinle olan sohbetlerimizde, değişmez ana gerçek şudur ki, memleket meselelerini dile getirmedeki ana çizgi, gerçeklerin gün ışığına çıkarılmasıdır...

Tek hedef hakikati izah edebilmektir.. Ki bu yolda, dilimizin döndüğü, kalemimizin de yazdığı kadar, sizlerle hasb-i hal ediyoruz..

Rotamızda hiç bir sapma olmadığı gibi, bundan sonra da olmayacaktır..

Velev ki zülfüyre dokunulsa bile..

Pek tabi ki, yazdıklarımızın ana çerçevesi ve kural koyuculuğu da, Basın yasalarının bize vermiş olduğu görev ve yetki çerçevesidir..

Biz de, dün olduğu gibi bugün de, bu yetkinin görev sorumluluğuyla, olup-bitenleri şeffaf, objektif, tarafsız, ilkeli ve tabi ki tarihi gerçeklerin ışığında; dile getiriyoruz.. Getirmeye de, kesintisiz devam edeceğiz..

Ve bugünkü sohbetimize bismillah deyip başlıyoruz..

Siyaset...

Özellikle siyaset arenasındaki bazı siyasilerin politik çizgilerini belirtmek üzere, halkın arasına karışıp, bir şeyler anlatarak, kendilerine oy devşirme gayreti içerisinde bulunuyorlarsa da, hiç bir şekilde samimi olmadıkları gibi, gerçekçilikle de alakalarının olmadığı düşüncesindeyiz...

çünkü, ne güven veriyorlar, ne de samimi davranıyorlar!?...

Sadece siyasi geleceklerini, işgal ettikleri siyasi koltuklarını, siyasi iktidarlarını milleti nasıl yanıltabilirim, aldatabilirim, kendi tarafıma çekerek, oy devşirerek, elde edebilirim anlayışı içerisindedirler...

çıktıkları yol, ihlaslı değil...

Halk deyimiyle köprüyü geçene kadar...

Yarım ağızla, duygu sömürüsü yaparak, siyaset icra ediyorlar...

Son dönemlerdeki, bir çok siyasetçinin ortaya koyduğu irade ve felsefe, anlayış bu minvalde...

Zannediyorlar ki millet artık rahatlıkla, kandırılabiliyor, kimsenin hiç bir şeyden haberi yok..

Ahalinin uyuduğunu sanıyorlar...

Ama hayır!

Bu halk uyanmıştır, uyanıktır, hem de iman nokta-i nazarında siyaset oyunlarını, hile ve mekir tezgahlarını tümüyle biliyor artık!...

Onun için aldanmıyor..

Ki bu siyasiler fark etmiyorlar...

Onlar birbiriyle çatışarak, birbirine suçlama getirerek, o kutsal mekan meclis çatısı altında birbirlerine ağza alınmayacak hakaretleri yaparken halkın onları televizyon ekranlarında izlediğini, akıl etmiyorlar?...

Deve kuşu misali...

Ama halk, onları görüyor, gözlüyor ve hal-i durumlarıyla alay ederek gülüyor.

Siz işte busunuz diye!..

Şu Kılıçdaroğlunun son günlerde Cumhuriyet Halk Partinin tarihi günahlarını, millete yüklediği ağır veballerini sildirmek için ağzından çıkanı kulağı duymuyorcasına, ürettiği laflara bakar mısınız...?

O laflarından birisi Helalleşme..

Sevgili dostlar!

Helalleşme kelimesi telaffuz itibariyle, kavram olarak Arapçadan gelmektedir...

Osmanlıcada sıkça kullanılan bir deyimdir.

Kültürümüze mal olmuştur, bir erdemliliktir?

İşte bu deyimi ne Kılıçdaroğlu biliyor, ne Bahçeli biliyor, ne de şu ne de bu diyebileceğimiz, siyasiler biliyor!

çünkü, o kültürden gelenler değiller!..

Ancak, Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan hariç..

çünkü, kendileri bu tür kavramları çok iyi biliyor..

Nerden geldiğini, nasıl kullanıldığını da siyaset arenasında onun kadar kullanabilen yoktur...

Lakin, İslam medeniyeti ve kültürünü bilendir..

Gönül arzu ediyor ki CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da bu kelimeyi kullanırken gerçek anlamını idrak etmiş olsaydı, o kültürü benimseyen olsaydı...

Ama değil...

Şunu dese idi, belki bir kıymeti harbyesi olurdu?

Şahsım ve partimin tarih boyunca, bu millete, halka, devlete yaptığı zulümlerden dolayı, affedilip, haklarınızı helal etmenizi istiyoruz deseydi...

Bunu deseydi, belki dikkate değer görülürdü..

Demediği içindir ki, alaka gösteren olmadı?..

Zira Helalleşme kelimesi müşterek anlamı taşımaktadır...

İşlenen suçun faili, karşısındaki mağdurun hakkını, hukukunu yerine getirdiğinde, gördüğü zararı temin edip, gönlünü aldığında, kucaklaşıp, helalleşebilir?..

İki tarafın da, rızası gerekli!..

Oysa ki millet Cumhuriyet Halk Partisine karşı herhangi bir suç işlememiş ki, bu devlete karşı bir suç işlememiş ki

Suç işleyen onlar.

Jakoben anlayışla, tek parti dipçik ve şeflik dönemini hatırlarsa, Cumhuriyet Halk Parti bu millete ezanını inkar ettirmiştir.

Bu millete Kuranını yasaklamıştır.

Bu millette, kadının iffet ve namusunu ortadan kaldırmak istemiştir.

Bu milletin şeriatına küfretmiştir.

Allah diyenleri karakollarında sürüm sürüm süründürmüştür ve cezaevlerine sokmuştur.

Onlar hakkında özel kanunlar çıkartmıştır.

Yani tek kelimeyle suçlu olan Cumhuriyet Halk Parti, masum ve mağdur olan bu ülkenin halkı

Peki halkı da kendine suç ortağıymış gibi gösterip, Helalleşmeden söz etmesi samimiyetten uzak halin, bir göstergesi değil midir?

Yukarda ifade etmeye çalıştığım gibi, karşılıklı işlenen suçların birbirini affetmesi manasını taşımaktadır; Helalleşme

Ama tek taraflı suç işleyen Helalleşme değil, Helallik isteme hakkına sahiptir.

çünkü bir taraf suçludur, o da Cumhuriyet Halk Partidir.

Sayın Kılıçdaroğlu bu söylemlerinde eğer samimiyse, siyaset oyunları yapmıyorsa, siyasi tezgah ve mekir değilse, çıksın desin ki;

Ey millet! Yakın tarihimiz boyunca milletime karşı vatanımıza karşı, halkımıza karşı şu şu suçlarımızdan dolayı pişmanız, nedamet duyuyoruz, bundan sonra bizi iktidara getirirseniz de bu işlerin tekrarını yapmayız, Laiklik ve Kemalizm anlayışını artık millete dayatmayız ve bunların kaldırılması için de çalışacağız.

Şimdiye kadar yaptıklarımızdan dolayı da milletimizden af diliyoruz, milletimiz hakkını bize helal etsin...

Bunları söylemesi gerekir..

Ama bunları söylemiyor, bunlara tamamen kulak tıkıyor, göz yumuyor, ancak nasıl kandırabilirim düşüncesi içerisinde!?..

Siyasetin eski kandırmaca kavramlarını kullanarak Helalleşelim kelimesini kullanmasının oyun olduğunun 83 milyon idrakindedir, farkındadır, bir tezgahtan ibaret olduğunu çok iyi biliyor.

Zira bilmemiş olsaydı, bugüne kadar bu halk yetmiş yıldan beri bir defacık olsa dahi CHPyi iktidara getirecekti.

Ama millet azimkardır, kararlıdır, imanlıdır, siyasetin küfür sistemlerine papuç bırakmaz...

İnandıklarını yaşamak ister..

Milleti aptallaştırmaya çalışan aptal anlayışlar, milleti değil, ancak ve ancak kendi kendilerini kandırırlar.

Bu itibarla diyoruz ki; artık yeter!

Lütfen bu milletin, bu izzetli, şerefli, azametli, inançlı milletin geleceğiyle oynamayın!

Yeter artık, siyaset bezirganları bu milletin diniyle, inancıyla, tarihiyle, kültürüyle oynamasınlar.

Artık onlar da kendi kendine dönüp büyük siyasi istişareler toplantısı yapmaları gerekir..

Bir hukuk devletinin hakkaniyetine yakışır bir şekilde Danışma Meclisi gibi kendi bünyelerinde danışma meclisleri kurmalıdırlar..

Yakın tarihimizi yeniden ele alıp millete yaptıkları suç silsilelerini madde madde yazarak büyük bir liste halinde kamuoyuyla paylaşmaları gerekir.

İşte o zaman helalleşme gerçekleşebilir...

Yani milletten hakkını helal etme isteğinde bulunma şekli böyledir.

Yoksa Helalleşme deyince ben suç işlemişim, millet de bana karşı suç işlemiş birlikte helalleşelim demeye getiriyorsa da bu mutlak bir cehaletten, bilgisizlikten gelmektedir.

Oysa ki Cumhuriyet Halk Partisi anlayış itibariyle kuruluş şekli amacı ne millidir, ne de yerlidir.

1924lerde 25lerde kurulan Cumhuriyet Halk Partisinin kuruluş projesi İngilizlerindir, Fransızlarındır, Siyonistlerindir.

Yani Mohis Kohenlerin, nam-ı diğer Munis Alptekinlerin, Yunus Nadilerin, Halide Adıvarların

Daha neler neler

Ki bu kuruluş şekli Lord Gürzonların plan ve projeleridir.

Bu da Osmanlıyı yıkan, tarihten kaldıran İttihat Terakki Partisinin uzantısıdır.

Kimse kimseyi kandırmasın, bu millet bunları çok idrak etmiştir, artık millet Cumhuriyet Halk Parti anlayışına, Kılıçdaroğluna, bilmem ırkçılığa dayalı, kupkuru Turancılık taassubuna prim vermiyor, destek de sağlamıyor...

Buna inanmayanlar korksunlar ki, İslam geliyor

Ama kesinlikle İslam geliyor.

Bizim gözlerimiz görür görmez bilmiyoruz ama bu mevsimde toprağın altına atılan tohumlar nasıl kısa bir süre sonra filizleniyor, başak veriyor, altı yedi ay içerisinde hasada giriyorsa...

Şüphesiz ve kesin olarak diyoruz ki; Allahın miadı, misakı, vaadi kıyamete dek yerindedir, değişmez temel ilahi bir mefkuredir, ilahi bir projedir, İslamın dirilişi...

İslam geliyor

Mevcut müesses yalan söyleyen tarih siliniyor, yani Türkiyenin tarihi 1923ten başlamıyor, miladi 700lü yıllardan beri başlıyor.

Yani Selçukluların kuruluşundan itibaren başlıyor.

En derin sevgi ve saygılarımla

Hayırlı Cumalar