KUDÜS, SUUDİ ARABİSTAN İÇİN ÖNEMLİ DEĞİL!? (III)
Eklenme: 12/22/2017 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar

Kudüs davasının savunucusu tüm İslam dünyası içerisinde ne yazık ki yalnız Türkiye kaldı.

Türkiyede de yalnız Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğandır...

Bundan anlaşılıyor ki; gerçekten bu dünya bir imtihan dünyasıdır.

Sınava tabi tutulan her babayiğit, bu sınavı geçemez.

Dirayetli, kendi davasına ciddiyetle sarılmış nice dava erleri de vardır.

İşte onlar, kendi savundukları davaları, canlarından daha fazla kutsuyorlar ve üstün tutuyorlar.

Tıpkı günümüzdeki İslam dünyasının varlığı gibi...

Ama yerle gök ağırlığı kadar bu yüce davayı ne yazık ki; İslam dünyası içinde hakkıyla göğüsleyen pek yok..

Oysaki 1.7 milyar nüfuslu bir İslam dünyası var

Her ne kadar nicelikte çoğunlukta ise de, maalesef nitelikte çok büyük azınlık içerisinde kalmaktadır

Tabi, Türkiye hariç...

Türkiyenin lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan, dünkü yaptığı konuşmada, tüm dünya kamuoyu önünde herkese seslendi ve tarihi gerçekleri teşhir etti.

Ve Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayede yönelik ifadeleri esirgemedi ve hak ettiği şamarı da ona yedirtti.

Bu itibarla diyoruz ki;

Gerçekten Medineye, Mekkeye, Kuds-i Şerife sahip çıkabilecek tek bir lider vasar; o da Recep Tayyip Erdoğandır.

Günümüzdeki vermiş olduğu mücadele ve çaba, takdire şayandır

Ama madalyonun diğer yüzüne baktığımız zaman, ana muhalefet partisinin döktüğü inciler bariz şekilde kendilerini ele veriyor zaten.

İşte her zaman burada ifade etmeye çalıştığım gibi, aynen iki kere iki dört eder derecesinde katidir

Ki; İslamın gerçek ruhunun bulunmadığı bir toplum sükt eder ve sukuta düşer.

İlla ki yobaz küfür sistemleriyle dçar olur, ne yaptığını fark edemez?

* * *

Evet, o yüce kitabımız Kuran-ı Azim Şana sarılmadığımız müddetçe, hiçbir zaman yekvücut olamayız, birlikteliğimizi muhafaza edemeyiz.

Zira yüce kitabımız bize bunu, emrediyor

Ve emruhum şura beynehum

Müslümanların hal ve etvarları kendi aralarında olan bir şeydir...

Diğer bir ayet-i kerimede ise şöyle buyuruyor;

çok önemli konularda meşvereti elden bırakma...

Meşveret; İslam davalarında başta gelen gerçek ve ideal bir olaydır.

Meşveretsiz hiçbir zaman bir yere gidilemez.

***

Bakınız, Üstat Bediüzzaman Hazretleri Sünuhat isimli kitabında çok veciz ve önemli konuları kaleme alırken şu uyarıyı yapıyor Ve diyor ki;

Saltanat ve hilfet gayr-ı münfek, müttehid-i bizzattır.

Cihet muhteliftir.

Binaenaleyh, bizim Padişahımız hem sultandır, hem halifedir ve lem-i İslmın bayrağıdır.

Saltanat itibarıyla otuz milyona nezaret ettiği gibi, hilfet itibarıyla üç yüz milyonun mbeynindeki rabıta-i nuraniyenin mkes ve istinatgh ve medetkrı olmak gerekir.

Saltanatı sadaret, hilfeti meşihat temsil eder.

Sadaret üç mühim şrya bizzat istinat ediyor, yine kifayet etmiyor.

Hlbuki böyle inceleşmiş ve çoğalmış münasebat içinde, içtihadattaki müthiş fevz, efkr-ı İslmiyedeki teşettüt, fsid medeniyetin tedahülüyle ahlktaki müthiş tedenniyle beraber, meşihat cenahı bir şahsın içtihadına terk edilmiş.

Sadaret, meşihat, iki cenahdır.

Şu devlet-i İslmiyenin bu iki cenahı mütesvi olmazsa, ileri gidilmez.

Gidilse de, böyle bir medeniyet-i faside için mukaddesatından insilh eder.

İhtiyaç her işin üstadıdır.

Şöyle bir şrya ihtiyaç şedittir.

Merkez-i Hilfette tesis olunmazsa, bizzarure başka yerde teşekkül edecektir.

Bu şranın bazı mukaddematı olan cemaat-i İslmiye teşkiltı ve evkafın meşihata ilhakı gibi umurun daha evvel tahakkuku münasip ise de, baştan başlansa, sonra mukaddemat ihzar edilse, yine maksat hasıl olur.

Daire-i intihabiyeleri hem mahdut, hem muhtelit olan yan ve mebusanın vazife-i resmiyeleri itibarıyla bilvasıta ve dolayısıyla bu işe tesiri olabilir.

Hlbuki vasıtasız, doğrudan doğruya bu vazife-i uzmyı deruhte edecek, hlis İslm bir şra lzımdır.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar...

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayede sert sözlerle cevap verdi.

Fahreddin Paşayı ve Medine müdafaasını bilmezsek, işte bir kendini bilmez çıkar, bize Erdoğanın ecdadı işte böyledir, adeta hırsızdır diyecek kadar adileşir, alçaklaşır, ileri gider.

Bu adam neyin şımarığıdır?

Petrolün, elindeki paranın şımarığıdır.

Benim ecdadım Medineyi müdafaa ederken, be terbiyesiz, senin ecdadın neredeydi?

Sen, önce bunun hesabını bize ver.

Fahreddin Paşa biliyordu ki; İngilizler gelir orada bir işgal hareketine girerse o eşyalar nereye gider biliyordu ve oradan o emanetleri 2 bin civarında askerle İstanbula gönderiyor...

Ve buraya da bir saldırı olur diye Anadoluya götürülüyor.

Şimdide Topkapı Sarayında 24 saat Kuran tilaveti ile bu koruma süreci devam ediyor.

Bu saygısızlığı yapan kişi bu emanetler ne diye sorsanız inanın bilmez.

Evet.

Gerçekten vicdanen ve izanen insan düşünse Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, yukarıdaki yazılan gerçekleri dile getirmiştir.

İslam dünyasının içine sızdırılmış nice Yahudi asıllı kanı bozuk dönmeler vardır.

Nitekim Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah ibn Zeydin dediği Yahudilere acıma şeklini ifade etmeye çalışırken suç üstü yakalanmıştır

Gerçekten Sayın Erdoğanın bu sözlerinin üstüne söylenecek başka bir söz göremiyoruz.

Güzel bir şekilde resmi sıfat olarak, Abdullah İbn Zeydi iyice giydirmiş ve tokatlamıştır.

Erdoğanı tebrik etmemek elde değil.

Vicdanen ve izanen düşünen herkes, Erdoğanı desteklemelidir, takdir etmelidir.

Nitekim tüm İslam dünyası bunu yapar.

Ama ne çare ki sözde kalır.

Ancak Abdullah İbn-ü Sebenin neslinden türemiş dönmeler hariç.

Onlar zaten görevini yapıyorlar.

O dönmeler Türkiye içinde de olabilir, Suudi Arabistanda da, Medinede de, Mekkede de, Mısırda da olabilir.

Her tarafta olabilirler yani.

Kimse inkr edemez.

Yeter ki uyanık olabilelim.

Uyanık olmadığımız takdirde, iyi bir seçim gerçekleşmediği takdirde, biz de aynı o potada eriyip gideriz.

Bakınız, Bediüzzaman diyor ki;

Musibet şerr-i mahs olmadığı gibi bazen saadette felaket olduğu gibi, felaketten dahi saadet çıkar, eskiden beri ila-i kelimetullahı üstün tutmak için ve beka-yı İslami için her şey kifaye-yi cihette der uhde ile kendini tek vücut olan lem-i İslama vazifedardır...

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı Cumalar