LAİK SİSTEM VE TÜRKİYE’DEKİ MİMARLARI!?
Eklenme: 2/25/2019 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Yıllardan beri bu köşede yaptığımız, yapmakta olduğumuz ve yapacağımız tüm sohbetlerin ana çizgisi ve temel amacı İslam davasını üstün tutmaktır

İla-yı kelimetullah uğruna çalışmaktır

Siyaset dünyasını da İslama hizmet etme çağrısında bulunmaktır..

çünkü, İslamsız bir ideoloji, bir fikir, bir düşünce ve dava hiçbir zaman sonuç veremeyeceğini bilenlerdeniz

***

Güllük gülistanlık olan ülkemiz; insanlara hizmet vermek ve insanları üstün tutmak, ama tüm bunların temelinde yatan dava İslama hizmet etmektir

Allaha ulaşmaktır..

Onun yolundan sapmamaktır.

İlim ve irfan yuvası olan üniversitelerimizde gençliğimizi inanç ve iman derslerine ağırlık vererek, eğitmelerini sağlamaktır

Ki ülkeye ve millete yararlı, temiz evlatlar yetiştirebilsinler

Biliyoruz ki, yetiştirilen o gençlik de temiz siyaset yaparsa, çıkar ve rant kirlenmesinden uzak durursa, ülke ancak o zaman sahil-i selamete kavuşur

Ama ne yazık ki, yaşadığımız zamanın siyaseti bu minvalde seyretmiyor..

Sıkıntı büyük..

Onun için de; sohbetlerimizin hemen hepsini bu hakikat üzerinde yürütmeye çalışıyorum..

Gerçeklerimize vakıf olalım!...

***

Velhasıl..

Mevcut siyaset savunucularının savunmaları kalıcı ve daimi değil

Belki, bir müddet için geçerlilik arz edebiliyor.

Ama sonra yine bildik; tahribatları üretmeye devam ediyor!

çünkü siyaset dünyası karmaşık bir dünya içerdiği için, ne kadar oy potansiyeli fazla olursa olsun, bize göre müesses nizamın hak yoluna girebilmesi için; pek de kıymet-i harbiyesi yoktur..

Zira, siyaset kalıcı bir dünya kimliğine sahip değildir

Siyasetin gücü ne kadar fazla olursa olsun, dağları ve ovaları dolduran güce sahip olsa bile, kesinlikle her zaman için zeval bulma tehlikesinden kendini kurtaramaz

Lakin felsefesinde, karakterinde dava siyaseti yok!

Zamana göredir

O nedenle oy potansiyeli fazla da olsa, geçici kazanıp koltukta otursa da, kesinlikle kalıcı değil

Her daim kaygan zemindedir

Pek tabi ki, oy çokluğu o siyasettin liderini tüm gerçeğiyle koruyamaz!

Hele ki etrafındakilerin fikriyatı, hayata bakışları menfaat kurguluysa..

Dayandığı gerçekler, hak, hukuk, adalet içermiyorsa..

çıkar ve menfaat ön planda tutuluyorsa; o siyasetçi şunu iyi bilmelidir etrafındaki güç geçicidir..

Davayı sahiplenmeleri, davaya inanmışlıktan değil, dava üzerinden temin edecekleri ranttır..

Nitekim tarih buna şahittir.

***

Yüce kitabımız Kuran-ı Kerimde bununla ilgili açıkça ayet vardır.

Ayet-i celile bize mealen şöyle diyor;

Nice nice azınlıklar var, kisvet ve çoğunlukta bulunanlara galebe çalabiliyor ve yenebiliyor.

Zira o azınlıkta olanların işleri samimi ve içtenlikledir...

Onun için daima galebeye hazırlıklıdırlar...

Ama öte tarafta samimi olmayanların ne kadar oyları çoğunlukta da olsa, o oylar yüzeysel oylardır, samimiyete dayalı oylar değildir.

Calut ile Talutun orduları gibi.

Talut, kuvvetleriyle yola koyulduğunda askerlerine şöyle der,;

Bakın..

Allah sizi bir nehirle imtihan edecek..

Ondan içen benden olmayacak, onu tatmaktan sakınan ise benden olacaktır.. Ondan sadece bir avuç dolusu içen ise affa mazhar olacaktır...

Ancak birkaçı dışında hepsi O nehirden su içer

O ve ona inananlar nehri geçer..

Nehirden su içip geçenler ise şöyle derler

Calut ve askerlerine karşı bugün hiç gücümüz yok..

Yani peşinen; yenilgiyi kabul ediyorlar

Kesin olarak Allaha kavuşacaklarını bilenler ve inanlar onlara şöyle der;

Nice küçük topluluklar, Allahın izniyle büyük kalabalıklara üstün gelmiştir.. Zira Allah güçlüklere karşı sabırlı olanlarla beraberdir.. Ve savaşı kazanıp, başarıya ulaşırlar..

Devletlerini kurarlar

Talutun ordusu Hz. Davutun himayesinde yeryüzünün hkimiyetini ele geçirir

* * *

Günümüzdeki, hatta ülkemizdeki siyasi arenaya bir ders-i ibret ihtiva ediyor..

Ama anlayana..

çünkü, ülkedeki siyasette olup- bitenler ortada.

Boş kalabalık

Boş teneke misali tıngırtı sesi veriyor

Davaya inanmışlık yok...

İnanç ve imanla siyaset yapanlar azınlıkta olsa bile, netice itibariyle bilinçli hareket ediyorlar ve galebe ellerine geçer.

Bu ayetten vermiş olduğumuz örnek, kesin ve kati bir delildir.

***

Türkiyemizdeki, siyasetin hayat felsefesi bellidir.

1950lerden günümüze kadar..

Ne kadar muhafazakr partiler varsa..

Ki başta Demokrat Parti olmak üzere, millete bir şeyler veriyoruz deyip milletin oylarını almışlardır

Ama, müesses nizam ve davaya inanmamışlık, hele ki menfaat odaklı güruh yapıların oluşturduğu ağ; hep mağlubiyete mahkm ettirmiştir...

Pek tabi ki, Türkiyedeki seküler anlayış ile seküler olmayan din mefhumuna dayalı anlayış; daima zaman boyunca çarpışa gelmişlerdir.

Seküler anlayış, her ne kadar devleti ele geçirmiş, yazılı ve görsel medyayı ele geçirmiş ise de seküler olmayan anlayış, inanç ve imana dayalı olduğu için daima galip olmuştur

Tabi siyasi kulvarda değil; millet vicdanında hep galip gelmiştir..

Davalarını sağlam tutmuşlardır.

Ve Nur dünyası gibi hep ayakta durabilmişlerdir

Zira seküler anlayış her ne kadar yıllardan beri devletimizin bünyesine sızdırılmış, meşruiyet kazanmış ise de kesinlikle hükmen meşru değildir.

çünkü millet, o seküler anlayışa gönül vermemiştir, oy da vermemiştir.

* * *

Sevgili dostlar.

Deneyimli kalem sahibi Sayın Mehmed Şevket Eygi Beyefendinin dünkü Milli Gazetedeki yazısına bir bakalım

Ciddi ve düşündüren bir yazı..

Sayın Eygi aynen şöyle diyor;

Venezuela konusunda fazla bilgim yok ama son krizde Maduroyu destekliyorum. ABDyi ve müttefiklerini desteklesem, aynı şeyin ileride bizim başımıza gelebileceğini hesaba katmamış olurum

Kurulması düşünülen Kürdistanın en büyük zararı Müslüman Kürtlere olacaktır. ABD ve İsrail bir şeyi istiyorsa, o, Müslümanlar için iyi ve hayırlı değildir...

Barzan ailesi, tarih boyunca nice hahamlar yetiştirmiştir.

On dokuzuncu asırda büyük sayıda Kürt Yahudisi vardı. Onlar ne oldular? İki kimlikli oldular.

Her sene İsrailden Hacı Bektaşa gelip semah yapan Yahudi Aleviler olduğunu biliyor musunuz?

Tek kimlikli gerçek Alevileri tenzih ederim

Asıl ismi Şimon Zvi olan Selanikli eğitimci Şemsi Efendi, Hahambaşı Hayim Nahum, asıl ismi Moiz Kohen olan Tekin Alp...

Bu üçü laik sistemin mimarlarıdır.

Müslüman kavimleri birbirine düşman eden ve Ümmet binasını yıkan bütün küfür ve nifak ideolojilerini Yahudiler çıkartmıştır.

Türkiye Müslüman bir ülke.

Niçin en büyük tv kanalı Müslümanların değil?

Müslümanlar medya konusunda niçin azınlık statüsünde?

Hz. İsa aleyhisselamın şu sözünü her akl-ı selim sahibi Müslüman beynine kazısın: Ben Allahın izniyle ölüleri bile dirilttim ama geri zeklı ahmaklar için yapabileceğim bir şey yoktur.

***

Kfirler ve münafıklar, Ümmet birliğini yıkmak için Müslümanları, birbirinden kopuk bin parçaya ayırmak istediler. Müslümanların büyük bir kısmı da bunu yaptı.

Günümüzün en büyük fitnesi, 1924ten beri Müslümanların, kendisine biat ve itaat edilmesi gereken bir İmam-ı Kebirden mahrum bulunmalarıdır.

Okumuş bir Müslüman olarak yazıklar olsun sana!.. Cebinde üç bin liralık telefonun var ama elli liralık bir dolmakalemin ve yine elli liralık güzel bir defterin yok.

Bu Dine, bu Millete, bu ülkeye en büyük zararı, dini imanı para olan din sömürücüsü haşarat veriyor.

Emr-i mruf ve nehy-i münker farzını bilmeyen Müslüman noksan bir Müslümandır.

Kalben emr-i maruf yapmak, iyi şeyleri sevmek, iyilikleri istemek, kötülüklere buğz etmek her mümin için farzdır.

Emr-i marufu ve nehy-i münkeri terk ve tatil eden bir İslam toplumunun azaba maruz kalacağı haber verilmiştir...

En derin saygı ve sevgilerimle.