LAİKÇİ CUMHURİYETÇİ CHP YİNE SAHNEDE..(!?)
Eklenme: 1/7/2021 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği gibi son günlerde CHP, yeniden tarihi jakoben darbeci eylemlerine geçmiş durumda.

Hani demişler ya; tarih tekerrürden ibarettir...

Evet, gerçekten dünkü CHP ne ise bugün de aynı güzerghında yürüyor...

Hatta daha azgın ve haşin bir saldırı modundadır...

Dünkü CHPden kastımız; tek parti şeflik ve dipçik dönemi

CHP, yakın tarihimiz boyunca hep bu süreçleri geçirmiş ve yaşatmıştır...

CHPnin varlığı da kuruluşu da komuta merkezi de dış orijinlidir?...

Yani ne millidir, ne yerlidir ne de fikri, halkıyla, milletiyle bir bütündür?

Bilakis; hepsinin karşısında olmuştur...

Dün olduğu gibi, bugün de aynı rotada yürüyor...

***

CHPnin kuruluş tarihi, Lozana dayanıyor...

Tarih, 24 Temmuz 1923...

İngiliz murahhası Lord Curzon, Türkiyeyi temsilen İsmen İnönü ve beraberindekiler, İsviçrenin Lozan kentinde bir araya geliyorlar...

Masada; Osmanlıyı bölüp-parçalayan bir harita...

İmzaya hazırlanan, hezimetler içeren, Türkiyenin elini, kolunu bağlayan, tarihini, milli kültürünü, medeniyetini, dilini, inancını, coğrafyasını, ecdadını yok sayan ve bir daha yaşamamasını hükmeden, Lozan antlaşması?...

Osmanlı topraklarını, İngilizlere, Fransızlara, Yunanistanlılara parsellediler?...

Sömürgeleri altında; 24 küçük devletçik kurdular...

Ne hazindir ki sahada kazanılan masada bir çırpıda geri verildi?...

Ve bu hezimete, bu yıkıma, bu bölük-pörçük edilme haline de Zafer antlaşması denildi...

Sözde zafer özde ise hezimet!...

Bakınız işte bu tarihte Lord Curzonun direktif ve talimatları doğrultusunda, Cumhuriyet Halk Fırkası adıyla bir parti kuruldu...

Bir yıl sonra da, fırka kelimesi kaldırılıp, yerine parti kelimesi konuldu...

***

İşte bu darbeci, vesayetçi, batı endeksli tehlikeli unsur, İngilizlerin komutasında açık ve aleni bir şekilde, nasıl oluyor da yüz yıldır bu ülkede varlık gösterebiliyor...

1950lerden bugüne kadar; CHP iktidar yüzü görmemişse de, halk yüz vermemişse de, maalesef hep söz sahibi olmuştur?.. Kendini var edebilmiştir?..

Oysaki CHP, kamu vicdanında meşruiyetini kaybetmiştir.

Zira tarih boyunca ihanet yapmıştır.

Eeee; Anayasamız da....

Yasalarımızda..

Kanunlarımız da...

Hükümet ve yönetim sistemimizde..

Hsılı kelam, müesses Cumhuriyet Halk Partinin Lord Curzonla yapmış olduğu anlaşma çerçevesinde; kendini idame ettiği içindir...

Her ne kadar bağımsız bir Türkiye olarak kendimizi adlandırıyorsak da, bize göre bugün dahi bağımsız değiliz...

çünkü Lord Curzonun projelerinin hegemonyası hala etkili bir şekilde kendini dayatıyor..

Zira gelen giden siyasi iktidarlar, ne kadar muhafazakr ve ne kadar milletin milli iradesine bağlı oldularsa da; somuta eremediler...

Hep sözde kaldılar...

çünkü CHPnin izin ve icazeti olmadan, yani Lord Curzonun projesine uygun olunmadığı takdirde; varlığınız bir anlam içermiyor...

Nitekim hal-i lem meydandadır.

Yalnız duymakla kalmıyor fiilen de uygulama şeklini görüyoruz.

Bu itibarla diyoruz ki;

18 yıldan beri iktidarı elinde tutan AK Parti ve başında lider olarak bulunan büyük devlet adamı Recep Tayyip Erdoğanın tüm çabalarına rağmen, darbe çığırtkanlığı yapan sokak çapulcularından Türkiye bir türlü kurtulamıyor.

* * *

Bakıyoruz proje aynı proje.

Yani 1909daki 31 Mart Hadisesi ne ise ve nasıl o büyük devlet adamı Ulu Hakan Abdülhamit Han tahttan indirildiyse

Aynı o habis ruh, o küfür saçan sistem bugün kendini diri tutmaya çalışıyor...

Zaman, yer ve kişiler değişse de; zihniyet ve anlayış aynı şekilde direnç gösteriyor...

Bakınız, üniversitelerdeki hareketlenmeye...

Dün de vardı, bugün de...

Marksist, Leninist, küfürbaz ve inkrcı taifeler, üniversitelerin en kılcal damarlarına kadar sızmışlardır...

Onun içindir ki nesil ecdadıyla barışık değil..

çünkü o nesil işte bu ruhun mimarları ve körükleyicileri tarafından yetiştirildi?..

Cumhurbaşkanı Erdoğan, deyim yerindeyse üniversitelere çöreklenmiş yıkıcı ve küfür felsefesine sahip kişileri, akademisyenleri, sözde bilim adamlarını cımbızla ayıklıyorsa da....

Yerlerine ter-ü taze, milli ve yerli ruha sahip kişileri getiriyorsa da!...

Bakıyorsunuz ki, bu tayfalar kuyruğuna basılmış kedi misali, başlıyorlar miyavlamaya!...

Nara atıyorlar...

Boğaziçi Üniversitesi...

O nara atan ve ayaklanan büyük potansiyeli, aynı üniversiteden olmamakla beraber CHPnin etkili ve yetkili kişileri tarafından, bir grup toplatılıyor...

Nümayişe, isyana, kalkışmaya davet ediliyor.

Tıpkı 2013teki Gezi Parkı olayları gibi

Tıpkı 17-25 Aralık operasyonları gibi.

Tıpkı 15 Temmuz 2016daki hain ve kanlı darbe girişimi gibi.

Tüm bunlar rastgele gelişen olaylar değildir...

Tüm bunlar hukukun üstünlüğüne bağlı (!) olarak geçinen bir siyasi partinin ürünüdür.

Hatta Türkiyenin bünyesinde ne kadar terör odakları varsa, başta DHKP-C olmak üzere Marksist, Leninist, komünist partilerden tutun da, ulusalcılara, komünist medya, satılmış ajanlarla dopdolu olması; bunların planıdır,..

Hepsi CHPnin yeni hareketleridir.

Biz bunları elbette ki yazarız çizeriz.

Bu bizim temel görevimizdir.

Zira biz inanmış bir millet, inanmış bir ümmet olarak böylesine habis ruhun zulümatından, şirk karanlığından kurtulmak için Kuran gerçeklerine sarılıyoruz, sarılmalıyız!..

Hayatımızı biçimlendirmemiz gerekir..

***

Bakınız, Kuran-ı Kerimin Maide suresinin 67. Ayetine..

Kuran dilini bilen, okur...

Bilmeyenler için de biz buradan yüce mealini sizinle paylaşmak istiyoruz.

Ayet-i celile aynen şöyle diyor;

Ey resul! Rabbinden sana indirileni (olduğu gibi) tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, Onun risaletini (sana gönderdiğini) tebliğ etmemiş olursun. (Görevini yaparsan) Allah seni (inanmayan) insanlardan (gelecek tehlikelere karşı) koruyacaktır. Doğrusu Allah, inkrcı müşrik toplulukları (istemedikleri için zorla) hidayete erdirmez.

***

çünkü erebilmeleri için sağlam ruha ve karaktere sahip olmaları gerekir.

O da onlarda bulunmadığı için sen ne kadar tebliğ edersen et onlar için bir şey ifade etmez.

Ama sen yine de uyarıcı bir şekilde tebliğ etmekten geri kalma.

Allah seni o habis ruhların şerrinden koruyacaktır.

Bu ayet-i celilenin böylesine mealini sizinle paylaşırken, gerçekten inanan bir toplum olarak biz bunları sık sık kendi toplumumuza, cemaatlerimize, camilerimize, diğer inanan siyaset platformlarına anlatmalıyız ve söyletmeliyiz.

Zira Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Beyefendinin de çabaları bu yöndedir diye inanıyoruz.

Ve Allah hiçbir zaman onu yalnız bırakmaz.

çünkü küfrün, ilhadın, ulusalcı habasetin elinde 86 yıldan beridir inim inim inletilen, kapısına kilit vurulan Ayasofya Camisini ibadete açtı...

Erdoğan, onlara ve üstatlarına ve bağlı bulundukları dünya olan haçlı emperyalistlere yeter artık dedi...

İslam bayrağıyla, Ayasofya müzesini yeniden Camiye çevirdi..

Allahın kelamı yeniden o caminin içinde okunmaya, okutulmaya başlandı.

Minarelerinde Ezan-ı Muhammedi yükseldi.

Ümitleri tabii ki kursaklarında kaldı.

Elbette ki CHP de o kirli ruhların bir koludur.

O kolunu pisliklerden geri çekmiyor.

Ve o habis ruh, Türkiyeye zarar veriyor.

Zarar vermemesi için bu tarihi gerçekleri medya sayfalarına geçiriyoruz.

Cumhurbaşkanımız da bunları çok iyi biliyor.

Onun için kirli karanlık bir muhalefetin dedikleri ne ise tam tersine fiiliyata geçiriyor.

Bakınız, okunan bu ayet-i celile, Osmanlı siyasetinde devlet bünyesinde sık sık okutuluyordu ve mana değeri yayıldıkça yayılıyordu.

Ve halk böylelikle, gerçeklere vakıf oluyordu...

Bu ayet, cihad ruhunu taşıyan bir ayet olması hasebiyle, Sultan Abdülhamit bu ayeti okuduktan sonra camiye gidip, cihat bayrağını açıyordu...

İslam, yüceldikçe yüceliyordu.

O cihad bayrağını açtıktan sonra bu manada Efendimiz (S.A.V)in müjdelediği İstanbul fethi bir kez daha gerçekleşmiş oldu...

Sözün kısası anlaşılan budur ki 24 Temmuz 2020de Ayasofyanın açılışını yapan Cumhurbaşkanı, öyle inanıyoruz ki Fatihlerin, Yavuzların, Osman Gazilerin yolunda gidiyor.

Ve inşallah o yolun yeniden Asyanın toparlanmasına hatta Avrupanın da Asyaya bağlanmasına birer işaret olacağına inanıyoruz.

Allahın yardımı ve milletin duasıyla inşallah hedefe ulaşacaktır.

Heveslenen zillet eylemcilerinin emelleri de her daim olduğu gibi; kursaklarında kalacaktır.

En derin saygı ve sevgilerimle.