LAİKÇİ TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR? (V)
Eklenme: 12/21/2020 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

LAİKçİ TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR? başlıklı yazı serimize bugün de devam ediyoruz...

Yazı başlığımız, kelime ve kavram itibariyle çok anlam taşımaktadır...

Son yüz yıllık bir süreç içerisinde, karanlık dehlizleri içeren iç maceralarla yüz yüze gelen Türkiyenin portresini deşifre etmektedir...

Bize göre herkesin başını her iki elinin arasına alıp, çok derinden düşünmesi lazım.

Biz Türkiye olarak, Osmanlının mirasını yiyen evlat ve torunları olarak, Nasıl bu hale geldik. Böylesi halleri mi yaşayacaktık? diye kendimizi sorgulamamız gerekiyor...

Özellikle, yüzyıldan beri CHPnin altı oklu ambleminin sivri uçlarıyla, sürekli sırttan vuruluyoruz!?

Ama ne hikmetse, bir türlü gerçeklerimize odaklanıp, kendimize gelemiyoruz..

Sürekli aldanıyoruz!

* * *

Bakınız, CHPnin kuruluş amacı ve anlayışı kesinlikle milli değildir, yerli hiç değildir.

Kimler tarafından kurulmuşsa kurulsun.

Kimin partisi olursa olsun.

Mevcut halet-i ruhiyesi Türkiyenin aleyhindedir, lehine değildir.

Ülkeyi bölme ve tefrika cihetinde çalışmıştır..

Ki çalışmaya da devam ediyor.

Ne idüğü belirsiz bir anlayışla TBMM çatısı altında ağzından çıkanı kulakları duymayan bir siyaset güdüyor...

Saldırgan bir dil kullanıyor...

Sergilenen bu tavır, CHPnin, Türkiyede ne kadar fitne unsurları varsa, gizli terör odakları varsa, başta DHKP-C olmak üzere ulusalcılık, Atatürkçülük, Laikçilik gibi kavramların arkasına sığınarak suç işleyen bir unsur haline geldiğini deşifre etmektedir..

İşte size bir kaç örnek...

Kısa süre önce, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır...

Ağzından çıkanları kulakları duymazcasına nice inciler döktü...

Satılmış ordu ifadesini kullanırken, ağzından akan salyanın farkında bile değildi.

Önceki gün de CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel isimli bir maceracı..

çıkıp Cumhurbaşkanının makamını ve zat-ı devletlerini küçük düşürmek için hakaret ediyor, hem de alçakça bir hakaret salyasını akıtıyor...

Bu saldırganlık, sadece Cumhurbaşkanının şahsına değil, makamına, ülkesine, milletine yönelik bir hakarettir.

CHPlilerin ağızlarından akan bu salyalar, daha ne zamana kadar akacak?

***

Toplum; Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Acemiyle, inançlısıyla, inançsızıyla, yekvücut olarak Cumhurbaşkanını seviyor, bağrına basıyor ve baş tacı ederken, böylesine ne idüğü belirsiz insanların varlığı da bize göre bir ucubedir.

Daha önce de buradan dile getirmiştim...

Nasreddin Hocanın taşları bağlamışlar, köpekleri salmışlar hikyesini...

Tekrardan aktarmak istiyorum..

Nasreddin Hoca günün birinde, bir köye gidiyor.

Köyün köpekleri Hocaya görünce havlayıp, saldırmaya başlamışlar...

Hoca her ne kadar hoşt, hoşt dese de, köpek azgın!

Hoca yere eğilip taş almak ister.

Ama taşlar, toprağa gömülü olduğu için, ele gelmiyor...

Hoca yaşadığı durumu şöyle anlatıyor..

Hele bakın şu memlekete, taşları bağlamışlar, köpekleri salmışlar...

Hocanın bu yaşadıklarını, günümüze örnek verdik...

çok kapsamlıdır ve anlamlıdır.

Anlayan anlar misali diyelim!.

Ama şunun da altını çizmeden geçmek istemiyoruz.

Gerçekten, müesses nizam olarak bilinen mevcut rejim, CHPnin darbeci anayasalarının sistemi ve rejimidir...

Devrimcilik, kurtarıcılık adı altında 1924ten günümüze dek meydana gelen ne kadar darbeler olmuşsa, tümünün altında CHPnin imzası vardır..

Ana akım, hep CHP olmuştur..

Ne kadar suikastlar yapılmışsa, yine CHP kaynaklıdır.

Ne kadar ayaklanma ve terör odakları varsa, kesinlikle CHP onların menbasındandır ve kaynağıdır.

CHP bize göre milli ve yerli olmayan neidüğü belirsiz bir varlıktır.

Buna artık yeter denmesi gerekir.

Derhal kapatılması lazım.

Baş yetkililer hakkında soruşturma açılması gerekir.

Yüzyıldan beri olup biten hukuksuzluklar, antidemokratik mezalimler, kurum ve kuruluşların devleti ve halkı nasıl yağmaladıklarını kamuoyu çok yakından bilmektedir..

Nitekim, kimi zaman birer birer tespit ederek siz değerli okurlarla paylaşmaktayız...

Kamuoyunu bilgilendirmekteyiz..

Rüşvetse rüşvetin dik alası CHPde olmuştur.

Adam kayırmaksa, yine CHP kaynaklıdır.

Ülkeyi bölme ve parçalama fitnesi de kesinlikle CHP kaynaklıdır.

CHP, yazılı medyasıyla, görsel medyasıyla, Kemalist laikçi geçinen nice yazar-çizerlerin kalemleri, hep memleketin aleyhine zehir akıtmışlardır.

Sonuç itibariyle, toplumsal hayat biçimlendirmeleri, ekonomiksel ve iktisadi gerçeklere dayalı ticari şekillerin bozulması CHP anlayışı yüzündendir...

Başını, CHP çekiyor.

Memleketin sahil-i selamete kavuşabilmesi için, bir an evvel CHP hakkında TBMMnden çıkan ilk karar, dokunulmazlıkların kaldırılmasıdır...

CHP esamisinin artık Türkiyeden silinmesi gerekiyor.

Miadı dolmuştur, nerdeyse yüz yılı tamamlıyor.

Yıllardan beri CHP medyasına bağlı gazete, dergi, televizyon vs. CHPnin ve Kemalizmin meth-u senasını yaparak göklere uçuran nice basın mensuplarının basın ilan kurumuyla işbirliği yaparak haksız yere tahsildarlık yapmıştır...

Basın İlan Kurumu yasası da, CHPnin anlayışına hizmet ediyor..

Özellikle, Basın ilandan gelen paraları gazetelerden yüzde 15 gibi yüksek meblağ keserek, kalan ödemenin yarısını her ayın 15inde diğer yarısını da her ayın sonunda ödemeleri de büyük bir ucube olarak telakki ediliyor.

Buna dört beş sene önce itiraz eden yine Diyarbakır Söz Gazetesi olmuştur.

Nihayetinde Danıştay, lehimize karar vermişti.

Ve hala da çekinmeden, utanmadan, gazetelerin resmi ilan gelirlerinden yüzde 15 kesmeye devam edilmektedir...

Yarın Danıştay kararıyla birlikte siz değerli okurlarımızla daha detaylı paylaşacağız.

En derin saygı ve sevgilerimle...