MÜNAFIĞIN ŞİDDET VE TEHLİKESİ (V)
Eklenme: 6/13/2018 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

MÜNAFIĞIN ŞİDDET VE TEHLİKESİ yazı serimizin beşinci günündeyiz.

Bu başlık çok ses getirdi.

Kimliklerini gizleyen ve hep kendilerini suret-i haktan gösteren siyasi münafıkların birçoklarını biz burada deşifre etmek isterken, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan daha sıra bize gelmeden kendi seçim miting meydanlarında bunların birçoklarının maskelerini düşürmektedir..

Deşifre ediyor

Teredütsüz kamuoyuna açıklıyor ve neredeyse onları suçüstü yakalayarak; işte siz busunuz diyor...

Sayın Cumhurbaşkanımızın bu minvaldeki görüş ve siyasi dehası, ülkeye ve millete ter-ü taze ufuklar açmaktadır..

İşte bizde, yıllar yılıdır aynı fikir ve düşünce paralelinde elimizden geldiği kadarıyla; siyaset alanında kimliklerini değiştiren kılık ve kıyafetlerini niyet ve düşüncelerini gizleyen münafık tiğnetli anlayışları hep deşifre ettik

Ediyoruz..

Ve etmeye de devam ediyoruz..

Tavizsiz, onların peşini bırakmıyoruz.

Tabi basın ahlak ilkeleri doğrultusunda; bu mücadeleyi veriyoruz.

Görev ve yasal mevzuatın bize verdiği kamu görevi neyse, kamuoyu adına olup-bitenleri kaleme alıyoruz..

Ki almak zorundayız

Yoksa, görevimizi yapmış olmayacağımız gibi; susan şeytan konumuna düşeriz

***

Ne yazık ki!

Ülke ve millet bir türlü böylesi karektersiz kimliklerden kendini kurtaramıyor

Sülük misali..

Özellikle coğrafyamızda ve Diyarbakırımızda; varlıkları ürkütücü..

Garip ve anlaşılmaz olan da; kamu görevlilerinin bazı çirkin olaylara karşı sergiledikleri tutum..

Ortaya koydukları tavır..

Görmüyorlar mı?

Yoksa görmezlikten mi geliyorlar?

Ya da birilerinin emir ve komutasında oldukları için mi; kestirmek mümkün değil..

Ama çirkin ve kirli karekterler, faaliyet içerisinde oldukları gibi; yaptıkları da yanlarına kar kalıyor..

***

Bakınız

PKK terör örgütünün varlığı devleti, milleti ve ülkeyi ne kadar büyük sıkıntıları sokmuşsa..

Kan ve gözyaşına neden olmuşsa..

Milleti ve ülkeyi bölünme noktasına getirmişse..

Onbinlerce insanın; kanının heder olmasına sebebiyet vermişse..

Ki adı terördür, terör örgütüdür..

Bize göre, PKK kadar tehlikeli olan bir yapı varsa; o da kimliğini gizleyen tiğnetli yüzlerdir

Ki bunlar, kılık ve kıyafetleriyle normal vatandaş olarak kendilerini gösterip, özellikle bazı siyasilerin gölgesinde işlerini yürüterek, kendilerini maskeleyip, PKKdan beter terör estirirler..

Eşkıyalığın dik alasını icra ederler

Bukalemun gibi karakterden karektere giriyorlar..

Zulmün, şiddetin, eşkiyalığın, gasbın, haracın başına hak, hukuk ve adaletin küllahını giydiriyor?

Bakınız, Diyarbakır Sözün dünkü manşet haberi..

Devletin yolunu, ulu orta, gübe gündüz hendek ve barikat kurarak kesiyorlar..

Yolu kapatıyorlar..

Araçların, vatandaşların geçilerini engelliyorlar

Ve buna da; hak ve hukuk diyorlar

Ki bunun gibi daha nice zorba vakıalar

Ne yazık ki tüm bu olup bitenler de, siyasetin gölgesinde ve nüfuzu altında yapılıyor

***

Adam siyaset kulvarında, makam-mevki almış..

Bakan olmuş

Devlet imkanlarını eline geçirmiş..

Kapsamlı bir siyasi nüfuz elde etmiş..

Ki bazıları zerre-i miskal memleketine, seçim bölgesine faydası dokunmamış..

İğne ucu kadar; sadra şifa vermemiş

İsim vermeye gerek yok..

Zaten, bilen biliyor.. Zaman zaman da; bu köşeden bazı isimleri zikrediyoruz.

Diyarbakır kamuoyu da biliyor..

İşte bunların gölgesinde varlık gösteren, isimlerini kullanan nice feodal yapının baykuşları var ki; maazallah

İnsan süretinde; şeytan gibi!

Enva-i renge girip; işlerini yürütüyorlar..

Devletin bürokratı da..

Devletin kurumları da

Pek tabi ki, ilegal oluşumlar da ne hikmetse; onların değirmenine hep su taşımaktadırlar..

Ki bunlar akşam AK Partili, sabah HDPli günün ortası CHPli ve daha nice siyasi karekterler?

Hele hele muhafazakarlık ve Müslümanlık kimliğine bürünmüş nice münafıklar var ki; akla ziyan!

Şeyhlik, Seyitlik, beylik, unvanından tutun da müritlikliğe kadar? ..

Ne kadar sayarsak sayalım hep varlar ve zararlı mahlukatlar gibi; sömürü düzeni yaratıyorlar..

***

Hep ifade ediyoruz

Eğer bugün terör var ise inanın dayanak noktaları bu adreslerdir

Resmiyetin gölgesinde gününü gün edenlerin himayesi altında, palazlanmaktadırlar

İşte 28 Şubat vakıası

O dönemde oluşan nice kirli maceralar eninde sonunda deşifre oldu ve devletin bazı kurumları altından çıktı?

Neden mi?

çünkü o kurumlardaki kişiler kirli feodal yapılarla dostluk kurarak maddi diyalog içine girerek; o yapıların tabiri caizse emir-komutası altında, faaliyet gösteriyorlardı

Feodal yapı onlara güvenerek suç işliyordu..

Yetkili kurumlar da onu görmezlikten geliyordu.

Nitekim durum böylece suç ve suçlu oldukça palazlanmıştı..

Şımarmış ve günü gelmiş aynı insan devleti tekmelemişti..

PKKnın yanında yer almış

Özellikle HDPnin kilit noktalarına kadar gelmiş

Meclis üyeliğinden tutun da başkan yardımcılığına kadar.

Ne gariptir ki, bu şahsiyetler bugün iktidar partisinin bünyesinde itibar görüyor, sahipleniliyor..

Ve düdüklerini çalıyorlar

Ki dün olduğu gibi bugün de; hiçbir şekilde Ak partiye oy vermişlikleri de yoktur..

Oy vermezler, ama iktidarın rantını da alırlar

***

Bunun bariz noktası da bugünkü iktidar partisinin Diyarbakır listesi de kendini ele veriyor..

Diyarbakır listesi bir türlü anlaşılmayan bir sır

Ki, bu sır nasıl olur da Diyarbakır seçmenlerine açıklanamıyor.

Vatandaşlar ne diyor?

- Erdoğana yazık.

- Onu yalnız bırakmak istemiyoruz

- O olmazsa memleket münafık tiğnetli kirli şahsiyetlere teslim olur

Ama inkar edilemez gerçek ise listeye bakınca bir iki kişi hariç oy verecek kimse yoktur?...

Nasıl yapalım diye birbiriyle görüş alış verişi yapan nice vatandaşlar var...

Bu itibarla bizim acizane tavsiyemiz medya grubu olarak araştırıp irdelediğimiz kamuoyu tüm söylediklerimizin altına imzasını atıyor...

Diyoruz ki; keşke AK Parti, özellikle muhterem saygı değer devlet büyüğümüz olan Recep Tayyip Erdoğan bunları bir görse, vakıf olsa, düşünse.

Yarınlar için çok iyi olur.

Bölgeye, memlekete kıymeti harbiyesi sıfır olan insanları halkın karşısına çıkarmakta zorla hatıra binaen kabul etmeye girişilmesin

Tekkerür etmesin

Halk bu stres içinde üzüntülerini basın olarak bize bildirirken biz de elbette ki kamuoyunu aydınlatmak maksadıyla bunları yazmak zorundayız.

Gün gelir pişmanlık fayda vermez.

Hani bir atasözü var..

Derler ya; Atını alan Üsküdarı geçti diye.

Zarar gören devlettir.

Milletir.

Nitekim bundan 3 yıl önce, Suru işgal eden bu PKK haşareleri o Sur kentinin altını üstünü getirdiler.

Camilerden tutun da kiliselere kadar tarihi yapıları harap ettiler

Barikat ve hendek gibi ahlak dışı nice şeyler yaptılar.

Allaha şükür devlet ve millet üstün geldi.

Ama bugün Diyarbakır valiliği gerçek manada devletle halkı birbirine kaynaştırma anlayışı içinde değildir.

Gönül arzu eder ki; bugün valilik makamında oturan, belediye hizmetlerini üstlenen kayyımlar inşallah o günleri aratmazlar.

Ama görünen köy kılavuz istemez misali ile yola çıkarsak

Görünen o dur ki; Yenişehire bağlı nice mahalle, eski tabiriyle köylere giden yollar var.

Hepsi asfaltlanmış..

İşte Dicle Nehri kıyısını boydan boya kapsayan yol

Devletin yolu..

Güzergahında onlarca köy var..

Anayol misali trafiği yüksek bir yol

Denilere göre 40 yıldır kullanılan bir yol

Ancak asfaltlanmış değil...

Ama bugün; birileri, ki feodalitenin ve siyasi nüfuzun gölgesinde yol hakimiyetine el koyuyor..

Gasp ediyor..

Surdaki gibi; hendek ve barikat kurarak, yolu ulaşıma kapatıyor..

Kimse de; ne yapıyorsun demiyor?

Bilakis, bel çıkılıyor, sahipleniliyor

Şikayete, jandarmaya verilen dilekçelere rağmen; umursamazlık var?

Yaşanan bu derebeylik karşısında der demez vatandaş soruyor

Hayrola

Surdaki barikatla hendeklerin bir uzantısı olmasın mı?

Dolaylı yollardan aynısı olmasın mı?

İşte halkın merak ettiği bu noktayı yetkililerin dikkatine sunmak için; buraya aktarıp yazıyoruz

Nitekim Anayasamızın 23. maddesi seyahat ve ulaşım hürriyetini koruma altına alma konusunda oldukça açık ve nettir...

En derin saygılarımla..