MÜTTEFİKİMİZ ABD (!) NE YAPIYOR? (II)
Eklenme: 2/6/2018 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

MÜTTEFİKİMİZ ABD (!) NE YAPIYOR? başlıklı yazı serimize devam ediyor..

Ki bugün ikincisini kaleme alıyoruz

Göründüğü gibi; hal-i lem meydanda

Müttefikimiz ABD(!)nin ne yaptığı orta yerde...

Her zaman söylüyoruz.

Görünen köy kılavuz istemez örneğiyle yola çıkarsak, tez elden ve kısa yoldan hedefimize ulaşırız.

Ve tabi ki, yeryüzünde günümüzdeki meçhul olan güncel olaylar da tamamıyla kendini açığa vurur

Kep düştü kel göründü misali

Günümüzdeki ABDnin hal-i pür melali hepimizin malumudur

Bakınız, sevgili okurlar.

Yıllardan beri nerdeyse bir cihan devleti olarak görünen ve kendine bu şekilde görüntü veren bir ABD, bugün bırakın cihan devleti olmasını, bir küçük devlet olma niteliğini dahi yitirmek üzere

çünkü, terör örgütleriyle saf tutuyor..

Bir taraftan, filanca örgüt terör örgütüdür diyor

Onun, terör örgütü olma vasfını resmileştiriyor.

Diğer taraftan aynı o terör örgütüyle işbirliği yapıyor

Silah veriyor

Lojistik destek sağlıyor..

Ve bu terör örgütünü, müttefikim dediği Türkiyenin hudutlarına doğru yürütüyor

Vaziyeti, iç meselesi haline getirebiliyor.

Bir yandan terör örgütüyle mücadele etmek için BMyi ittifaka koalisyona davet ederken, öbür yandan mücadele etmek istediği terör odaklarına çeşitli isimler altında silah dağıtıyor.

Bel çıkıyor..

Onları düzenli ordu olma noktasında; eğitiyor..?

Peki, sormazlar mı?

Ey Amerika!

Nereden yürüyorsun ve nereden koşuyorsun?

Nerde müttefikliğin?

Nerde bir asra yakındır; işbirliğin?

Ne yazık ki, bu şekilde soran da yok.

İlla ki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan

Ki onun dışında soran yok..

Ama Erdoğan soruyor..

Bu tür soruları ABDye ve dünya kamuoyuna ileterek, soruyor, sorgulatıyor..

Ve ABDnin başındakilerini nerdeyse sorguluyor ve sorumlu tutuyor.

Bizim için bu dönemde Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğanın ABDye karşı yapmış olduğu tavır, yerli yerinde bir tavırdır.

Bize göre bilakis geç bile kalınmıştır.

ABD yüzsüz bir devlet!

İnanın, devlet demeye insan utanıyor.

çünkü kendini artık her geçen gün açığa vuruyor.

Türkiyeyle savaşmak üzere her ne kadar PKK, PYD, YPG, DAEŞ ve DHKP-C gibi terör örgütlerini ileri sürüyor ise de gerçekte kendisi işin başındadır.

Savaşan o terör odakları değil, Amerikanın ta kendisidir.

Amerika bugüne kadar terör demek istemediği halde, artık yavaş yavaş terör demeye mecbur kalıyor.

Bu da gerçekten Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğanın dayatmasıyla yapılıyor.

ABDnin tüm bu olumsuzluklarına rağmen, Allaha şükürler olsun ki Türkiye ayaktadır.

Ve gerektiği an yalnızca Afrine ve hudut noktalarına değil, öyle ümit varız ki Şama doğru ilerleyecektir.

Ve inşallah tüm İslam dünyasının beklentisi olan, hükmen Hz. İsa, Hz. Mehdiye gelip Camiül Emevide tabi olacak hadis-i şerifin manasının yüce değeri gerçekleşecektir.

Bilindiği gibi kıyamet alametlerinin en önemlilerinden birisi de Hz. Mehdinin gelip Şamda Camiül Emevide imamlık yapacağı ve Hz. İsanın gökten gelip Hz. Mehdiye tabi olacağı rivayetlerde mevcuttur.

Ancak bu hadisten anlaşılan itibari bir anlamdır.

Bu hükmen olabilir.

Yani Hz. İsanın fiziksel şahsiyeti değil, ona inanan Hıristiyan dünyasının maneviyatı ve ruhaniyetidir.

Nitekim Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin de 5. Şuada belirttiği gibi Hz. İsanın fiziksel şahsiyeti değil, hükmi şahsiyetidir.

Yani Hz. İsaya inanan batı dünyasının ruhanilerinin İslamla barışmasıdır.

Deccaliyet ve zındıkanın hükm-i maneviyesini temsil edip adım atan bugün ABD ve İsrail vardır.

İşte AB ile İslamın barışması..

Ancak bugünkü Suriyedeki yıllardan beri yapılan baskıcı mezalim ve katliam sonucunun ne kadar kirlenmiş olduğu, zındıka cereyanlarına dayalı kirlenmiş bir katliamın varlığı söz konusudur.

Bunu bertaraf etmek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın büyük çabasıyla inşallah kısa bir süre sonra gerçekleşecektir.

Ve Cumhurbaşkanımızın dün Vatikana gitmesi, Papa ile görüşmesi, İtalyaya gitmesi

Bunların hepsi bize göre yukarıda anlattığım gelebilecek olayların bir sinyalidir.

Bu sinyalle beraber, inşallah muhafazakr Hıristiyanlık dünyası ile İslam dünyasının barışçıl bir hal alacağına inanıyoruz.

Zaten Cumhurbaşkanımızın Vatikana gidip Papa ile görüşmesi, bize bunu anlatıyor.

Recep Tayyip Erdoğanın vücut dili de barışçı bir dil olarak güçlü bir iman ferasetiyle bize göre bunu yakalamış durumda.

İnanan Müslüman bir devlet adamı olarak Papaya karşı takındığı tavır ve dik durması, İslamın şeref ve izzetine yakışır bir biçimdedir.

Buyurun Efendimciler gibi değildir.

En derin saygı ve sevgilerimle.