MİLLET-İ İSLAM’I PAMAL EYLEDİ CEYŞ-İ FÜTUR!?
Eklenme: 10/21/2021 12:00:00 AM

Sevgili okurlar.

Yazımıza başlık olarak kullandığımız ifade merhum Ziya Paşaya ait...

Terci-i Bend Terki-i Bend kitabında yer alan şiirinin başlığı...

Şiirin ilk mısraı şöyle...

Kandesin sen kande çık ey Mehdi-i shib zuhur..

Ahiri zamanda Millet-i İslamiyenin başına geçen ve yöneten Hz. Mehdiye hitap ediyor...

Seslenerek şöyle diyor;

Neredesin hani çıkmadın

Gel de bu virane olmuş İslam diyarını kurtar..

Şiir şöyle devam ediyor;

Millet-i İslami pml eyledi ceyş-i fütr

Zulmün ve küfrün orduları İslam milletini dağıttı..

***

Ziya Paşa bir başka şiirinde de şöyle sesleniyor.

Kalmadı İslm içün bir yerde rm huzr

(Yeryüzünde İslam ümmetine verilen bir huzur kalmadı)

Kapladı mülkü serp leşker-i zulm ü şürr

(Günümüzdeki zorba, zulüm ve şer güçleri, memalik-i İslamiyeyi teslim aldılar.)

Geçdi n ehil ellere hayf ziman her umr

(Devletin ve milletin her işi ehliyetsiz kimselerin eline geçti)

Bir kişi yapsa bini yıkmak için etmekte zr

(Biri yapıyorsa bin kişi de yalanla yıkıyor)

* * *

Merhum Ziya Paşa bunları yüz elli sene evvel tespit ederek, İslam dünyasına seslenerek uyarıyor...

Ülkenin, milletin ve devletin en kritik, en can alıcı noktalarına değiniyor...

Her cümlesinin ilk kelimeleri; İslamın hal-i pür melaline, dikkat çekiyor...

Bakınız bir başka şiirinde şöyle sesleniyor;

Millet-i İslamda evvelki gayret kalmamış

Eski iffet eski namus eski himmet kalmamış

Cehalete düşmüş halk, fikr-i istikamet kalmamış

Zuuf gelmiş dine asar-ı metanet kalmamış...

(Din o kadar zayıflamış ki artık emniyet diye bir şey kalmamış.)

* * *

O günden bugüne!..

Ne hazin ki, dünü arar haldeyiz...

çünkü tüketilen zamanda ne tarihten ders-i ibret alınmış ve ne de tarihin tekerrürüne karşı, ikmal geliştirilmiş...

Düşünüyorum...

Yüz elli sene evvel ülkemin içine düştüğü perişanlığı teşhis edip uyarılar silsilesini şiire döken Ziya Paşa, bugün yaşamış olsaydı...

Ya da kabrinden başını kaldırıp günümüz insanlarına ne derdi acaba?..

Nasıl seslenecekti?...

Doğrusu, insanı derinden derine düşündürdüğü gibi, düştüğümüz halleri de sorgulatmaktadır...

7den 70ine, kendimizi sorgulamamız lazım...

çünkü mevcudiyet hızla İslamsız bir toplumun gelişmesini körüklüyor!...

***

Ancak, tarihin sayfalarını çevirdiğimizde, geçmişimi sorguladığımızda; biz böyle yaşamıyorduk?...

Tarihimizde, kudret var..

Tarihimizde şeref ve izzet var..

Tarihimizde kahramanlıklar var..

Tarihimizde, İslam şiarı var..

Tarihimizde, hakka, hukuka riayet var..

Tarihimizde birlik, dirlik ve ümmet olma var..

Peki bugün?

Ne yazık ki Ziya Paşam zerre-i miskal yok!...

Olmadığı gibi, her geçen gün beterin beteri bir hal yaşanıyor, yaşatılıyor?...

Mevcut sistem..

Mevcut yönetim anlayışı..

Beşerin maddiyata odaklı, maneviyatı katleden siyasi ve ideolojik yapısı, İslam dünyasını...

Özellikle de, Türkiyemizi küfrün batağına sürüklemektedir...

Siyonizmin..

Emperyalizmin..

Haçlıların faşizan güruh çağdaşlığına biat eder haldeyiz...

Kapı kulu gibi onlardan dileniyoruz!..

Bir arpa boyu kadar da, huzuru, güveni, istikrarı sağlayabilmiş değiliz..

Maalesef, akıllanmıyoruz da!..

***

Sevgili okurlar...

Ziya Paşanın yüz elli sene evvel, İslam dünyasının özellikle Ülkemizin içerisinde bulunduğu girift tabloya dair ortaya koyduğu tespitler, bir bütün olarak Kuran-ı Kerime dayanmaktadır...

İlham kaynağı Kurandır...

Nitekim, O yüce kitabımız diyor ki;

İnne-ddne indallhi-l-islm

Allah katındaki din İslamdır...

Tabi, İslamı bir bütünlük içerisinde, tüm hayat-ı içtimaiyeye enjekte etmiş şekilde yaşamak gerekir..

Eğer ki, İslam ülkesinde yaşayan biri ezbere ben Müslümanım derse, kendi kendini aldatmış olur...

çünkü, İslamı yaşama biçimi, aldatmacaya dayalıdır..

Nedeni de şudur...

Kemalizm adı altında, devrimcilik adı altında, çağdaşçılık ve laikçilik adı altında zaten İslamiyetten uzaklaşmıştır.

Bugün maalesef Gençlik İslamın kenarından kıyısından bile geçmiyor.

Hal bu iken, sormak gerekmez mi bu gençlikten ne bekleyebiliriz ki?

Akifin dediği gibi;

Doğrudan doğruya Kurandan alıp ilhamı

Asrın idrakine söyletmeliyiz İslamı...

Kuran hükümleri, Kuranın fiziksel hali gençliğe enjekte edilmiyorsa, ne nesil Salih olur, ne de ülkenin ve milletin yarınları güven verir?...

çünkü her şey balondan ibarettir..

Ki Ben Müslümanım demek bize göre bu yolda, davada beyhudedir....

Vaziyet, havanda su dövmektir.

Eğer ki, Müslümanım diyen bir toplum iseniz; beş vakit namazını kılmanız gerekir...

Ramazan ayında orucunuzu tutmanız lazım...

Mali durumunuz yerindeyse zektınızı vermeniz gerek...

Aynı zamanda hac farizasını da yerine getirmeniz lazım...

Sonuç itibariyle kelime-i şehadetle kendinizi var etmeniz gerekir...

Tüm bunlar, İslamın füruatıdır..

Olmazsa olmazıdır, bugünün deyimiyle kırmızıçizgileridir...

Ama gel gör ki yaşamıyoruz?..

* * *

Bakınız, sevgili dostlar.

Elmaniyet demek laikçilik demektir...

Aynı zamanda gençliği İslamın ruhundan uzaklaştırma şekli ve biçimi demektir.

Lakin günümüzde İslam ülkelerine baktığınız zaman, İslam toplumunun geçmişinden kopmuş durumda olduğunu görüyorsunuz...

İslamsız bir yaşam şekli var...

Nitekim bir toplum, içinde mevcut olan emr-i maruf ve nehy-i münkeri, yani iyilikleri emredip kötülükleri kökünden söküp atma halini yaşayamıyorsa, orada İslamı sadece kelime itibariyle yaşamış olursunuz...

Bir nevi, boynunuza gerdanlık takmış gibi olursunuz...

Ki o da geçicidir, hiçbir faydası yoktur.

Zira İslam ülkelerinde bir toplum yönetilirken mutlak surette İslamın ana çizgisinin yaşatılması gerekir.

Bu da emr-i maruf ve nehy-i münkerin gerçekleştirilmesiyle mümkündür...

Bu gerçekleştirilmediği takdirde, İslamı usulden öğrenip yaşama hali yüzeysel makyajdan ibaret olur ki, bunun da hiçbir geçerliliği yoktur.

***

Yalan söyleyen tarihle kendini donatmış ve aldanmış bir kesim güruh var ki, onlar da İslama inanan toplumu zedeliyor...

Ümmeti gerçek yolundan saptırıyor...

Kendisine has oluşturduğu küfür sistemiyle bunu yapıyor...

İşte bu küfür sistemine de elmaniyet deniliyor.

Yani, Sekülarizm deniliyor.

Laiklik deniliyor...

Tek kelimeyle içi boşaltılmış bir İslam kavramıyla yaşamaya mahkm ediyor...

Hızla, dine inanmama halini dikte ediyor...

Hazin olan da şudur...

Muhafazakr adıyla yola çıkan, makyajlı siyasetle kendini öne çıkaran ve siyasetini uygulayanlar, tarih boyunca ne hazindir ki İslamiyete bir şey vermemişlerdir...

Verecekte değiller...

Bilakis, vahim derecede zarar vermektedirler...

Sonuç itibariyle, aynaya bakmamız lazım!...

Ülke ve millet olarak; İslam ülkesi miyiz, değil miyiz?..

Bizler Müslüman olabilmenin vasıflarını yerine getiriyor muyuz, getirmiyor muyuz?

Ne yazık ki, iç açıcı bir yanıt vermek zor...

Peki, sizin yanıtınız nedir?..

En derin saygı ve sevgilerimle.