RAMAZAN AYI RUHLARI ÜSTÜN TUTUYOR...!
Eklenme: 5/7/2019 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar...

Bugün Ramazan Ayının ikinci günü

Allah Tel bu mübarek ayın yüzü suyu hürmetine herkese ama herkese, yani tüm İslam dünyasına, özellikle Türkiyemize nur-u imanla, ihlsla, samimiyetle, Kuran davasına sarılmakla Ramazan-ı Şerifi yaşamayı nasip eylesin...

O Ramazan ki, çok büyük önemli görevlerinden birisi de ruhları temiz tutmaktır Ki, buna tehzib-i ruh denir.

Yani ruhu kötülüklerden arındırmak.

Tehzib-i nefs de diyoruz.

Yani nefsini şehvet dünyasından arındırmak...

Duamız odur ki, bu mübarek ayda gecemizi ibadetle, gündüzümüzü oruç tutmakla geçirip, kendimizi ve nefsimizi günahlardan uzak tutmayı nasip eylesin

Herkese ve hepimize nasip olsun!?

Malumunuz üzere ihlsla ibadet yapmak, Kuranla sabittir ki o ibadet gerçek bir ibadet olur.

Sahibinin kurtarıcısı olur.

İhlslı olmayan bir ibadet, hiçbir zaman ibadet sayılamaz...

Kıymet-i harbiyesi yoktur

Tabiri caizse boşu boşuna ağzını bağlayıp, midesini aç bırakmakla kendine eziyet etmiş olur..

Ki başka da bir şey değildir.

Ancak ihls her şeyin başıdır, ibadeti sahibine hem dünya, hem de ahiret zahiresini kılar.

Ama bu kişisel halimiz...

Keşke toplumsal halde de ihlaslı olsa idik, aynı hali yaşasaydık!!.

Ne hazindir ki, tablo orta yerde!.

Yaşanılmıyor..

***

Sevgili okurlar

İslamın ter taze yüksek ruhunu üstün kılarak günahlardan kendimizi arındırmalıyız

Ve tabi ki, İslamın üstün ruhunu şiar edinen insanlar olarak kendimizi toplum içerisinde örnek insan olarak gösterebilme şansını yakalamalıyız!!!.

Mücadelemizi bu minvalde yürütmeliyiz...

Diyeceksiniz ki, Ah o şans ve mücadele nerede?

Maalesef

Her geçen gün toplum hızla İslamdan uzaklaştırılıyor.

O üstün İslam ruhu, şeytani fikriyat, emperyalist ve ataist zihniyetlerin oluşturduğu hegemonyada, zafiyete uğratılıyor..

Yok edilmek isteniliyor.

Bakınız Üstad Bediüzzaman Hazretleri Tarihçe-i Hayat isimli eserinde şöyle diyor;

Eğer biz ahlak-ı İslamiyenin ve hakaik-i imaniyenin.

Yani İslam ahlakıyla, iman hakikatleriyle kemalatını yaptığımız işlerle izhar edersek, açık olarak gösterirsek, kendimizi birer örnek vitrin haline getirirsek, sair dinlerin, diğer batıl ve hurafeden ibaret olan dinlerin tabiileri elbette cemaatlerle fevc fevc İslamiyete dehalet edecektir...

Belki yerküresinin bazı kıtaları ve devletleri de İslamiyete dehalet edecektir.

O zaman diyebiliriz ki istikbal (gelecek), yalnız ve yalnız İslamın olacaktır...

Ve yeryüzüne hakim olan hakaik-i Kuraniye ve imaniye olacaktır.

Bu davama çok burhanlardan, delillerden ders almışım.

Şimdi o burhanlardan, delillerden mukaddematlı, öncelik arz eden bir buçuk burhanı zikredeceğim.

O burhanın mukaddematına başlıyoruz...

Zira İslam hakikatleri hem manen, hem maddeten terakki etmeye kabil ve mükemmel bir istidada (hazırlığa) sahiptir.

Hakikat-i İslamiyenin (İslam gerçeklerinin) kuvveti, gücü nispetinde, Müslümanların o kuvvete göre hareket etmeleri derecesinde ehl-i İslam (İslam ümmeti), temeddün edip medenileşmeyle terakki ettiğini tarih gösteriyor...

Ve ehl-i İslamın hakikat-i İslamiyede zayıf tutma derecesinde insan vahşileşir, vahşete ve tedenniye düştüklerini ve herc ve merc içinde belalara, mağlubiyetlere düştüklerini tarih gösteriyor.

Sair dinler ise bilakistir, tam terstir.

O dinler batıl ve hurafeden ibaret olduğu için o dinlere mensup olanlar ona yapışsa tam tersine geri düşecektir.

* * *

Bakınız, sevgili dostlar.

Bugünkü hale bakıldığında, İslam dünyasının nereden yürüdüğü sorusuna cevap bulamıyoruz.

Nifak tohumları eken siyaset meydanları kandırıcı olur, aldatıcı olur, kesin bir aldatandır, aldatılan da yine Müslümanlar oluyor ki yazıklar olsun! demekten başka bir şey bulamıyoruz.

Bugünkü Türkiyedeki siyaset dünyasına bakıldığında, insan bırakın varlığından mensubu bulunduğu bu yüce İslam dinine dahi nerdeyse soğuk yüzle bakmak zorunda kalıyor...

Zira sözde İslam libası giyerek yola çıkmış kişiler, hiç söylemeye gerek yok..Başlı başlına gericiliğe kendini müptela etmiş ve gerilemekle baş başa kalmaktan kendini kurtaramıyor

***

Bugünkü sohbete burada nokta koyarken!!..

Malumunuz üzre önceki gün gerçek tarihin abidesi olan, iman ruhuyla, tavizsiz davasını üstlenen, mümtaz insan Kadir Mısıroğlu hakka yürüdü!..

Ebediyete intikal etti..

İslam adına, İslam toplumu adına bir çınar idi!

Tarihin gerçekçiliği yoluna adanmış bir ömür sahibi idi!

Kemalist anlayışa şiddetle karşı çıkandı.

Lozandaki anlaşmanın zafer olmadığını bilakis hezimet olduğunu kaleme alan ilk kişidir

Ki, Lozan zafer mi, hezimet mi? isimli kitabın da yazarıdır..

Tabi bu yolda; çok çileler çekti..

Sürgünler yaşadı..

Hapisler yattı..

Öyle ki, akli dengesi yerinde yok diye psikiyatri hastanesine bile yatırıldı

Hsılı kelam!

Yalan söylemeyen tarihin kahraman ismiydi, Kadir Mısıroğlu!

Birileri onu anlamadıysa da!..

O hep inandığı davanın ışığında yürüdü..

Tıpkı, Kadir gecesinde dünyaya geldiği gibi, Ramazan-ı şerifin ilk akşamında, hakka yürüdü..

Allahtan rahmet diliyorum..

Mekanı cennet olsun..

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı Ramazanlar.