RANT VE MENFAATE DAYALI GÜDÜMLÜ SİYASETTEN ALLAH’A SIĞINIRIM! (II)
Eklenme: 4/8/2019 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Cuma günkü sohbetimizde de ifade ettiğimiz gibi Türkiye bir asra yakındır, demokratik, sosyal, çoğulcu parlamenter bir sistemle yönetilmektedir..

Ki son bir yıldır da ülke, Partili Cumhurbaşkanlığı sistemiyle yönetilmektedir..

Günümüz kadar, Türkiyenin siyasi tarihi de önem arz edici!...

Klişeleşmiş bir ifade var

Denir ki; devlet olmazsa ülke olmaz, millet olmaz

Bize göre; Millet yoksa, Devlette yoktur

çünkü devletin varlığında en büyük etken milletin bizatihi kendisidir..

Lakin, devleti temsilen ortaya çıkan siyasi iktidar ve iradeler hep milletle ters düşmüştür

Ki bugün değil, yıllar yılıdır her zaman söylediğimiz gibi

Siyasi iktidarlar muktedir olmadıkları takdirde, devlette, millette ve ülkede zafiyetin hakim olmasına neden olurlar?

Ve Ahlaki çürümeler başlar..

Ekonomiksel yozlaşmalar, alabildiğine yaygınlaşır...

Kültürsüz ve ilimsiz bir potansiyel toplum oluşur.

Daha, sayabileceğimiz bir dizi olumsuzluklar söz konusu olur

Kısacası; toplumsal bir çürümüşlük batağına saplanmış olunur

Nitekim, ülkenin ve milletin hal-i perişanlığı orta yerde!..

Derler ya; görünen köy kılavuz istemez!

Hal bu iken

Mevcut siyasetin neresine salih amelli siyaset diyebiliriz?

Ya da iktidar için..

Ya da muhalefet için..

Hele ki, iktidarın neresine muktedir bir iktidar diyebiliriz ki?

Zira elinde tuttuğu milli iradeyi de iradesizleştirdiği gibi itibarsızlaştırıyor da?

Siyasetin kulvarı hırsızlar, rantiyeciler, vurguncular, kişisel menfaat peşinde koşan müteahhitlerin, ihalecilerin cirit attığı alana dönüşmüş durumda!

Netice itibariyle bu memleket nereye gidiyor? sorusuna cevap aranıyor..

Ama kimse; cevap vermiyor

Nitekim bekliyoruz bu soruya, kim, hangi irade ne zaman cevap verecek?

***

Bir önceki sohbetimizde Türkiyenin siyasal, sosyal bir devlet olduğunu, hukukun üstünlüğüne bağlı bulunduğunu ve milli iradeye dayalı iktidarın varlığını, kısm-i olarak anlatmaya çalışmıştım.

Ve özellikle 31 Mart yerel seçimlerine dikkat çekmiştim

Herkesin ağzında sakız misali; seçime dair konuşuluyor..

Uyuşmazlık var, usulsüzlük var, organizeli bir seçim yolsuzluğu var

Yani iddiaların bini bir para...

Bu iddianın sahipleri de tarafeyn denilen; seçimin iki tarafı!

Rakipler

Ve bu enva-i iddiaların, söylemlerin ve işlemlerin partiler tarafından yapılıyor olması da; gerçekten üzücüdür.

Gerek AK Parti olsun, gerek CHP olsun, yerel seçimlerdeki uyuşmazlık halleri çağdaş demokratik dünyaya gına getirmiştir.

Bu ne biçim Türkiye diyorlar?

Bu ne biçim anlaşmazlık diyorlar?

Gerekirse yeniden mi seçime gidilsin?

AK Partinin iddia ve tespitlerine göre seçim sandıklarında çok büyük haksızlık ve yolsuzluk olmuştur.

Keza CHP de Ben mağdurum diyor.

Bu defa onlar bunu yapmışlar diye iddia ediyor ve suçlama getiriyor.

Oysaki her iki tarafın da haklılık payı vardır.

Aynı zamanda, haksızlık yönleri de vardır..

Zira tespit ve görüntüler bu yönde.

Ama bu da bir gerçektir ki Türkiyedeki siyaset, hele hele böylesine siyaset, hukuk dışı birbirlerine çelme atmayı demokrasinin bir nimeti ve mubahı olarak görüyorlar

Hal böyle olunca ister iktidar olsun, ister muhalefet olsun, hiçbir zaman ülkeye, millete, vatana hayır getirmezler.

Getirdikleri bir şey varsa, toplum arasına, insanlar arasına nifak tohumlarını ekmektir..

Ülkeyi birbirine düşürme taktiğidir.

Bize göre koltuk ve rant kavgasıdır.

Ülke bir yandan ekonomiksel sıkıntılar içerisinde kıvranıp duruyor..

Esnaf, tüccar, büyük işadamı ve diğer iş çevreleri senet, çek ve işçi giderlerini, maaşlarını ödemekte zorlanıyor.

Oysaki milli iradenin gereği olarak, hükümetlere, parlamentoya, ister iktidar, ister muhalefet olsun düşen görev, milli iradeyi her alanda harekete geçirmesi gerekir.

Milli menfaat, çıkar uğruna büyük çaba göstermesi gerekirken, ne yazık ki tam tersine kirli ideolojinin peşinde koşuluyor

Kendini muhafazakr, Müslüman, inançlı parti gibi gösterenler, tıpkı AK Parti gibi bünyesine CHPden daha öte HDPli ideolojiye bağlı insanları bölgemizde işbaşına getiriyorlar?..

Onları kilit noktalara getirmekte sakınca görmüyorlar..

Nitekim bu seçimde görüldü, parti nasıl bir hezimete uğradı..

Sevgili okurlar..

Özellikle, AK Partinin bölge siyasetiyle ilgili, çok şeyleri konuştuk, söyledik..

Yazdık, çizdik, ki hala da, yazıp çiziyoruz

Parti büyüklerine, devlet büyüklerine yapıcı itibariyle tezlerimizi, eleştirilerimizi huzurlarına sunduğumuz halde, ne yazık ki, eski tas eski hamam misali çark bunların, lehine dönmektedir

Nitekim beş sene evvel ne denilmişse, hep aynı çıkmıştır.

Doğru istikamette yürüyen tren, ne yazık ki zaman zaman da istikameti şaşırınca devrilebiliyor.

***

10 Ekim 2015te bizatihi Cumhurbaşkanının huzuruna davet edildim.

Cumhurbaşkanı tarafından bana sorulan sorular arasında 7 Hazirandaki seçimlerin kayıp ve mağlubiyete düşüşümüzün nedeni neydi? sorusu vardı.

Ben de acizane görüşümü sundum.

Ve dedim ki seçim günlerinde, seçim sandıklarındaki AK Partinin müşahitleri samimi olmadıkları gibi, yanlış ideolojilerle işbirliği içinde olup, sandıklara müdahale ediliyor ve onlar gözlerini kapatıyorlar

Bir iki konuyu ispatlı ve delilli olarak sundum

Cumhurbaşkanı lütfetti beni dinledi.

Amma velakin!

Öyle inanıyoruz ki Cumhurbaşkanının çok büyük iyi niyetine rağmen, partinin bünyesine yerleşmiş bazı yanıltıcı kesimler ve kirli ideolojiye sahip insanlar, bizim tespitlerimizi çürütmek üzere yanlış yamalak bilgi verdikleri içindir ki; bugün tekerür etti..

Bizi dinlemeyen parti ve iktidar, nerdeyse dört sene sonra bugün aynı tabloyla karşı karşıyadır.

Bugün bas bas bağırıyorlar, diyorlar ki CHP ve Ekrem İmamoğlu tarafından bizim sandıklarımıza müdahale edilmiştir.

Biz de bu yanlış müdahaleye karşıyız.

Elbette ki halk da bunu tasvip etmiyor.

Ama böyle bir badireye düşmeden evvel yine AK Partinin bünyesinde çalışan samimi olmayan nice vurguncu bürokratların var olabileceğinin; düşünülmesi gerekirdi!

Onlar ne partiye ve ne de Erdoğana bir şey kazandırmamakla beraber, orada bulunmaları büyük bir rant teşkil edercesine devam etmekte oldukları aşikrdır.

Televizyonlarda, gazetelerde görüyoruz ki CHP adayı İstanbulda AK Partinin adayına aralıklı fark attığı gibi, Ankarada büsbütün kaybettiler.

Adanada kaybettiler, Mersinde kaybettiler, Antalyada kaybettiler.

Nitekim bu iller Büyükşehir Belediyeleridir.

Gerçeğin ne zaman su yüzüne çıkacağını merakla bizler de bekliyoruz...

En derin saygı ve sevgilerimle...