TARİH VE KÜRTLER!
Eklenme: 1/26/2018 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Afrinde Zeytindalı Harektı, kesinlikle Suriyede bulunan masum Kürt halkına yönelik değildir...

Oradaki gayrimüslim olan Süryanilere yönelik de değildir..

Tek kelimeyle bu harekt; sadece ABDnin kirli oyunları paralelinde yürüyen terör odaklarına yöneliktir

Bu terör odakları her nerede olursa olsun, kim olursa olsun, hangi milletten, hangi dilden, hangi ırktan, hangi coğrafyadan olursa olsun, kirli ve korkunç bir beladır, bir fitne unsurudur.

Hem de ahiri zaman fitnesidir...

Bu fitne, bu bela unsurunun başındakiler de kuşkusuz ve tereddütsüz olarak ABDnin ve İsrailin dolarları karşısında satılmış birer uşaklardır

Ki bu uşaklar, İslam ümmetini birbirine kırdırmaktadır

Günahsız, masum Müslümanların kanını dökmektedirler

Hedefleri ne Kürdistandır, ne Arabistandır, ne Türkistandır ve ne şudur, ne de budur

Tek hedefleri var; İslamiyeti yok etmktir..

Şu da bilinen bir gerçektir ki;

Yıllardan beri, yani yakın tarihimiz olan geçmiş yüzyıl içerisinde, Türkiyemizde kurtarıcılık, cumhuriyetçilik, Atatürkçülük, ulusalcılık, laikçilik gibi değişik kavramları bir araya getiren ulusalcıların oluşturduğu politik oyunlar, hep bela olmuştur

Fitne yaratmışlardır

İslam düşmanı faaliyetlerin altına imza atmışlardır..

Yüzleri açık, ama içleri karanlık...

İki yüzlülük...

Şeriat-ı Ahmediyeye karşı acımasızca kin bağladılar..

Öyle ki, şeriat kelimesini bile, şeriat denince adeta bir öcü olarak ilan ettiler.

Tehlikeli bir inanç olarak gördüler.

Böylece küfre girdiler

Ve İslamdan çıktılar..

CHPnin tekçi-seküler anlayışının diktasını, dikte ettiler.

Yıllar yılı, inancına bağlı, Kuranına bağlı, Allahına bağlı, halkı üvey evlat olarak gördüler..

Tıpkı futbol sahasında oynayan iki takımdan birinin hakem tarafından, kollanması gibi

Taraf tutan hakem

İkide bir sevmediği rakip takıma Kırmızı Kart gösteriyor

İyi oynayan futbolcuyu sahadan dışarıya atıyor

Yani takımı sahada oyuncusuz bırakıyor..

Ne yazik ki bu zihniyet, Küfür ve edepsizlikleri zirvelere tırmandırarak, Müslümanları ezip geçti...

Hem de tank paletleri gibi

Ne ezan, ne tedrisat, ne cami ve ne medrese bıraktılar

Kimine pranga attılar, kimine kilit vurdular..

Sonuç itibariyle elde edilen sermaye, tümüyle materyalist, ateist, inançsız bir gençlik oldu

Ve o gençlik tamamıyla İslama karşı oluşturuldu

O günkü CHP ve ulusalcı, laikçi güruhların ektiği rüzgr bugün bu ülkede, Suriyede ve nerdeyse tüm İslam ülkelerinde adeta bir fırtına biçmektedirler..

Şimdi, o yüzyıl önce ekilen zehirli tohum, bugün fırtınadan daha fazlasıyla kasırgaya dönüşmüş durumda

Ve bugün İslam dünyasının başına, özellikle Türkiyemizin başına bela oldular.

Allah bu beladan bu milleti korusun ve mevcut hükümetimize ve imanlı, şerefli, kahraman TSKmize de büyük zaferleri nasip eylesin...

Başarılar dileğiyle, hep dua ediyoruz.

* * *

İnanın, sevgili okurlar.

Günümüzdeki görünen bu kirli görüntü karşısında, iyi ki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan gibi imanlı bir devlet adımı vardır

Ve tabi ki, TSKnin başında da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akarın var olması

Vatanını, milletini, devletini iman gözüyle; seven ve sahiplenen şahsiyetlerdir

Başta söylediğim gibi

Zeytindalı harekatı; Kürtlere yönelik bir operasyon değil

Bazı kirli ve yanlış komiteler tarafından, sanki TSK teröristlere yönelik değil, Kürtlere yönelik bir harekt içerisinde olduklarını göstermeye çalışılıyor olmaları gözden, kaçmıyor..

Ama algı operasyonları artık nafile..

çünkü, kesinlikle halkı inandıramıyorlar

Ki halkta inanmaz

Nitekim, bu olay, bu algı üretimi tamamıyla ABDnin hazırladığı bir senaryodur.

Yıllar yılı PKKyı Türkiyeye musallat ettiler.

Sonradan DEAŞ ve PYD gibi değişik isimlerle; yeni örgütler ihdas ettiler..

Değişik versiyonlarla terör odaklarını dolar meblağı karşısında himayelerine alarak, büyük bir silah donatımıyla kalleşliklerini icra etmektedirler..

Ama kesinlikle başaramayacaklar.

Kürtler, kesinlikle hiçbir zaman devletin hedefinde değiller.

Zaten zaman zaman Cumhurbaşkanımız bunu hep dile getiriyor.

Bilakis devlet, Müslüman Kürtleri veyahut gayrimüslim de olsalar onları koruma çemberine almış durumdadır.

Zira Kürtler, teröristlerin yanında hiçbir zaman yer almaz.

Ancak birkaç tane kandırıcı, hilebaz, yalancı politikacılar hariç...

Bakınız, bu hususta Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretlerinin 17 Mart 1920de Sebilür-Reşad isimli bir gazeteye Kürtler hakkında şöyle bir takrizi vardır.

Bunu sizinle paylaşarak, yazımıza son vermek istiyorum

Bakınız o yazı aynen şöyle

Bu hususta en ziyade söz söyleme salahiyetine haiz bulunan ve Kürtlerin salabet-i diniye (dini ciddiyeti), necabet-i ırkiye ve celabet-i İslamiyesini bihakkın temsil eden ve dar-ul hikmet-il İslamiye azasından Kürt eşraf ve mütehayyizanenden bulunan çağımızın en meşhur alimi olan Bediüzzaman Said-ül Kürdi Hazretleri buyuruyorlar ki;

Ermeni kökenli Boğos Nubar ile Şerif Paşa arasında akdedilen mukaveleye en müskit ve beliğ cevap vilayat-ı şarkiyede Kürt aşiretlerinin reisleri tarafından çekilen telgraflardır.

Kürtler, camia-yı İslamiyeden ayrılmağa asla tahammül edemezler.

Bunun aksini iddia edenlerin mutlaka hususi maksatlar altında hareket eden kimselerdir, amaçları ayrıdır ve Kürtlük namına söz söylemeye salhiyettar olmayan beş on kişiden ibarettir bunlar.

Kürtler, İslamiyet nam ve şerefini ilan için tarih boyunca İslam uğruna beş yüz bin kişi feda etmişlerdir.

Ve makam-ı hilafete (hilafet makamına) olan sadakatlerini, dürüstlüklerini her zaman açıklamışlardır.

Hem de kanıyla, canıyla, malıyla beraber.

Bugün artık bir kat daha bunu teyit eylemişlerdir.

Mahut tehlikenin esbab-ı tanzimine gelince;

Bu tehlikeyi kim böyle tanzim etmiştir?

Ermeniler vilayat-ı şarkiyede en az derecede bulundukları için, asla bir ekseriyet teminine ve ne nicelikte, ne de nitelikte Anadoluda iddia-yı temellüke (mülk edinme iddialarında) olamayacaklarını son zamanlarda onlar da anladılar.

Bu itibarla Boğos Nubarın maksatlarına Kürtler namına hareket ettiğini iddia eden Şerif Paşayı kandırarak kendine alet etmeyi müsaade ve muvaffak buldular.

Bu suretle Kürt ve ermeni davası ortada kalmayacak ve şarki anadoludaki iftirak (bölünme) amalı mevkii fiile çıkmış olacaktı.

İşte bu gaye ile o mahut beyanname müştereken imzalandı ve konferansa takdim olundu.

Ermenilerin maksadı Kürtleri aldatmaktan başka bir şey olamaz.

çünkü ileride Kürtlerin kemiyeten hali ekseriyette bulunduklarını inkr edemezler bile.

Keyfiyeten dün oldukları gibi türlü bahanesiyle Kürtleri kendi milletine tabi hale getirecekleri düşüncesiyle yola çıkıyorlar.

Aklı başında olan hiçbir KÜRT BUNA TARAFTAR DEĞİLDİR.

Zaten Kürtler bu beyannameye yalnız sözle değil, bilfiil muhalif olduklarını ispat ediyorlar.

Kürtlük davası pek manasız bir iddiadır.

çünkü her şeyden evvel Kürtler Müslümandırlar.

Hem de salabet-i diniyeyi taassup derecesine gerçekleştirmişler.

Artık din, Kürtlerin ayrılmaz bir parçası ve niteliğidir.

Aslında bu itibarla Kürtler, hakiki Müslümanlardır.

Binaenaleyh.

Ermenilerle aynı ırktan bulunup bulunmadığı meselesi onları bir dakika bile işgal edemez.

çünkü bu yanlıştır ve iftiradır.

Zira İslamiyet diyor ki;

El islam cebbel asabiyete-l cahiliyete.

İslam cahiliyeye yönelik ırkçılık asabiyetini kökten kurutmuştur.

Uhuvvet-i İslamiyeye (İslam Kardeşliğine) ters düşen kavmiyet davasını men eder İslam.

Böylece bu gerçek tarihe geçmiştir ve tarih sayfalarında kökleşmiş tarihi bir gerçektir.

Kimse kimseyi kandıramaz...

En derin saygı ve sevgilerimle.