ÜLKEMİZDEKİ İHANET ODAKLARI!? (III)
Eklenme: 2/13/2018 12:00:00 AM

SÖZ Gazetesinin sevgili okurları

Ve can dostlar.

Dün de aynı bu köşede, bu başlık altında, yani ÜLKEMİZDEKİ İHANET ODAKLARI başlığıyla kaleme aldığımız yazıda vurgulayarak konu ettiğimiz meselelerin bir devamı olarak bugün de sizinle ülkemizin tarihi gerçeklerini paylaşacağız

Yani sesli düşüneceğiz

Dünkü yazımızın ana çizgilerine başlık olarak, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanı almıştık

çünkü, Sayın Erdoğan Yıldız Sarayında Ulu Hakan Sultan Abdulhamidin 100. ölüm yıldönümü anma töreninde bir konuşma yapmıştı

çok anlamlı mevzuuları dile getirmişti..

Ki biz de onları sizinle paylaşmaya çalışmıştık..

Ama bize göre bundan daha önemlisi de CHP Parti Meclisi Üyesi Sera Kadıgil isimli bir Avukatın durup dururken attığı tweetlerdir..

Attığı tweette yüce İslam dininin ana ilke ve prensiplerine terbiyesizce dil uzatmaktadır

Vicdanlarımızı titreten, İslama karşı ağza alınmayan hakaretlerle dolu kelimeleri kullanmaktadır..

Bir İslam ülkesinde, böylesi bir cesareti göstermesi gerçekten düşündürücüdür..

İşte bu düşündürücü hal-i durumu, sizlere aktarmaya çalışmıştık..

Türkiye ve CHPnin; kirli anlayışı

Tabiatıyla yüzde 99u Müslüman olan, inanmış bir toplumun aba ecdatlarından tut, geçmişlerinden tut, bugünkü evlat ve ahfatlarına kadar, inanan bir toplumun içinden çıkıp İslama böylesine saldırma cesaretini gösteren bir kadına karşı; ne yazık ki yapabileceğimiz hiçbir şey yok

Hazin bir tablo..

Zaten kendisi de benliğini kaybettiği gibi ne mal olduğunu da deşifre ediyor.

Ama rasgele her ipte oynayan herkes, ikide bir gelse yüce İslam dinine hakaret yağdırarak konuşsa, hem de Parti Meclisi üyesi olursa,

doğrusu bize göre; akla ziyan bir durum olur.

Lkin hal-i lem ortada...

Türkiye çok vahim ve düşündürücü bir hal yaşamaktadır

Bunu söyleyebilecek birinin de insan olma karakterine sahip olabileceği kanaatinde değiliz.

Ancak olsa olsa insan görünümü taşıyan bir dişi maymun olabilir.

Ama diyeceksiniz ki dişi maymunun CHPnin Parti Meclisinde ne işi var?

Eee tabii ki kökü dışarıda

1923teki Lozan anlaşmasından da anlaşıldığı gibi, İngilizlerle işbirliği içinde olan CHPnin yetiştirdiği birçok isim de aynı bunun gibi düşünmektedir.

Bu itibarla diyoruz ki dert çok ağır.

Sorunlar oldukça mevcut ve ağır.

Ama ne yapacaksın?

Cumhurbaşkanı çok iyi düşünüyor ve çok iyi şeyleri söylüyor.

Lkin mevcut sistem, darbelerin anayasasından cesaret alıp, bu şeyleri söyleyen insanlara koruma kalkanı oluşturuyor..

Onun için de diyeceğimiz bir şey yok

Ki diyemeyiz.

Gerçek şu ki, milletçe kendimize dönelim, kendimizi biraz otokontrolden geçirmemiz gerekir.

Biz nereden yürüyoruz?

Bizleri temsil edenler nereden yürüyor?

Devlet nizamı hangi istikamette yürüyor?

Devleti eline alan 550 milletvekilinden oluşan ve aynı zamanda milli iradeyi temsil eden insanlar, tümü olmasa dahi milletvekillerinin, partililerin ekseriyetinin yüce İslam dinimizle barışık olmadığı aşikrdır, açık ve nettir.

Biz de sandık zamanı geldiği zaman, elimizi vicdanımıza koyarak gidip oylarımızı bu tür anlayışlara veriyorsak; vay halimize!

Ondan sonra da içimizde fitne unsurları oldukça her gün biraz daha artıyor.

Terör odakları yıllardan beri kapımızı çalıyor.

Ve nihayetinde bugün Görünen köy kılavuz istemez misali

İşte, Afrinde ABD, terör odaklarına yani PYD/PKK/YPG ve DAEŞe silah dağıtıyor

Ülke içinde olsun, dışında olsun

Bizi vurmaya çalışan hainlerin yanında yer alıyorlarsa, biz suçu nerede aramalıyız acaba?

Bize göre kendimizde aramalıyız.

Zira inanmış bir toplum olarak, böylesine badirelerle karşı karşıya olmamamız lazım.

çünkü biz Osmanlının torunlarıyız.

Osmanlının torunları olmamızdan daha fazlasıyla, biz yüce İslam dinine inanmış tarih boyu en üstün seviyede yürüyen şerefli ve izzetli bir milletiz.

İster Türkü olsun, ister Kürdü olsun, ister Lazı, ister çerkezi, ister

Arabı olsun.

Her şeyden evvel bir bütünlük içerisindeyiz.

Bu bütünlüğümüze halel getiren, bozgunculuk saçan bakteriyel pislikler varsa, içimizde barındırmamamız gerekir.

Bakteriyel bataklığa kapımızı açtığımız gibi bir daha da o bataklığı kurutma gücüne sahip olmayabiliriz.

Bu itibarla diyoruz ki millet olarak kendimize gelelim, uyanalım.

Vatan, millet ve bayrak demekle beraber, baş sembolümüz yüce İslam dini olmalıdır.

Eğer İslam dininin ana gerçek ve prensiplerini ön plana almayıp da arka plana alırsak kendimizi kaybederiz

Yalnız kupkuru toprak vatan olamaz

Yalnız kupkuru bir bez parçası bayrak olamaz..

Ve inançsız bir millet de millet olamaz.

Bu itibarla, evet vatan uğruna şehit veriyoruz.

O vatan İslamın nuruyla sulanmalıdır.

Ki o zaman vatan, vatan olsun.

Bayrak bayrak olsun.

Millet, millet olabilsin.

En derin saygı ve sevgilerimle...