YA RAB SEN NE BÜYÜK BİR KUDRETSİN..! (II)
Eklenme: 1/7/2020 12:00:00 AM

Evet sevgili okurlar!

Dünkü sohbetimizde İran ve ABDnin sahte çatışmasından bahsetmiştik...

Sahte çatışma diyoruz çünkü İran, ABDnin gizli müttefikidir... Aynı zamanda da İsraille gizliden gizliye işbirliği içindedir..

Bilindiği gibi, Lübnan Hizbullahının tepe isimlerinden biri, Genel Sekreter Hasan Nasrullah isimli bir şahsiyet var...

Bu şahıs, bir kukla.. Hem de İslam kıyafetini giymiş ve İslam kisvesi altında, dediğim dedik diye biri!

Aynı zamanda Seyitlik gibi bir alameti farikası da var...

Başına takmış olduğu siyah sarıklı görüntüsüyle, kendini Evladı-Resul (!) olarak görüp, gösteriyordu...

Ve ne hazindir ki, her faaliyeti de, İslam karşıtı güçleri beslemektedir..

Ki son olarak, Emperyalizmin uşağı Esedin Suriyede yaptığı katliamlarda bir fiil yer aldı...

General Kasım Süleymani ile birlikte Esedin yanında yer alarak, büyük katliamlarda bulundu Binlerce Müslümanı katletti.

Müslüman kadın, kız demeden ırza tasallut ve tabiri caizse İslamın ırzını kendi efratlarına peşkeş etti...

En aşağılık bir karakter ve alçalışa sahip olmakla beraber, İsrailin Gazzeye, Kudüse acımasızca yaptığı saldırılara da her daim seyirci kaldı..

Bilakis, İsraili sahiplenerek, Ben İsrailin yanındayım, İsraille beraber çalışıyorum diyecek kadar da alçalan biri!...

İşte bunların gerçek kimliği böyle..

Bunlar müslüman görünümlü, haçlı kuklalarıdırlar?

Ne var ki görüntüleriyle kendilerini Evladı-Resul yani Seyyid neslinden gelenler olarak, gösteriyorlar da; hiçte öyle değiller...

Saçlarıyla, sakallarıyla, sarıklarıyla kendilerine Müslümanım görüntüsü veren bu münafık tinetli kişiler yer yüzünün en hain ve sahtekar şahsiyetlerinden ötedirler....

çünkü Müslümanlıkla uzaktan yakından alakaları yoktur...

Yıllar yılı Lübnanda sözüm ona Hizbullahın Genel Sekreteri olarak faaliyet gösteren Hasan Nasrullah, bir tek gün dahi, İsrailin kılına bile dokunamadı

Göstermelik naralar attı ama, bir tek kurşun dahi sıkmadı..

Evet sevgili dostlar!

İslam dünyası, işte bu yaşanan hainliklere karşı acaba ne zaman uyanacaktır?.. Ve daha ne zamana kadar, bu ihanetliklere göz yumacaktır

Onların iştahlı hallerine, daha ne zamana kadar yem olup, kendini heder edecektir?

Ne yazık ki, bu sorulara ve yaşanan gaflete cevap bulmak zor!

***

Bakınız....

ABD, geçtiğimiz hafta İranın Kasım Süleymani isimli generalini ve yardımcısını Irakta öldürdü.. Hem de suikast düzenleyerek...

Olay sonrası, İranda yer yerinden oynadı ABDye ve İsraile karşı tehditler o biçimde savruluyor..

Ne var ki, dün de söylediğim gibi bunların hepsi lafı güzaftan öteye gitmez!..

Sadece dünya kamuoyuna karşı bir kibirlenme, böbürlenme gösterisidir.

Sonuç itibariyle her şey boş teneke misali!.

Ne İsraile ne de Amerikaya hiçbir şey yapamayacaklardır.

çünkü tarih boyunca İran, Şia mezhebi kimliği altında, sözde Evladı Resul kimliği altında, Haçlı Emperyalizmine karşı hasım olarak kendini göstermişse de hiçte öyle değil...

İktidarda bulunanlar hep birer kukla olarak, görev yapmıştır.. Yani, İran halkına rağmen!...

Hiç kuşkusuz ki, samimi Şii Müslümanlar olabilir..

Bunu da, kimse inkar edemez...

Lakin, ülkenin yönetiminde yer alanlar, askeri komuta zincirinde bulunanlar, hep İslam düşmanlığı yapmışlardır...

Ki İran yanlısı Hizbullah adı altındaki örgütlenmenin varlığı da, neler yaptığını da kimse inkar edemez.

Bu örgütlenme özellikle de Türkiyeye tuzak olarak planlandı

Zira yıllar yılıdır illa ki Türkiyeye bir çelme atmak için faaliyet gösteriliyor

Ama heyhat!.. Bugüne kadar bir şey yapamadı... İnşallah bundan sonra da Türkiyeye karşı bir şey yapacak güce gelmezler,,!

***

Dünkü yazımda da ifade etmeye çalıştığım gibi, tarih boyu İran hiçbir zaman haçlı emperyalizmiyle, ülkeleriyle çatışmamış, kavga etmemiştir; hep göstermelik danışıklı-döğüş içerisinde olmuştur..

Hele hele ABDyle, fiili bir şekilde hiç ters düşmemiştir...

Son olarak Bağdattaki ABD büyükelçiliğine yapılan işgal girişimi de, uydurma bir saldırı girişimiydi..

Yani, kurguluydu..

Hali hazırda İranda ABDye karşı yükselen intikam sesleri, hiçbir zaman ciddi değildir, hedefi batı dünyası tarafından büyütmesidir, sağ gösterip sol vurmadır.

Hedef Türkiyeyi tuzağa çekip, düşürmektir!

Türkiyenin de aklı başındadır... Hiçbir zaman pusulasını şaşırmaz, ümidi içerisindeyiz!.

Hele hele Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan, Türkiyenin başında bulunduğu sürece hiç korkmayın Türkiyeye bir şey yapamazlar..

Ama yapmak için de, bunlar mücadelelerinden geri kalmazlar.

Şimdi, General Kasım Süleymani ABDnin eliyle öldürüldüğü için akla gelen bir soru var?.. O da şu acaba bu Allah için çarpıştı da şehadet mertebesini aldı mı?..

Bu soruya karşı acizane biz de diyoruz ki;

Hayır, hayır hayır..!!!

İ-ilai kelimetullah uğruna Amerikayla çarpışmamış ki şehit düşsün.

Şehidin ş harfine dahi layık olmayan bir insan.

Zira, Suriyede acımasızca çok Müslümanları katletmiştir.

O masum Suriye insanlarını, kadınıyla, erkeğiyle, çoluk çocuğuyla beraber daha okula gidemeyen bebeleri acımasızca katletmiştir ..

Hakkında da zerre kadar bir tahkikat yapılmamıştır.

Netice itibariyle burada sohbetimizi sonlandırırken Akit Gazetesinin baş yazarlarından sayın Abdurrahman Dilipakın dünkü yazısına bir göz atalım...

Süleymani öncesi ve sonrası başlıklı yazısından bir bölümü sizinle paylaşarak, sohbetimizi noktalayalım...

***

Süleymani için herkes bir şey söylüyor. Kimine göre Süleymani PKKnın hamisi idi. Kimine göre ise fanatik bir Sünni karşıtı Şii. Şiilere karşı Kudüs muhafız gücünün komutanı.. Kimileri için ise Derin İranın derin adamı!

İran savaş bayrağını açtı. Mehdinin ordusu aktif hale getirildi. Hem ABD ve hem de İran ve bölgede ABD üssü bulunan ülkelerin hava savunma sisteminin aktif hale getirilmekle kalması, saldırı için füzelerin rotası İrandaki kritik hedeflere yönlendirilmiş vaziyette. Ama öte yandan, ABDnin Basra Körfezindeki donanması ve bölgedeki ABD üsleri İran için kolay ve açık bir hedef. Aynı şekilde ABD için de İran aynı durumda.

İran boyun mu eğecek ayağa mı kalkacak ya da birbirine düşüp bölünecek mi? Benzer bir durum ABD için de söz konusu.

Bu da Cübbeli yorumu: İrana bağlı Haşdi Şabi (el-Haşdüş-Şab) milislerinin kurucusu ve yöneticisi, Suriyedeki savaşta milyonlarca Müslümanın katline sebep olan, çoluk-çocuk ve kadın demeden bütün Müslümanlara işkence eden, ırzlara tasallut eden Ksım Süleymn ve Haşdi Şabinin üst düzey yedi büyük komutanının gebertilmesi bütün Müslümanları sürra gark etmiştir. Allh-u Tel kabirlerini ateşle doldursun. mn! Ksım Süleymnnin yönettiği Haşdi Şabi, Müslümanları öldürmekle yetinmeyip ciğerlerini söken ve ağızlarında çiğneyenlerdir. İşte İran budur! Haşdi Şabi budur! Fırsat bulsalar Türkiyedeki Ehl-i Sünnete de aynı böyle yapacaklar! Türkiyede 15 Temmuz gecesi kalkışılan darbe girişimi esnsında FETÖ ve Amerika Türkiyeyi işgal edecekken Suriyede kutlama yapanlar da, PKKyı ve PJAKı destekleyenler de bunlardır! İşte böylece Allh-u Telnın bir knunu dah yerini bulmuştur ki; Şüphesiz Allah bir zlimden intikmını diğer zlimle alır. Burada da kfir ve zlim olan Amerika eliyle, Hamaney nezdinde yaşayan şehit diye adlandırılan ama bizce gebermiş bir zındık sayılan Ksım Süleymn ve adamlarından intikmını almıştır.

Bu tür çok sert açıklamaların kimseye faydası yok. Hatta bazen mevcut durumu daha da kötüleştirmekten başka bir işe yaramaz bu öfke dolu mesajların.

Kasım Süleymaninin Sünni dünyada kötü bir şöhreti var. Mesela Halep Kasabı gibi. Onun yardımcısı da Suriyede işkence ve cinayetleri ile tanınan Başkan yardımcısı Ebu Mehdi El Mühendis de Amerikan saldırısında hayatını kaybedenlerden. Bu iki isim, İsrail ve İrandan DAEŞe bir saldırı gelmemesi ve DAEŞin bunlara saldırmaması da ilginç değil mi?

ABDnin BOP üzerinden 22 ülkenin sınır, rejim ve iktidar yapılarını değiştirmeyi düşündüğünü biliyoruz. Batı bu fikrinden vazgeçmiş değil. Bugün İrana karşı yapılan yorumlara benzer yorumlar dün İran üzerinden Türkiyeye karşı yapılıyordu. Eş başkanlık üzerinden içeriden eski dost çevrelerden de geliyordu.

Birileri Türkiyeyi yanına alarak, Türkiyeyi öteki bölge devletlerine karşı koçbaşı olarak kullanmak istiyor. Ama öte yandan Türkiye, bölgenin iki güçlü devleti İran ve Mısırı yanına almak için de adımlar attı bu zamanda. İranla D-8 içinde birlik olundu. Türkiye One minute ABD ve İsrail ile yollarını ayırmaya başlayınca ABD kendine yeni müttefik olan Mısır ve Suudi Arabistanı seçti.

ABD bu noktada İranı itibarsızlaştırarak, Türkiye üzerinden BOP hedefleri için F tipi bir Beyaz Hilafet senaryosundan vazgeçip, Irakta yeni oluşmaya başlayan Arap Şiası üzerinden Amerikano Mehdi senaryosu ile Beyaz Arap Şiasına oynayabilir mi?..

En derin sevgi ve saygılarımla